Kriz ortamı depresyona sokuyor

Uzman Psikolog Füsun Budak, tüm dünya ülkelerinde yaşanan ekonomik krizin bireylerin psikolojisi üzerindeki etkilerine dikkati çekerek, kriz ortamının işyerinde rekabet yaratacağını, bunun da depresyon ve anksiyeteye neden olabileceğini kaydetti. Saatler geri alındı depresyona dikkat!Depresyon hastalarına alternatif tedavi müjdesiBudak yaptığı açıklamada, ekonomide kriz yaşanan dönemlerde çalışanların yaşam tarzlarını sorguladıklarını ve gelecekle ilgili kaygı duyduklarını belirtti. Kişilerin mevcut yaşam standardını kaybedeceği telaşına kapıldıklarını ifade eden Budak, şunları kaydetti: "İnsan geleceğini garantiye almak ve geleceğe güvenmek ister. Geleceğin onun temel gereksinimleri için ne tür zorluklar yaratacağı üzerinde düşünmeye başlar. Geleceğini tehdit eden her olaya karşı endişe ile bakar. İnsan ihtiyaç teorisinde var olan fizyolojik gereksinimlerini bile karşılayamayacağı endişesinden dolayı diğer gereksinimleri ile ilgilenmeyecektir. Yaşamını ve ihtiyaçlarını tehdit altında hisseden hiçbir insan kendini geliştirmek için çaba gösteremeyecektir. Buradan da yola çıkarak insan temel ihtiyaçlarını karşılamada sorun yaşadığında daha agresif ve saldırgan olabilir." Budak, ekonomik kriz yaşanan dönemlerde işyerinde de rekabet ortamı yaşanacağına işaret ederek, çalışanların kendi yerlerini sağlamlaştırmaya çalışacaklarını ve güvensizliğin kişilerin birbirleriyle iletişimlerini de önemli ölçüde azaltacağını kaydetti. İşten çıkarılma riski bulunanların ve her gün işe giderken "bugün kim işten çıkarılacak, acaba ben mi?' diye düşünenlerin, işe endişeli, gergin ve kaygılı bir ruh haliyle gideceğini belirten Budak, "İş hayatı ve işten edinilen kazanç insanın kendini güvencede hissetmesine sebep olur. Bunları kaybedeceği düşüncesi insanın iş verimini düşürecektir. İşe dikkatini veremeyecek, yapacağı şeylere konsantre olmasını engelleyecektir" dedi. Ev ve özel yaşama yansımaları İş yerinde gerginliğe sebep olan bu kaygı ve endişeli durumun, kişilerin ev ve özel yaşamına da yansıyacağını savunan Budak, bu durumdaki bireylerin aile bireylerine karşı öfkeli ve saldırgan bir tavır sergileyebileceklerini söyledi. Eve maddi katkı sağlayan kişinin işlerinin bozulmasının aile fertlerinin ona yönelik davranışlarını olumsuz yönde etkileyeceğini belirten Budak, çocukların kriz öncesi yaşantılarını devam ettirmek istemelerinin de çatışmalar yaşanmasına neden olacağını kaydetti. Eş ile iletişimin de bozulabileceğini ve gelecek kaygısı yaşayan bireyin kendine güvenini yitirebileceğini ifade eden Budak, şöyle devam etti: "Kendine güvenini yitiren birey hiçbir şey yapmak istemeyecektir. İsteksizlik motivasyonu etkileyecektir. Motivasyonu eksik olan birey eşi ile cinsel sorunlar da yaşamaya başlayabilir. İş hayatının ve maddi kaygıların yarattığı sorunlar insan yaşamının diğer boyutlarını da etkileyebilir. Ayrıca yapmak istedikleri konusunda kararsızlıklar yaşayacak ve risk almaktan kaçınacaktır. Risk almak istemediği ve kendini garantide hissetmediği için parasını harcamayacaktır. Bu da ekonomiyi çıkmaza sürükleyecektir." İşsiz kalan insanın tüketim yapmaktan kaçınacağına dikkat çeken Budak, sahip olamamanın ve ihtiyaçlarının dışında bir şey alamamanın, insanın psikolojik dengesini bozacağını söyledi. Psikolojik kaynaklı fiziksel şikâyetler Psikolojik olarak depresyon ve anksiyete bulguları gözleneceğini ve psikolojik kaynaklı fiziksel şikâyetlerin de ortaya çıkabileceğini bildiren Budak, bunlar arasında baş ağrısı, mide ağrısı, bulantı, vücudun çeşitli bölgelerinde gerginliğe bağlı ağrıların sıralanabileceğini kaydetti. Beklentilerin karşılanamayacak düzeye gelmesinin kişileri birbirinden uzaklaştıracağını ifade eden Budak, pek çok kişinin kendini sosyal yaşamdan izole edebileceğini söyledi. Budak, krizle ilgili olumsuz düşüncelerin kişilerin kaygı, korku, öfke, endişe, gerginlik, yalnızlık, çaresizlik, risk almamak, isteksizlik, yetersizlik ve güvensizlik, motivasyon azalması şeklinde duygu ve davranışlarını artıracağını savundu. (AA)