Cumhuriyet yazarı Ahmet Tan, Papaz Brunson'ın ev hapsine alınmasının ardından ABD'nin tepki göstermesine ilişkin olarak, "Takas, sakat bir hayal! Çünkü tersten bile sakat! Akil adamlar dağılınca, Külliye, belli ki külliyen “akıldanelere” kaldı. Ve belli ki, onlardan biri de “Fetullah’ı geri almanın en sağlam yolu ‘takas’tır!”diye Reis’i ikna etti" dedi.
Tan'ın "Takasa makasa gelmek" başlığıyla yayımlanan (29 Temmuz 2018) yazısı şöyle:
Takas, sakat bir hayal! Çünkü tersten bile sakat! Akil adamlar dağılınca, Külliye, belli ki külliyen “akıldanelere” kaldı. Ve belli ki, onlardan biri de “Fetullah’ı geri almanın en sağlam yolu ‘takas’tır!”diye Reis’i ikna etti. İmam kiminle takas edilir? Elbette papaz ile! Amerika ile papaz olmayı göze aldıktan sonra, papazı bulmak zor değildir. Ülkemizde yüzlerce (yoksa binlerce mi?) “görevli” Amerikalı vardır. Bunlardan bir kısmı da öteden beri din adamıdır. (Daha önceleri “Barış Gönüllüleri” idi.) Tesadüf bu ya, rahip Brunson da dinsel icrayı faaliyet için Fetullah gibi İzmir’i seçmiştir. (Belki iştahlarını kabartan, İzmir’e takılan o münasebetsiz unvandır.) İzmir Emniyet Müdürlüğü “15 Temmuz hain darbesini” izleyen haftalarda Rahip Brunson’ı derdest etmiştir. Suçu mu? “Milli güvenlik aleyhine faaliyette bulunmak.” Oysa kendisi 20 yıldan beri Türkiye’dedir. İnancını ve “mesleğinin” gereğini karınca kararınca yerine getirmektedir. Trump’ın deyimi ile “mazbut bir aile babası ve inanç adamıdır”. Diplomasi ve devlet idaresi demek, dirayet ve kabiliyet sahibi iseniz “mütekabiliyet” demektir. Eğer biz de örneğin, İzmir’deki Amerikalıdan daha fazla Türk ve Müslüman yaşayan Florida’da “mazbut bir aile babasını” imam olarak görevlendirememiş isek önce bu derdimize yanmalıyız!.. Sonra da devletçe ve milletçe gırtlağa kadar “dolar borcu”na batmış iken, “takas”a yeltenip makasa gelmiş olmanın enayiliğine doymalıyız. Çünkü papaz Brunson ne kadar Amerika’nın adamı ise imam Fetullah da o kadar onlarındır ta en başından beri. Vermezler ve Feto’yu bize yedirmezler. Amerika kendi işbirlikçisinin işini kendisi bitirir ama asla teslim etmez. Etmeyecektir.
Yaz sıcağında “ıslak imza” ile CHP’de kurultay toplama faaliyeti sürerken, Reis ise kendi kongresini 18 Ağustos’ta toplamaya çoktan karar verdi. Hedefini de açıkladı:
“Türkiye’yi 2023 yılına taşıyacak kadroyu seçmek.” Ne demiş atalarımız? Erken kalkan yol, erken evlenen döl alır. 18 yıl bir kuşak demek. İkinci kuşaklarını yetiştiriyorlar. Muhalefet ise hiç değilse yerel seçimlere yetişmelidir. Yerel seçimlere sadece 7.5 ay var. İstanbul, Ankara ve öteki büyük kentleri AKP’den kurtarmak ve iktidarı sarsmak için en son umuttur. CHP yönetiminde ise tık yoktur. “Koltuk sevdası” lafı dolaşıp duruyor. Bu sevda elbette siyasetin kaçınılmaz gerçeğidir. Yeter ki haklı ve hak edilmiş bir sevda olsun. Taraftarlarına 9 kez düş kırıklığı yaşatmış bir sevda, “koltuk sevdası” bile olmaktan çıkmış kuru, boş ve hatta gariban bir sevdadır. Öyle sevda çekene, “çekil artık kenara!” demek, yeni bir koltuk meraklısının değil, dinamizme, değişime ve yeniliğe inanan herkesin hakkıdır.
Ekmekten rakıya, soğandan akaryakıta zamlarla bütçeyi kapatamayan iktidar, sonunda milletin “vatan ve namus borcu”na el attı. Cumhurbaşkanımız ve Başkomutanımızın, “Bu millet asker bir millettir. Onun ruhundaki o hassasiyeti ve inceliği de kaybetmek istemiyoruz!” diye buyurmasından birkaç saat sonra, bedeli askerlik yasalaştı. “Peygamber Ocağı” olarak kabul ettiğimiz askerlik artık bankalar için “Kredi Kucağı - Faiz Tuzağı”dır. “Hassasiyet” ile “incelik” buyruğu gereği iktidar vekilleri ani bir önerge ile 31 Aralık 1993 tarihini 1 Ocak 1994 tarihine çevirdiler (Bu değişiklikten kaç akraba gencinin daha yararlandığını ise Allah bilir!). Kamu bankalarının şimdiden açıkladığı “yüzde 1.67”lik “bedelli faiz kredisi”ni dinen ve iktisaden bir tuzak sayanlar çıkabilir. (Reis acaba bedelli faizi için ne düşünüyor bir bilsek! Ama iktidarın hep savunduğu “ilahi adalete” aykırı olan husus şudur: Artık, “En yüce makam olan şehitlik mertebesine” ulaşma hakkı ve fırsatı sadece fakir fukara çocuklarının tekeline bırakılmıştır. Bu da 15 bin TL’si olanlara yapılmış en büyük haksızlıktır. Diyanet İşleri Başkanlığı bu haftaki hutbeyi bu konuya ayırmalı ve kredi faizi ile bedelli askerlik yapılmasının ağır bir “şehitlikten kaçma günahı” sayılacağı cemaate anlatılmalıdır. “21 günlük eğitim” ise gençlere tanınmış “Hatıra fotoğrafı çekme” ve “Selfi” fırsatıdır. Komutasında onurla, biraz da keyifle kısa dönem askerlik yaptığımız, Van İl Jandarma Komutanı şehit Albay Bekir Temel’in “4 ayda hıyar yetişmez. Asker nasıl yetişir?” yolundaki vasiyetini de not ederek konuyu kapatalım. Darısı bedelli paraları bütçe açığını kapatacak sayın Türk gençliğine.