Kulak enfeksiyonu nedeniyle geçtiğimiz yılın Aralık ayında ameliyat olan Yeşilçam’ın dört yapraklı yoncasından biri olan Filiz Akın, “yeter ki iyileşme sürecinde olayım, ben bunlara karşı sabırlıyım” dedi. Sözcü gazetesinden Yüksel Şengül’le söyleşi yapan Akın, “Bir sağlık sorunum daha var. Onun da çok yakında halledileceğini umuyorum” diye konuştu.
Şengül'ün "Hayatın provası yok" başlığıyla yayımalan (13 Ocak 2018) yazısı şöyle
Kulağınızın zarı dahil, kulak içindeki tüm hasarlı dokular 6 saatlik bir operasyonla kazınarak alınmış… Bu alınmasaydı, yüz felci ya da menenjit olabilme riski yüksek miydi? Zaten üç aydır aciller, serumlar, ağır antibiyotikler kulağa tüp takma ameliyatına rağmen kurtulamamıştım enfeksiyondan… Hatta oradayken yüzümün bir tarafı kaydı, felç oldu. Fakat aile dostumuz aynı zamanda mikro cerrah olan Prof. Dr. Onur Erol'a video çekerek yüzümün durumunu gönderdim. O hemen ‘Kortizona başlayın, saatler bile önemli kalıcı olmaması için' deyince hemen yüksek dozda başladık ve şansıma birkaç gün içinde düzeldi.
Şu an sağlık durumunuz nasıl?
Sıkıntılarım var. Oldukça önemli bir ameliyat… Detay verip kimseyi üzmek istemiyorum. Biraz uzayacak ama yeter ki iyileşme sürecinde olayım, ben bunlara karşı sabırlıyım. Pozitif düşünce ile dopamin seretonin gibi iyileştirici hormonların salgılandığına inanıyor ve şükrediyorum.
Üç yıl önce Bebek'teki evinde sohbet etmiştik Filiz Akın'la… Bu kez evinde buluşup konuşamadık ama ikimiz de yakında bir araya gelmeye söz verdik birbirimize…
2018 planlarınız neler?
2018'e girdiğimizi pek fark edemedim sağlık sorunlarından dolayı, ama bunları söylerken bile gülümsüyorum. Bir sağlık sorunum daha var. Onun da çok yakında halledileceğini umuyorum. Proje dediniz de aklıma 7-8 senedir belki daha fazla zamandır notlar alıp hazırladığım ve kardeşim gibi sevdiğim, ‘Dört Yapraklı Yonca' kitabının yazarı ve hepimizin menajeri olan Bircan Silan'la paylaştığım ‘Hayatın Provası Yok' adlı bir kitap düşüncem vardı, belki onu gerçekleştiririz.
Nasıl bir proje bu?
Hayatınız boyunca merak edersiniz acaba şu konularda başkaları ne düşünüyor diye. Bir dostumuza danışırız. Bazen aklımıza yatar ‘A bak böyle düşünmemiştim, iyi oldu' deriz; bazen hiç aklımıza uymaz söylenenlere güler geçeriz' İşte öyle bir şey bu proje.
Bu yıl kamera karşısına geçecek misinz?
Pek düşünmüyorum. Çok başarılı diziler, filmler var. Hayran olduğum yönetmen ve oyuncular var. Çok önemli festivallerden Cannes, Berlin gibi birçok film festivallerinden en büyük ödülleri alıyorlar.
Çok sevilmek sizler adına büyük bir mutluluk olmalı…
Elbette… Bu daha çok o kaybettiğimiz değerlerin özlemi olsa da bunca sene sevgi ve saygı görmek çok büyük mutluluk ve inanılmaz bir zenginlik. Ben sevgi ile yapılan duaların şifa olduğunu 15 sene önce kanser olduğumda bir kere daha öğrendim. Dua, düşünce artı yoğun bir dilek… Düşünce zaten bir eylem… Onun evrende düşünülen kişiye doğru bir yolculuğu var. O dualar, o kadar uzak bir yerde bile beni buldu ve koruyucu bir bulut gibi sarıp sarmaladı. İyileşmemin büyük bir parçası oldu o dualar.
Bu sohbetin finalinde neler söylemek istersiniz?
Geçenlerde Amerikan Hastanesi'nde ilk kontrole gittiğimde bize eşlik eden çok hoş bir hanım vardı ve bana “Ahmet Tarık Tekçe'yi kaybettiğimiz kazadan sonra eşi hastanede yatıyordu. Siz de onu ziyarete geliyordunuz. Acım var diye benim ayaklarımı da ovmuştunuz. Ben bunu hiç unutamadım' dedi. O zaman da aklıma başka bir anı geldi. O günlerde bir başka odada ise çok güzel, çok narin ama melek gibi bir hanım daha vardı. Ona yemek yedirmeye çalışmıştım. Ve bir akşam elimden yemek yemişti. Daha sonra ne yazık ki hayata veda ettiğini öğrendim. Elimde paketle öylece kalakalmıştım. Yani diyeceğim o ki, kendime güzelleme yapacak değilim. Hayatta o kadar uğraş verdiğimiz şeyler o kadar önemli de değil. Hayatta en önemli şey galiba baki kalan şu kubbede hoş bir seda bırakabilmek… O da bırakabilirsek eğer… İşte bu kadar sevgili Yüksel…