"Kovboy filmlerindeki gibi bir öfke; 'Önce asalım Şerif, sonra yargılarız' diye bağırıyorlar"

"Kovboy filmlerindeki gibi bir öfke; 'Önce asalım Şerif, sonra yargılarız' diye bağırıyorlar"

Milliyet yazarı Melih Aşık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın demokrasi nöbetlerinde yükselen 'idam' talebine "Egemenlik milletin olduğuna göre, millet idam istediğine göre, kararı Meclis verir, ben onarım" sözleriyle cevap vermesini kovboy filmlerine benzetti. "Bizde de benzer öfke var" diyen Aşık, darbe girişiminden sonra idam konusuyla ilgili yaşananları anlatırken "Kovboy filmlerinde görürüz... Öfkeli kalabalık Şerif’in bürosu önünde toplanır. 'Asalım onu Şerif' diye bağırır. 'Önce yargılayalım' diyen olursa. 'Önce asalım sonra yargılarız' diye cevap verirler" ifadelerini kullandı.

Melih Aşık'ın Milliyet gazetesinin bugünkü (10 Ağustos 2016) nüshasında yayımlanan "FETÖ’yü ararken!" başlıklı yazısı şöyle:

Ankara’da bir bakanlıkta 29 yıldır çalışan okurumuz, üniversite giriş sınavlarında başarılı olmayan kızını bir meslek sahibi olsun diye İzmir Şifa Üniversitesi’ne bağlı Sağlık Yüksek Okuluna gönderiyor. Okul taksitlerinin Bank Asya’ya yatırılması şart koşulmuş. Okurumuz, “Şifa Üniversitesi’nin Cemaat’e bağlı olduğunu çok sonra  öğrendik” diyor

Ve kritik noktayı anımsatıyor:

- Devletin YÖK kurumu bu okulları sistemde bıraktığına göre çocuğun orada okumasında sakınca olmadığını düşündük...

Okurumuza işten el çektirilmiş. Çaresiz bekliyor.

***

Eski Emniyet müdürlerinden Hanefi Avcı Sözcü’ye konuşuyor:

“Operasyonlar yürüyor ve bir şeyler yapılıyor. Ama bunlar yeterli değil. Örgütü çözme yöntemlerini denemiyorlar. İkincisi; şu anda Emniyet’te, özellikle istihbarat birimlerinde bu örgütle ilgili birçok bilgi var. Bunların işledikleri birçok suçun emareleri orada var. Bunları ortaya çıkarıp koymuyorlar. Büyük planları, Balyoz’u, Amirallere Suikast’ı, Poyrazköy’ü, İzmir’i, fuhuşu, casusluğu o dairede planlandı. Kurmay heyet, o akıl orada. Şimdi bütün beyin orası ve siz orayla ilgili fikrinizi açıkça ortaya koymuyorsunuz. 

Bunlar ortaya çıkarılacak ki; cemaati, işlediği bütün suçları ve örgütü görelim.”

Özetle; FETÖ’yü yanlış yerlerde değil doğru yerlerde arayalım...

 

Meydan siyaseti!

 

Profesör İlter Turan, 3 binden fazla siyaset bilimciyi çatısında toplayan Uluslararası Siyaset Bilimi Derneği’ne (IPSA) başkan seçildi. Hocamızı kutluyoruz. Prof. Turan’ın dün Cumhuriyet’te geniş bir röportajı yayımlandı. Prof. Turan insanların görevden alınma biçimini yanlış buluyor:

- Görevden peşinen atılıyorlar oysa uzunca bir tahkikattan sonra eğer kusurları varsa böyle bir kararın verilmesi lazım, diyor...

Bir başka soru:

- Meydanlarda devam eden nöbetler size samimi geliyor mu?

Yanıt:

“Başta kitlenin sevinç ifade etmesini doğal karşılardım ama uzun süredir meydanlardaki nöbete niye ihtiyaç duyulduğunu bilmiyorum. İkincisi, bu nöbet bütün partilerin aynı heyecanla katıldığı bir nöbete benzemiyor, daha çok iktidar partisinin kendi yandaşlarını seferber etmesine dönüşmüş vaziyette. O yüzden endişeyle karşılıyorum. İnsanların gösterilere katılması, siyasi konulara ilişkin düşüncelerini gösteriler yoluyla ifade etmesi demokrasinin vazgeçilmez özgürlüklerinden bir tanesi. Ama bunun resmen desteklenen ve süreklilik kazanan bir biçimde yürütülmesi, kitlelerin sokağa alıştırılmasının sağlıklı olduğu kanaatinde değilim. Çünkü demokrasi olağan yöntemlerle, parlamento aracılığıyla, basın aracılığıyla yürütülür; sokak aracılığıyla değil...”

NOT: Bu süreçte yalan ihbarlarla bu kitleyi kışkırtan ve kullanmaya kalkışan belediye başkanları gördük. Umarız tekrarı ve benzeri olaylar yaşanmaz.

 

İdam!

 

Kovboy filmlerinde görürüz... Öfkeli kalabalık Şerif’in bürosu önünde toplanır:

- Asalım onu Şerif, diye bağırır.

- Önce yargılayalım, diyen olursa...

- Önce asalım sonra yargılarız, diye cevap verirler...

Bizde de benzer öfke var...

İdam ağızlardan eksik olmuyor.

İdam cezası geri gelirse AB ile ipler kopacak.

İdamı getirmek yeterli değil, darbecileri asmak için cezayı geriye yürütmek de gerekli. O zaman sadece AB ile değil tüm hukuk dünyası ile iplerimiz kopacak.

Ayrıca müebbet hapis idam kadar ağır ceza değil midir?

Peki bu tehlikeli tartışmanın kime faydası var?

Fethullah Gülen ile yurt dışına kaçmış darbecilere...

İdam cezası konuşulurken bize kaçakları iade etmezler.

İstenen bu mu, nedir? ,

Hoptirinam ülkesinde belayı kendileri açıyor,  bedeli ülke ödüyor,  kahraman kendileri oluyor… Akif Kökçe

 

Nutuk

 

Kanat Atkaya Hürriyet’te dün “Acil durumda camı kırınız Nutuk’a sarılınız” başlıklı güzel bir yazı yazmıştı. O arada Tarık Zafer Tunaya’nın şu görüşüne yer vermiş:

“Bugünün genci, orta yaşlısı, 1919-1927 döneminin olaylarını ve bunalımlarını bilemez. Nutuk’un notlu, açıklamalı bir baskısı yapılmalıdır...”

Böyle bir baskıya elbet ihtiyaç vardır...

Bizce gençler için Nutuk’tan daha rahat okunacak, daha aydınlatıcı kitap “Medeni Bilgiler”dir.

Bir bölümünü Atatürk’ün el yazısıyla kaleme aldığı “Medeni Bilgiler”,  O’nun düşüncelerini, ideolojisini, dünyaya bakışını çok net anlatır.

Okullarda okutulan Atatürk ile gerçek Atatürk’ün farkını o kitapta görebilirsiniz.

Medeni Bilgiler’i her gence tavsiye ederiz...