Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili olarak kulis yazdı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin “Türkiye’nin önü tıkandı. Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben anlayışı ile hareket ederek bu tıkanıklığın önünü açmamız lazım” açıklamasını hatırlatan Selvi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında yapılan bir toplantıda "Meclis’teki oylamada 330’u bulamadık, 229’da kaldık. Ya da referanduma gittik, yüzde 49.9 olduk. Özal’ın yasaklar referandumunda olduğu gibi. O zaman ne yapacağız? Yüzde 49.5’la tek başına iktidar olduktan sonra iki sonuçtan biri olursa Türkiye’yi yönetmemiz zor olmaz mı? Bahçeli bizi duvara çarptıracak" dendiğini öne sürdü.
Abdulkadir Selvi'nin "Bahçeli, AK Parti'yi duvara mı çarpacak" başığıyla yayımlanan (7 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Başbakan Binali Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesinden sonra doğruca partisinin MYK toplantısına geçmişti.
Orada Başbakan’a ilk soru, “Bahçeli samimi mi?” sorusu olmuştu.
Başbakan, MHP Lideri’ni ‘samimi’ bulduğunu ifade etmişti.
Başkanlık sistemine gidilen yolda en önemli kilometre taşlarından biri ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Devlet Bahçeli görüşmesiydi. Cumhurbaşkanı’nın da Bahçeli ile görüşmesinde olumlu izlenim edindiği söyleniyor.
Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde sağlanan mutabakat kapsamında AK Parti, başkanlık sistemini esas alan, ‘dar kapsamlı’ bir anayasa değişikliği hazırlayacak. Bahçeli, başkanlık sistemiyle ilgili taslağı gördükten sonra bir değerlendirme yapabileceğini ifade ediyor. MHP’nin de destek verebileceği bir taslak üzerinde çalışılıyor. Bahçeli’nin değerlendirmeleri ışığında taslak yeniden masaya yatırılıp son şekli verilecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir süre önce, “MHP’yi sıkı tutun. MHP ile asgari değil, azami müştereklerimiz var. 330’u bulup Meclis’ten geçirin, ben milletimle onu referandumdan geçiririm” demişti. Erdoğan, referandumda milletin yüksek bir oranda başkanlık sistemine evet diyeceği kanaatinde. Cumhurbaşkanı’nın referandum konusunda bu denli umutlu konuşmasının önemli bir nedeni 15 Temmuz’dan sonra oluşan sosyolojide yatıyor.
GENAR’ın yaptığı, ‘Kutuplaşma ve uzlaşma araştırması’ 15 Temmuz’un Türkiye’nin kodlarını değiştirdiğini ve yeni bir sosyoloji meydana getirdiğini ortaya koydu. 15 Temmuz Türkiye’nin kodlarını şöyle değiştirdi:
1- Dindar, milliyetçi ve muhafazakâr kesim yüzde 70.
2- Solcu, sosyal demokrat ve sosyalist yüzde 24.
Araştırmanın ayrıntılarını da ileride paylaşmak istiyorum. Ancak şunu söyleyebilirim ki, beklenenin aksine araştırma sonuçları Türk toplumunun kutuplaştığı tezini doğrulamıyor. Tam aksine toplum kutuplaşmıyor. Araştırmada çıkan başka çarpıcı bir sonuç daha var. Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi olsa Erdoğan’a oy vereceklerini söyleyenlerin oranı yüzde 60’a yükselmiş durumda. Ancak başkanlık referandumu söz konusu olursa Cumhurbaşkanı’nın umutlarını artıran oran bu oran değil, yüzde 70 oranında oluşan yeni sosyoloji. MHP tabanından da önemli bir katılımla yüzde 70’lik kesim, Türkiye’nin lideri olarak Erdoğan’ı görüyor.
Herkes bunu görüyor da Bahçeli görmüyor mu?
Bu tablo karşısında ‘Erdoğan-Bahçeli el ele başkanlık sistemine’ diyebilir miyiz?
Daha önceki arayışlara göre başkanlık umudu daha artmış durumda ancak henüz bunu demek için erken.
Çünkü Bahçeli’nin muğlak açıklamaları bazı AK Partililerin kuşkularının devam etmesine yol açtı. Bahçeli, “Parlamenter sistemden yanayız” diyor. “Meclis’te evet dersek referandumda da evet deriz” diyeceğini açıkladı. Ama aynı Bahçeli, “Türkiye’nin önü tıkandı. Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben anlayışı ile hareket ederek bu tıkanıklığın önünü açmamız lazım” diyor. Peki bu nasıl olacak? Genel kanaat, MHP’nin başkanlık sisteminin millete gitmesinin kapısını açacağı yönünde.
Ama bu Bahçeli’nin bir tuzak kurduğunu düşünen AK Partilileri ikna etmeye yetmiyor. Kaygılı olan bir kesim var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığındaki toplantıda yapılan değerlendirmeyi aktarmak istiyorum.
“15 Temmuz’dan sonra MHP tabanında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik müthiş bir sempati oluştu. Blok halinde kayma oldu. Bahçeli, tabandaki bu erimeyi durdurmak için AK Parti’nin yumuşak karnı olarak gördüğü başkanlık sistemini gündeme getirdi. Orada karşılık bulunca bu kez idamı gündeme getirdi. Meclis’teki oylamada 330’u bulamadık, 229’da kaldık. Ya da referanduma gittik, yüzde 49.9 olduk. Özal’ın yasaklar referandumunda olduğu gibi. O zaman ne yapacağız? Yüzde 49.5’la tek başına iktidar olduktan sonra iki sonuçtan biri olursa Türkiye’yi yönetmemiz zor olmaz mı?”
Bu değerlendirme şu cümle ile bitiyor:
“Bahçeli bizi duvara çarptıracak.”
Bu kaygının Cumhurbaşkanlığı ve AK Parti’deki genel havanın aksine olduğunu belirtmek isterim. Bahçeli’nin sözünün arkasında duracağı kanaatindeler. Ancak siyaset bu. Eğer Bahçeli, Meclis’te oyunu oynarsa, rota net; erken seçim.