MHP’nin referandum sürecinde yürüteceği 'evet' kampanyasının temelini 15 Temmuz darbe girişiminin oluşturacağı belirtildi. MHP’nin üzerinde duracağı bir diğer nokta ise "değişikliğin Erdoğan için değil, ‘millet’ için yapılacağı" oldu. Bahçeli’nin, "Biz, millet için evet, devlet için evet, cumhuriyet için evet diyeceğiz” şeklindeki ifadeleri siyasi kulislerde "kampanyanın sloganı bu" diye nitelendirildi. Öte yandan anayasa değişikliği teklifinin Meclis Genel Kurulu'ndaki görüşmelerde CHP’li milletvekillerinin MHP tabanına yönelik açıklamalarını da kendi içinde değerlendiren parti yönetimi de CHP’nin başkanlık sistemine ilişkin geçmişte yaptığı açıklamaları da tabana anlatacak.
Cumhuriyet'ten Selda Güneysu'nun kulis haberi şöyle:
"MHP’nin özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ülkenin hızla gerginlik ve tartışmaların içinden çekilmesi amacıyla önemli bir adım attığının” vurgulanacağı belirtilirken, daha önce parlamentoda 4 partinin katıldığı Anayasa Komisyonu’ndaki partilerin getirdiği öneriler de kampanya kapsamında yurttaşlara anlatılacak. Bu süreçte, "Geçmişte CHP ve HDP’nin istedikleri ve teklif ettikleri başkanlık sistemi ile MHP’nin istediği cumhurbaşkanlığı sistemi birbirinden çok farklıdır” denerek, anayasa değişiklik teklifine "Hayır" diyecek olan cephenin "CHP, HDP, PKK ve FETÖ işbirlikçileri oldukları" iddia edilecek.
Anayasa değişikliği teklifinin Meclis Genel Kurulu'ndaki görüşmelerde CHP’li milletvekillerinin MHP tabanına yönelik açıklamalarını da kendi içinde değerlendiren parti yönetimi de CHP’nin başkanlık sistemine ilişkin geçmişte yaptığı açıklamaları da tabana anlatacak. CHP’lilerin Twitter hesabından Bahçeli’nin başkanlık sistemine ilişkin önceki konuşmalarını yayınlamaları üzerine MHP de özellikle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 26 Ekim 2015 tarihinde İMC TV’deki "Anayasanın ilk üç maddesi değiştirilebilir mi" sorusuna "Tabii" dediği iddiasının yer aldığı videoyu da kampanya kapsamında çeşitli platformlarda yayınlayacağı ifade ediliyor. Genel Başkan Bahçeli’nin “15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye’de daha önce gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimlerinin hiçbirine benzemediği, 15 Temmuz’un dış güçlerin Türkiye üzerindeki emellerini çok iyi anlattığı” gerekçesiyle “Türkiye’deki rejimi güçlendirecek bir hamlede bulunduğunun” da tabana anlatılacağı belirtilirken, “Türkiye’nin özellikle 15 Temmuz sonrası sistem tartışmalarıyla vakit kaybedecek durumunun olmadığı” vurgulanacak.
2007 yılında Meclis’te Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte gündeme gelen "367 krizinin ardında CHP’nin olduğu, Gül’den önceki cumhurbaşkanları için 367 oyun aranmamasına karşın CHP’nin 367’yi öne sürerek, aslında cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin önünü açtığını" da tabana söyleyecek olan MHP, asıl fiili durumun bu süreçten sonra başladığına da dikkat çekecek. MHP, "Bahçeli, ‘Devlet’ aklıyla hareket etti" diyecek. "Eğer Bahçeli, devlet aklı ile hareket etmeyip, söz konusu fiili durumun devam etmesinden yana tutum sergileseydi, Türkiye’nin öngörülemez tehlikelere daha da açık hale geleceği" üzerinde de duracak olan MHP, bu teklifin "parlamentoyu zayıflatmayıp aksine güçlendirdiğine” dikkat çekerek, “teklifin tek adam diktası getirmeyeceği” üzerinde de duracak.
MHP, bu süreçte HDP’nin “hayır kampanyasını” da ele alacak. HDP’nin daha önceki Anayasa Komisyonu’nda “fedarasyon talebinde bulunduğuna” dikkat çekilerek, MHP’nin teklife müdahalesiyle anayasanın ilk 4 maddesinin korunduğu iddia edilecek. MHP’nin “süreçte taşın altına elini koymasıyla federasyon ve özerklik taleplerinin tümünün kaldırılıp, atıldığı” anlatılacakken, daha önce Cumhurbaşkanının “sadece vatana ihanet ile yargılanabildiğini ancak teklif ile cumhurbaşkanının aynı zamanda halka hesap verebilir noktaya getirildiğine” de dikkat çekilecek.
MHP’nin bu süreçte mitinglerden çok istişare toplantılarıyla referandum sürecini yöneteceği ileri sürülürken, sürece ilişkin kapsamlı çalışmanın da MHP MYK sonrası yapılacağı belirtiliyor.