Cumhuriyet'in Ankara kulislerine dayandırdığı haberine göre, "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yakın çevresine Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu, 12 Eylül 2015 tarihindeki kongrede Binali Yıldırım'la değiştirmediği için pişman olduğunu söylediği" iddia edildi.
Cumhuriyet'ten Emine Kaplan'ın haberine göre, "Davutoğlu’nun ise Erdoğan’a karşı partideki gücünü artırabilmek ve etki alanını genişletmeye çalıştığı" ileri sürüldü.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 12 Eylül'deki AKP kongresinde Davutoğlu'na rakip olarak ön plana çıkmış, ancak daha sonra aday olmamıştı.
Parti kulislerinde yer aldığı iddia edilen söylentiler şöyle:
Davutoğlu’nun, genel başkan ve başbakan olduğu Ağustos 2014’ten sonra Erdoğan’ın bir görüşmelerinde, Davutoğlu’na “Eğer Özal- Akbulut, Demirel-Çiller gibi bir Cumhurbaşkanlığı- Başbakanlık isteseydim bugün Başbakanlık koltuğunda Abdullah Gül otururdu” diyerek nasıl bir başbakan olmasını istediğini vurguladığı konuşuluyor. Bugüne kadar gelinen süreçte beklediği adımları atmaması, bazı konularda kendisiyle istişare etmeden kararlar alması nedeniyle Erdoğan’ın, Davutoğlu ile ilgili rahatsızlığının giderek arttığı, hatta yakın çevresine partinin MKYK listesi nedeniyle kriz yaşaması üzerine Binali Yıldırım’ın genel başkan adaylığını gündeme getirdiği 12 Eylül 2015 tarihindeki kongrede genel başkanı değiştirmediği için pişmanlığını bile paylaştığı belirtiliyor.
Erdoğan’ın kongreyle ilgili pişmanlığını dile getirmesi nedeniyle parti kulislerinde, ikili arasındaki çekişmenin devam etmesi durumunda olağanüstü kongreyle genel başkan değişiminin gündeme gelebileceği değerlendirmesine yol açıyor. Erdoğan’ın daha önce Binali Yıldırım’ın milletvekili olmaması ve seçim tarihinin yakın olması, 1 Kasım seçimlerinde yüzde 49 oy oranının tahmin edilememesi nedeniyle genel başkan değişimi konusunda risk alamadığı konuşuluyor.
Konuşmalarında sık sık Erdoğan’a teşekkür etmesine, önceki dönemlerden farklı olarak Erdoğan ile uyumlu şekilde çalıştıklarına vurgu yapmasına karşın Davutoğlu’nun, partide Erdoğan’a karşı mevzi kazanmak ve etki alanını genişletmek için strateji izlediği dile getiriliyor. Davutoğlu’nun, Erdoğan’ın itirazları nedeniyle kabineye alamadığı Ali Babacan’a Başbakanlık’ta oda vermesi, Taner Yıldız ile Erdoğan’ın “karakutusu” olarak nitelendirilen Ali İhsan (Mücahit) Arslan’ı danışman yapması bu stratejinin işareti olarak nitelendiriliyor. Davutoğlu’nun, delege üzerinde hâkimiyet kurabilmek için de sürekli il başkanlarını aradığı, teşkilatlar üzerindeki Erdoğan etkisini kırmaya çalıştığı kaydediliyor. Partide bu durum, Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik kitabına gönderme yapılarak “Davutoğlu derin bir strateji uyguluyor” biçiminde yorumlanıyor.