Son yıllarda kulaklıkların insan sağlığına zararlarına ilişkin yapılan çalışmaların, 85 dB şiddetindeki seslere 8 saatten fazla maruz kalmanın işitme sağlığına zararlı olduğunu gösterdiğini kaydeden Odyolog Öğr. Gör. Mehmet Uyar, “Kişileri huzursuz eder, sözel iletişimi engeller, çalışma etkinliğini azaltır. Uyku sorunlarına yol açar. İşitme duyusu ve yollarında zararlara yol açar” dedi.
Teknolojik gelişmeler her geçen gün hayatımızı daha çok etkiliyor. Bunlardan biri de kulaklıklar. Kulaklıklar önceden müzik çalara takılan birer aksesuar iken gelişen cep telefonu teknolojileri ile birlikte hayatımıza daha çok girdi. Teknolojinin insanlara yarar sağladığı kadar zarar da verebildiğiniz söyleyen Odyolog Öğr. Gör. Mehmet Uyar, “Son yıllarda kulaklıkların insan sağlığına zararlarına ilişkin çok sayıda çalışma yapılmıştır ve bu çalışmalar 85 dB şiddetindeki seslere 8 saatten fazla maruz kalınmasının işitme sağlığına zararlı olduğunu göstermektedir” dedi. Odyolog Mehmet Uyar, gürültünün insan sağlığına etkilerinden bahsederek, “Kişileri huzursuz eder. Sözel iletişimi engeller. Çalışma etkinliğini azaltır. Uyku sorunlarına yol açar. İşitme duyusu ve yollarında zararlara yol açar” diye konuştu.
Gürültünün işitme sistemine geçici ve kalıcı iki türlü etkisi olduğunu belirten Uyar, “Normal bir kulak uzun süre ve zararlı seviyede gürültüye maruz kalırsa işitme hassasiyeti oluşur ve bu da beraberinde geçici işitme eşiği düşmesi olarak ortaya çıkar. Fakat bu, bir süre sonra normale döner. Bu fenomen çoğunlukla gürültüde kalma süresinin ilk iki saatinde düzelir. Birçok geçici eşik değişikliği ilk iki gün içerisinde, yaklaşık olarak 16-18 saatte düzelmektedir. 40 dB’den fazla olan geçici eşik değişikliği patolojik olarak tanılanır ve kalıcı eşik değişikliği ile ilişkilidir. Kalıcı işitme kaybı, belirgin olarak 4 kHz’de görülen geri dönüşü olmayan işitme kaybı olarak tanımlanabilir. İşitme kaybı ilk 2-3 yılda en üst düzeyde iken, 10- 15 yıl sonra hızı azalarak ilerler. Gürültüye maruziyet ortadan kalktıktan sonra işitme aynı düzeyini korur. Çınlama ve baş dönmesiyle devam eden klinik bir tablodur. Tek kulakta görülebilir. İşitme kaybı olarak sensörinöral tip işitme kaybı tek başına veya iletim tipi işitme kaybı ile birlikte görülebilir” dedi.
Uyar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu tür gürültüye bağlı koklear işitme kayıplarında orta kulak ve iç kulakta travmaya bağlı olarak kulak zarında yırtılma, kemikçik sisteminde kopma, yuvarlak ve oval pencerelerde fistül oluşumuyla birlikte korti organında kısmen veya tamamen zedelenmeler görülebilmektedir. Yüksek sesle ve uzun süre kulaklıkla müzik dinlemenin işitsel sistem üzerinde geçici ve kalıcı etkileri olabilir.”
Dijital müzik aletlerinin kullanımından doğan şikâyetlerin başında, çınlamanın ve baş ağrısının geldiğini söyleyen Uyar, “Kulaklıkla müzik dinleyenlerin yüzde 10'unda işitme kaybı ve ilişkili problemler izlenebilmektedir. Uğultu ve çınlama gibi erken belirtiler kişi tarafından önemsenmeyebilir. Ancak işitme kaybı, kişinin çevre ile iletişimi bozulunca göze çarpabilir ve bu durumda da çok geç kalınmış olabilir. Kulaklıkla müzik dinlemeyi seven gençlere tavsiyemiz işitme sistemleri üzerinde ilk şikâyetler oluşmaya başladığında (kulaklarda uğultu, ağrı, işitme kaybı, çınlama vb.) vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmalarıdır” ifadelerini kullandı. (DHA)