Kulis: YPG, Türkiye'ye karşı kendisini sağlama almak istiyor; Halep'te Ankara ile Moskova arasında uzlaşı yok

Kulis: YPG, Türkiye'ye karşı kendisini sağlama almak istiyor; Halep'te Ankara ile Moskova arasında uzlaşı yok

Suriye'de yaşanan son gelişmelerle ilgili ABD'deki kulis bilgilerini aktaran Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış,  "Rakka’daki en belirleyici unsur olan ABD ve YPG işbirliği, Türkiye’nin hamleleriyle zemin kaybediyor. Çünkü Türk Ordusu Afrin’de YPG unsurlarını vurdukça, Erdoğan, Menbiç için YPG’ye yönelik çekilme çağrısında bulundukça YPG için öncelik değişiyor" dedi. Tolga Tanış, bu önceliği "Rakka’dan evvel, kendilerini Türkiye’ye karşı sağlama almaya çalışıyorlar" sözleriyle dile getirdi. Tolga Tanış, Ankara ve Moskova'nın Halep konusunda uzlaştığı iddialarına ilişkin olarak da  "Türkiye’nin bir dönem birlikte çalıştığı El Nusra Cephesi, temmuzda adını Fethu’ş Şam Cephesi yapıp El Kaide ile bağlarını koparttığını açıklamıştı. Örgüt, Türkiye ile birlikte çalışan ve Reyhanlı’daki sınır kapısının Suriye tarafını kontrol eden Ahrar El Şam ile birlikte cuma günü Halep’te Suriye rejiminin kuşatmasını kırmak için büyük bir saldırı başlattı" dedi. Tanış, yazısında "Uzlaşma yok" ifadesine yer verdi.

Tolga Tanış'ın Hürriyet'te yayımlanan yazısı şöyle:

DEAŞ'tan Gülen'e görünenler ve gerçekler

ADALET Bakanı Bekir Bozdağ geldi Washington'a. Ve SETA'nın düzenlediği bir toplantıda Gülen cemaati hakkında konuşurken çok güzel bir yorum yaptı.

 Gülencilerin bir görünen yüzü olduğunu, bir de gerçekler olduğunu söyledi. Doğru. Ama sadece Gülenciler için değil, birçok konu için geçerli bu. DEAŞ’la savaştan Türkiye’nin Gülen konusunu ele alışına kadar birçok meselede aynı problem mevcut. Şöyle:

 

 GÜLEN

 

- Görünen: Türkiye, Gülen’in iadesini birinci öncelik kabul ettiğini söylüyor, ABD de 6 savcı atadığı iade dosyasına ne kadar önem verdiğini.

 

- Gerçek: Bozdağ, Amerikalı mevkidaşı Loretta Lynch ile 1.5 saat konuştu. Ağırlıklı konu Gülen’di. Ama toplantının sonunda birden Reza Zarrab konusunu da açtı. Ve davanın siyasi olduğunu savundu. Hiçbir şey söylemedi Lynch. Sadece dinledi. Türkiye, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen ay Başkan Yardımcısı Joe Biden ile New York’ta yaptığı görüşmede Zarrab Davası’nı gündeme getirmesinden beri, Zarrabdosyasını birinci elden takip ediyor. Ve Bozdağ’ın toplantısında olduğu gibi Gülen’in iadesi ve Zarrab Dosyası’nı bir arada ele alma eğilimi sergiliyor. Buna içeriden itiraz edenler de var. Bu stratejinin Türkiye’ye zarar vereceğini düşünen uzmanlar görüşlerini sundular. Ama Gülen cemaatinin ABD’deki faaliyetleri için Ankara’nın anlaştığı avukat Bob Amsterdam, bu yeni stratejide kritik bir rol oynuyor. Amerikalılar ise her ne kadar Gülen dosyasına ne kadar önem verdiklerini söyleseler de, örneğin ABD’deki Gülen okulları hakkında 2011’den beri geçerli olduğu bilinen FBI soruşturmasının neden halen bir davaya dönüşmediğini, yapılan onlarca okul baskınında elde edilen bilgilerin bir kısmının neden kamuoyuna açıklanmadığını izah edemiyorlar.

 

 DEAŞ

 

- Görünen: Cumhurbaşkanı Erdoğan, çarşamba günü ABD Başkanı Obama ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından Türkiye’nin El Bab, Menbiç ve Rakka’da harekâta hazır olduğunu söylüyor.

 

- Gerçek: O telefon görüşmesi, Musul Operasyonu ve Amerikalıların bastırdığı Rakka kuşatması sırasında Türkiye’nin tek taraflı bir eyleme kalkışma ihtimalinin Washington’da yarattığı endişe üzerine gerçekleşti. Tam da Erdoğan’ın bahsettiği türden bir durumun oluşmaması için. Türkiye Musul’da rol üstlenmiyor. Pentagon Sözcüsü Jeff Davis, iddia edildiğinin aksine Türk F-16’larının “Irak’taki görev gücü kapsamında yer almadığını” söyledi. Üst düzey bir Savunma Bakanlığı yekilisi de, 26 Ekim’de PYD’nin askeri kanadı YPG’nin ana unsuru olduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin Rakka Operasyonu’na katılacağını açıklayan Korgeneral Stephen Townsend’in toplantısından sonra bir şey değişmediğini söyledi. Yönetimden başka bir yetkili ise Türkiye’nin Afrin’de YPG hedeflerini vurması konusunda, Afrin Kürtleriyle ABD’nin koordinasyonu olmadığını, Afrin’de Amerikan Özel Kuvvet unsurları olmadığını, hem Türklerin hem de Afrin Kürtlerinin eylemlerinin bağımsız olduğunu aktardı. Erdoğan’ın sözlerini yazılı olarak yorumlayan başka bir yetkili de “Koalisyonun hareketlerini koordine etmesi önemli” dedi. Uzlaşma yok.

 

 RAKKA

 

- Görünen: Amerikalılar, Suriye Demokratik Güçleri’nin desteğiyle Rakka’da operasyon başlayacağını söylüyor.

 

- Gerçek: Rakka’daki en belirleyici unsur olan ABD ve YPG işbirliği, Türkiye’nin hamleleriyle zemin kaybediyor. Çünkü Türk Ordusu Afrin’de YPG unsurlarını vurdukça, Erdoğan, Menbiç için YPG’ye yönelik çekilme çağrısında bulundukça YPG için öncelik değişiyor. Rakka’dan evvel, kendilerini Türkiye’ye karşı sağlama almaya çalışıyorlar. Townsend, geçen ay Wall Street Journal’a Türkiye’nin Cerablus harekâtının Rakka Operasyonu’nu sekteye uğrattığını söylemişti. Halen geçerli. En somut kanıtı. Amerikalılar 2014 Eylülü’nden beri Suriye’de DEAŞ’a hava saldırıları düzenliyorlar. Ve 28 Ekim’de, iki yıldır ilk defa Suriye’de hiçbir hedefi vurmadılar. Sıfır saldırı.

 

 HALEP

 

- Görünen: Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Putin’e “Artık Halep halkını huzura kavuşturalım. Halep Haleplilerindir” dediğini söyleyip Rus liderle uzlaştığı izlenimi veriyor.

 

- Gerçek: Türkiye’nin bir dönem birlikte çalıştığı El Nusra Cephesi, temmuzda adını Fethu’ş Şam Cephesi yapıp El Kaide ile bağlarını koparttığını açıklamıştı. Örgüt, Türkiye ile birlikte çalışan ve Reyhanlı’daki sınır kapısının Suriye tarafını kontrol eden Ahrar El Şam ile birlikte cuma günü Halep’te Suriye rejiminin kuşatmasını kırmak için büyük bir saldırı başlattı. Bu ikinci girişim. 28 Temmuz’daki ilk denemelerinde kuşatmayı kırmışlardı ama rejim, 6 Ağustos’ta Rusların desteğiyle, Halep’in doğusunda 300 bin kişinin yaşadığı muhalefetin elindeki bölgeyi yeniden çevrelemişti. Güneyden saldırıyorlar. Ve kuzeyde Türkiye’nin desteklediği bir diğer grup Nureddin Zengi Tugayı harekâta destek için zaman kolluyor. Uzlaşma yok.

 

*

 

DAVID Leonhardt 2011’de New York Times’ın Washington büro şefliğine atandığında bir şey söylemişti. “Bizim okuyucularımıza Washington’ın ne dediğini değil ne yaptığını anlatmamız lazım” demişti. Elimden geldiğince bunu yapmaya çalıştım.