Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, kredi kartları ve tüketici kredilerinde taksit sınırlamasının, Finansal İstikrar Komitesi toplantısında gündeme geldiğini, konu üzerinde çalışıldığını belirterek, "Acaba bunu biraz esnetebiliriz miyiz diye konuştuk" dedi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, kredi kartları ve tüketici kredilerinde taksit sınırlamasının, Finansal İstikrar Komitesi toplantısında gündeme geldiğini, konu üzerinde çalışıldığını belirterek, "Acaba bunu biraz esnetebiliriz miyiz diye konuştuk" dedi. Akben, AA Finans Masası'nda, aidatı olmayan kredi kartlarının talep görüp görmediğinin sorulması üzerine, kredi kartlarıyla ilgili limitlere kısıtlama getiren düzenleme getirildiğini hatırlattı.
BDDK kredi kartı ve nakit çekimlerinde taksit sayısını 1 Ocak 2014’ten itibaren 9 ayla sınırlandırdı. Telekomünikasyon, gıda ve akaryakıtta taksit uygulamasını kaldırdı. Altın için de kalkan taksit, uygulamanın başlamasından 10 ay sonra geri geldi. Tüketiciler kredi kartına 4 taksit ile altın alabiliyor.
Hürriyet'te yer alan habere göre, burada daha çok tüketicilerin borçlanmasını kontrol altına almanın amaçlandığını anlatan Akben, bununla tüketicinin kendi gelirinin çok üzerinde bir borçlanmaya gitmemesinin ve birtakım sıkıntılar yaşanmamasının istendiğini ifade etti. Akben, limitleri daha düşük, bir bedel ödenmeyen "temassız kart"lara, düşük limitler nedeniyle talebin sınırlı olduğunu söyledi. Kredi kartlarındaki borçlanma ve taksit sayısı azaltıldığında hacmin daraldığına dikkati çeken Akben, şöyle devam etti: "Şimdi biz burada bunları kontrol altına aldığımızı düşündük ama bunun yanında bu defa kredi kartı kullanmadan başka alanlarda borçlanmalar başladı. Bu çek, senet veya diyelim ki mobilyacı, beyaz eşyacı kendi taksit yapıyor. Bu defa şöyle bir şeyle karşılaşıyoruz, en az eskiden bunları görerek yönetebiliyordunuz, şu anda yönetiminiz dışına çıkıyor. Bireylerin ne kadar borçlandığı ayrı bir çalışma konusu o. Regülatör olarak ne kadar çok bilgiye sahipseniz, yönetimi daha doğru yapabiliyorsunuz. Bu defa onu düşünüyoruz. Acaba oradaki borçlanmanın ölçüleri nedir?"
Bu konuda esnetme düşünülüp düşünülmediğinin sorulması üzerine Akben, "Esnetme diyemem şu anda. Onu bir Finansal İstikrar Komitesi kararı ile yapmıştık. Ancak o kararın yine oradan çıkması lazım, orada bir rakamları, gecikme oranlarını ortaya koymamız lazım" şeklinde konuştu. Bir ülkenin milli gelir seviyesi, refah seviyesi yükseldikçe kredi kartlardaki, bu tür borçlanmalardaki sorunların da azaldığına dikkati çeken Akben, refah payı azaldıkça, gelirde düşme oldukça, eskiden yaşanılan refahın borçlanmayla sağlanmaya çalışıldığını söyledi.
BDDK Başkanı Akben, "Konuyu Finansal İstikrar Komitesi'ne taşımayı düşünüyor musunuz?" şeklinde soru üzerine, şunları kaydetti: "Geçen toplantıda aslında kısmen onu konuştuk taksit sayısı 9, acaba biraz bunu esnetebiliriz miyiz şeklinde veya tüketici kredilerindeki pay 36 taksit gibi... Fakat orada da onları artırdığınızda bu defa cari açığa olumsuz etki yapıyor. Bilhassa ithal cep telefonu gibi ya da pahalı ürünler konusunda bunu esnettiğinizde cari açığa olumsuz etki yapıyor. Yani birbirini orta bir yerde buluşturmak lazım. Yönetebilir bir seviyeye getirmek lazım. Etkilerini azaltıcı tedbirlerle yapmak lazım." Bunun Finansal İstikrar Komitesinin gündeminde olup olmadığının sorulmasına karşılık Akben, konunun üzerinde çalışıldığını belirtti.
Bankacılık sektörünün hizmet gelirlerine dönük bir soru üzerine de Akben, faiz oranlarının düştüğü dönemlerde bankaların, bankacılık hizmetlerinden aldıkları ücret ve komisyonları artırma yoluna gittiklerini ifade etti. Faizlerinin çok yüksek olduğu dönemlerde bankacılık yaptıklarını anlatan Akben, o dönemde faizlerin yüksekliği nedeniyle kimsenin bankacılık hizmet gelirlerine bakmadığını, havale masrafı, çek senet komisyonları gibi de çok fazla ürün bulunmadığını söyledi.
Bankaların o dönemde daha çok gelirlerinin büyük bölümünü faiz gelirlerinden elde ettiğini belirten Akben, şöyle devam etti: "Şimdi rekabetin artması, faiz gelirlerindeki bankaların bu marjlarının düşmesiyle birlikte bankalar kendi başka gelir imkanları arama yoluna gittiler. Tabii bunun da doğurduğu sonuç olarak da karşımıza bir sorun olarak görüştüğümüz, konuştuğumuz bu tüketicilerden alınan hizmet komisyon bedelleri çıktı. Bunlar tabii enflasyonla, faiz oranlarıyla, bankaların karlılığıyla, öz kaynak gelirleriyle alakalı. Belki bir banka çok iyi karlılık sergiliyor, bir banka bakıyorsunuz çok düşük karlılık sergiliyor. Elbette kendi stratejilerinden kendi hatalarından dolayı bir zarar ediyorlarsa bu zararı tüketiciden veya başkalarından çıkarmaları beklenemez. Böyle bir yaklaşıma biz de müsaade etmeyiz, böyle bir şey yapma şansları zaten yok. Bu konularda gerek BDDK'nın kendi düzenlemeleri, gerek bankaların kendi içlerinde, Bankalar Birliği bazında çalışma komiteleri var, onların bu olaylara bizim de telkinlerimizle, bizim de içinde dahil olduğumuz gruplarla inşallah bu alanda önemli mesafeler alacağız, bu işi sorun olmaktan çıkaracağız."
Akben, BDDK'nın İstanbul'a taşınmasına yönelik bir soru üzerine de "Bir şekliyle zaten orada olmamız lazım, şu an sektör orada, yönettiğimiz alan... Tabii ki burada bir irtibat büromuz olacaktır ama bir an önce de oraya taşınmayı umuyoruz" yanıtını verdi.