Küçük Kaynarca Antlaşması'nın 10 sayfası, 3 bin liradan açık artırmaya çıkacak

Küçük Kaynarca Antlaşması'nın 10 sayfası, 3 bin liradan açık artırmaya çıkacak

Habertürk yazarı Murat Bardakçı, Küçük Kaynarca Antlaşması'nın, Rus gemilerinin Boğazlar'dan geçişi konusunda sonradan yapılan on sayfalık ilâvenin orijinalinin, İstanbul Müzayede'nin 29 Mayıs'ta düzenleyeceği mezatta 3 bin lira açılış fiyatından açık artırmaya çıkacağını söyledi.

"Tarihimizin en berbat yenilgilerinden birinin belgesi, önümüzdeki hafta İstanbul’da açık arttırma ile satılacak" diyen Murat Bardakçı, "Rusya ile 1768’de girdiğimiz savaşta mağlûp olmamız üzerine 1774’te imzalayıp Kırım’ın elimizden tamamen çıkmasını kabul etmek zorunda kaldığımız Küçük Kaynarca Anlaşması’na Rus gemilerinin Boğazlar’dan geçişi konusunda sonradan yapılan on sayfalık ilâvenin orijinali, İstanbul Müzayede’nin 29 Mayıs’ta Point Hotel’de düzenleyeceği mezatta 3 bin lira açılış fiyatından mezata çıkıyor" ifadesini kullandı.

Murat Bardakçı'nın "Yenilgi anlaşması satılık" başlığıyla yayımlanan (23 Mayıs 2016) yazısı şöyle: 

"Tarihimizin en berbat yenilgilerinden birinin belgesi, önümüzdeki hafta İstanbul’da açık arttırma ile satılacak. Rusya ile 1768’de girdiğimiz savaşta mağlûp olmamız üzerine 1774’te imzalayıp Kırım’ın elimizden tamamen çıkmasını kabul etmek zorunda kaldığımız Küçük Kaynarca Anlaşması’na Rus gemilerinin Boğazlar’dan geçişi konusunda sonradan yapılan on sayfalık ilâvenin orijinali, İstanbul Müzayede’nin 29 Mayıs’ta Point Hotel’de düzenleyeceği mezatta 3 bin lira açılış fiyatından mezata çıkıyor.

Türkiye, o zamanki ismi “Lehistan” olan Polonya’ya devamlı şekilde müdahalelerde bulunan, Balkanlar’ın yanısıra Yunanistan’ı da bize karşı isyana teşvik eden ve sınır ihlâllerine de son vermeyen Rusya’ya 1768’in 8 Ekim’inde savaş ilân etmek zorunda kalmıştı. Altı sene boyunca devam eden muharebelerde birliklerimiz yer yer başarılar elde etmişler ise de cepheler zamanla çökmüş, dört bir yanda büyük felâketler yaşanmış ve Rus ordusunun Şumnu’da Türk birliklerini kuşatması üzerine Osmanlı İmparatorluğu mağlûbiyeti kabul etmek zorunda kalmıştı.

 

Hem toprak, hem yetki verdik

 

Barış anlaşması, 21 Temmuz 1774’de bugünkü Bulgaristan’ın Tuna sahilindeki kasabalarından Küçük Kaynarca’da imzalandı ve tarihlere ilk ve büyük yenilgi belgelerimizden biri olarak geçti. Anlaşmanın ilk maddesine göre asırlarca toprağımız olan Kırım bağımsız görünüyor ise de Rusya’ya terkediliyordu. Kırım’ın yanısıra daha başka birçok arazi Rusya’ya geçiyor, Türkiye yüksek bir savaş tazminatı ödemek zorunda kalıyordu. Anlaşmanın çok önemli bir diğer maddesi de, Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Hristiyan halkı resmen himayesi altına alması idi.

Rusya’da Çariçe İkinci Katerina’nın, Türkiye’de de Birinci Abdülhamid’in tahtta bulundukları sırada imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşması, Osmanlı İmparatorluğu’nun karşısındaki tek bir devlete karşı uğradığı yenilgiyi kabul ederek imzalamak zorunda kaldığı ilk anlaşma olması ve Rusya’yı o tarihten itibaren başımızın en büyük dertlerinden biri hâline getirmesi idi. Daha önce defalarca savaşmış olmamıza rağmen başta Baltacı Mehmed Paşa’nın Prut seferi olmak üzere defalarca mağlûp ettiğimiz Rusya karşımıza artık güçlü bir devlet olarak çıkacak, Birinci Dünya Savaşı’ndaki Sarıkamış faciasının nihayetine kadar Ruslar’a karşı girdiğimiz hemen her muharebede genellikle mağlûp olacaktık!

 

Boğazlar meselesinin öncüsü

 

İstanbul Müzayede, önümüzdeki 29 Mayıs’ta tarihimizin işte bu en büyük bozgunlarından birinin belgesi olan Küçük Kaynarca’ya imzalanmasından beş sene sonra, 4 Kasım 1789’da yapılan ve asıl anlaş- manın ilâvesi olan on sayfalık Türkçe ve Fransızca belgeyi açık arttırmaya çıkartıyor. Metinde, Rus ticaret gemilerinin Akdeniz ile Karadeniz’de hareket serbestlikleri ile Boğazlar’dan izin almadan geçebilmeleri konusunda Türkiye’nin 1774’te kabul etmiş olduğu maddenin uygulanma şeklinin ayrıntıları belirleniyor ve müzayedeye konan anlaşma, dolayısı ile asırlarca devam etmiş olan Boğazlar meselesi konusundaki ilk belgelerden birini teşkil ediyor.

“Efemera”, yani belge kolleksiyonculuğu ve efemera mezatları ile yeni tanışan Türkiye’de bu işin öncülüğünü daha önce Enver Paşa’nın evrakını ve özel eşyalarını maceralı bir şekilde de olsa açık arttırmaya koyarak meraklılarının bu objelere sahip olmalarını sağlayan İstanbul Müzayede’nin sahibi Uğur Yeğinyapıyor ve böylelikle birçok önemli belge bir köşeye atılmaktan yahut çöpe gitmekten kurtuluyor.

Bu hafta New York’ta yapılacak ve efemera kolleksiyonculuğunun zirvesini teşkil edecek olan bir mezattan da çarşamba günü bahsedeceğim..."