Milliyet yazarı Abbas Güçlü, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Görünüşte demokratik olan rektörlük seçimleri üniversitelerde gruplaşmaları, hizipleşmeleri, kırgınlıkları artıran bir işleve bürünmüştür. Üniversite içinde zaten çok yıkıcı bir şekilde yaşanan bu süreç YÖK'ün ve cumhurbaşkanının takdiriyle daha da sıkıntılı bir boyut almaktadır. Bunun için rektör atamalarındaki mevcut usulden vazgeçilmesi, üniversitelerimizin de ülkemizin de yararına olacaktır diye düşünüyorum" ifadesiyle ilgili olarak "Yeni bir atama sisteminin gerçekleşmesi için öncelikle Anayasa ve YÖK Yasası’ndaki ilgili maddelerin değişmesi gerekiyor. Çünkü rektör atama, hem YÖK’ün hem de Cumhurbaşkanı’nın görevleri arasında yer alıyor! Ankara’dan gelen duyumlar seçimlerin kaldırılacağı yönünde" dedi.
Geçtiğimiz sene, İstanbul Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'in AKP'den milletvekilliği aday adaylığı için istifa etmesinin ardından gerçekleştirilen yeni rektör seçimini Prof. Raşit Tükel kazanmış, ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Prof. Mahmut Ak'ı üniversiteye rektör olarak atamıştı. Seçim süreci tartışmalara neden olmuştu.
Abbas Güçlü'nün "Rektörlük krizi, lokomotif üniversiteler ve YÖK’ün geleceği?" başlığıyla yayımlanan (19 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, rektör atamalarındaki mevcut sistemden vazgeçilmesinin, üniversitelerimizin de ülkemizin de yararına olacağını söyledi.
Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 2016-2017 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’nde rektörlere seslenen Erdoğan, “Görünüşte demokratik olan rektörlük seçimleri üniversitelerde gruplaşmaları, hizipleşmeleri, kırgınlıkları artıran bir işleve bürünmüştür. Üniversite içinde zaten çok yıkıcı bir şekilde yaşanan bu süreç YÖK’ün ve cumhurbaşkanının takdiriyle daha da sıkıntılı bir boyut almaktadır. Bunun için rektör atamalarındaki mevcut usulden vazgeçilmesi, üniversitelerimizin de ülkemizin de yararına olacaktır diye düşünüyorum” dedi.
Mevcut sistemde, önce üniversitelerde seçim oluyor ve en fazla oy alan 6 aday YÖK’e bildiriliyor. YÖK de bu sayıyı 3’e indirerek Cumhurbaşkanı’na gönderiyor. O da onlardan birini rektör olarak atıyor.
YÖK kurulmadan önce, rektörler direkt seçimle işbaşına geliyordu.
YÖK’ün ilk yıllarında ise YÖK’ün önerdiği isimler genelde Cumhurbaşkanı tarafından atanıyordu.
Şimdi nasıl bir sistemin önerildiği ise henüz belli değil.
Yeni bir atama sisteminin gerçekleşmesi için öncelikle Anayasa ve YÖK Yasası’ndaki ilgili maddelerin değişmesi gerekiyor. Çünkü rektör atama, hem YÖK’ün hem de Cumhurbaşkanı’nın görevleri arasında yer alıyor!
Ankara’dan gelen duyumlar seçimlerin kaldırılacağı yönünde!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şikâyetine neden olan atamalardan biri de Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanıyor.
Aynı dönemde seçim yapılan diğer üniversitelerde rektör atamaları yapılmasına karşın Boğaziçi Üniversitesi rektörü aylardır atanmadı.
En yüksek oyu alan mevcut Rektör Gülay Barborosoğlu ve sonraki adaylar konusunda, YÖK’ün de çekincelerinin olduğunu, kahvaltıda bir araya geldiğimiz YÖK Başkanı Saraç da dile getirmişti.
Rektörlüğü vekâleten yürütülen üniversitelerden biri de Bilgi Üniversitesi. Bu üniversitemizle ilgili de çeşitli söylentiler var. Hatırlanacağı gibi, Haliç Üniversitesi’ne de kayyum atanmıştı!..
Bölgesel kalkınma için lokomotif üniversiteler seçildiği açıklanmış ama isimleri belli olmamıştı.
Dün, onlar da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandı:
“2006’da kurulan 40 üniversitemiz arasından seçilen 5 yükseköğretim kurumumuz bölgesel kalkınma için ihtiyaç duyulan alanlarda özel olarak teşvik edilecek ve desteklenecek. Burada 5 üniversitemizi ve desteklenecekleri alanları açıklıyorum. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi hayvancılık alanında, Düzce Üniversitesi sağlık ve çevre alanında, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi tarım ve jeotermal alanında, Bingöl Üniversitesi tarım havza bazlı kalkınma alanında, Uşak Üniversitesi tekstil, dericilik, seramik alanında Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması Projesi’nin pilot yükseköğretim kurumları olarak belirlenmiştir.”
Üniversiteler nezdindeki baskı grupları, dünden bugüne hiç eksik olmadı.
Bizim öğrenciliğimizde, üniversite ve fakültelerin bazıları sağ grupların, bazıları da sol grupların kontrolü altındaydı.
Şimdi ise çok daha farklı baskı grupları söz konusu. Erdoğan bu konuya da dikkat çekti:
“Bazı üniversitelerimizde, terör örgütleriyle iltisaklı grupların farklı görüşteki diğer öğrencilerimize baskı uyguladığına dair haberler alıyoruz. Eğitim öğretim hakkının, gençlerimizin eğitim öğretim özgürlüğünün engellenmesine yönelik hiçbir teşebbüse izin veremeyiz.”
Bu arada Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı da İstanbul Üniversitesi’nin açılış törenine katıldı.
Avcı, 1980’li yılların başında tasarlanmış olan yüksek öğrenim düzeniyle, Türkiye’deki yüksek öğrenimi geleceğe taşımanın mümkün olmayacağına dikkat çekerek, “200’e yaklaşan ve kendi içinde de çeşitlenmiş olan yüksek öğretim kurumlarımızın ihtiyaçlarını günün beklentileriyle birleştiren bir yeni düzenlemeye ihtiyacımız var” dedi...
YÖK Başkanı Saraç’tan da bu yönde sürekli sinyaller geliyor.
Ha bu arada Milli Eğitim Bakanı nerede diye soracak olursanız, Avcı, kendisini hâlâ nasıl Milli Eğitim Bakanı sanıyorsa, o da hâlâ kendini Milli Savunma Bakanı sanıyor. Her ikisinin de yeni koltuklarına alışmaları sanki biraz zaman alacak gibi!..
Özetin özeti: Üniversitelerle ilgili çok önemli gelişmeler olursa, hiç şaşırtıcı olmaz!..