Kültür mirası Halep'in makus talihi

Kültür mirası Halep'in makus talihi

Suriye’nin Halep şehri, kilometrelerce uzayan tarihi çarşısı, dünyanın en büyük ve görkemli camisi ve son derece canlı ticaret hayatı ile Ortadoğu’nun alımlı kentlerinden biriydi. 1986 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilen Halep’in tarihi merkezi, 2011 yılının sonlarına doğru Suriye'deki iç savaşın bu kente de sıçramasından sonra şu an nerede ise tamamen harabe haline gelmiş durumda. Kentin ünlü ve ihtişamlı kalesi bile defalarca bombalandı, ateş altında kaldı ve yakıldı. Halep’in günün birinde yeniden eski, canlı günlerine dönebilme ihtimali şimdilik pek mümkün görünmüyor.

Oldenburg Üniversitesi’nden Tarih Profesörü ve Arkeolog Mamoun Fansa 2013 yılında yayınlanan 'Halep – Bir savaş Dünya Kültür Mirası’nı yok ediyor‘ adlı kitabında yaşanan yıkıma dikkat çekmişti. Geçtiğimiz günlerde Berlin’de, Halep’in geleceği ile ilgili düzenlenen bir sempozyuma Fansa’nın yanı sıra çok sayıda şehir planlamacısı, mimar, sanatçı ve inşaat uzmanı katıldı. Halep’in geleceğinin masaya yatırıldığı organizasyonda, savaş sürerken kentin yeniden imarı için ne gibi stratejiler izlenebileceğine dair tartışmalar yürütüldü. Halep’te doğan, yaklaşık 30 yıldır Almanya’da yaşayan ve bir süre Oldenburg‘taki Doğa ve İnsan Müzesi’nde müdür olarak çalışan Mamoun Fansa, Halep ile ilgili herhangi bir şey yapmadan duramayacağını ifade ediyor. Kendi gibi profesör olan bazı arkadaşlarının, elde somut bir plan olmadan da Halep için bir şeyler yapılabileceğini anlayamadıklarını belirten Fansa, barışın gelmesinin beklenmesi halinde çok geç kalınmış olunacağını vurguluyor.

Geleceği belirsiz

Halep’in kaderi ve geleceği şu an bıçak sırtında duruyor. Ancak 1994 yılından savaşın başlamasına kadar 17 yıl boyunca Suriye’den Ağa Han Vakfı ile birlikte bu muhteşem kentin restorasyonu için çalışan Alman şehir planlamacıları ve arkeologlar bu dünya kültür mirasının korunmasına katkı sağlayabilir. Halep’te kaldıkları süre içinde titiz bir şekilde ölçüler ve notlar alıp bunları kaydeden uzmanlar, küçük parselli eski şehir planlarını da muhafaza altına aldı. Mimar ve şehir planlamacısı Anette Gangler, Suriyeli üst tabakanın tarihi kent merkezinden taşındığı için, henüz savaştan önce çok sayıda yapının onarıma muhtaç durumda olduğunu dile getirerek, öncelikle halkta bir kültür mirası bilinci oluşturmaya çalıştıklarını ifade etti. Daha sonra bölgede, özellikle turizmin gelişmesine yönelik yatırımların arttığına dikkat çeken Gangler, o dönemde şehir merkezinin yeniden gelişeceğine inanmaya başladıklarını belirtiyor.

Bu inanç ne yazık ki doğru çıkmadı. Halep’i saran savaşta sokak sokak, mahalle mahalle çatışmalar yaşandı. Suriye Ordusu kenti uçaklarla bombalamaktan dahi çekinmiyor. Bunu yaparken de tek amaç kentteki isyancılarla mücadele etmek değildi. Şam yönetimi, barışın ardından yeniden yapılandırmak ve rant elde etmek için de Halep’in geniş bölgelerini bombardımanlarla yerle bir ediyor. Kadastro Dairesi’ndeki verileri de yok eden Esad rejiminin, ileride şehirlerine dönecek olan Haleplilerin hak taleplerini şimdiden ortadan kaldırmakta olduğu öne sürülüyor. Ancak Alman uzmanların yapmış olduğu çalışmalar rejimin planlarını suya düşürebilir. Anette Gangler öncülüğündeki ekip, Halep Kadastro Dairesi'ndeki belgelerin çoğunu dijital ortama aktarmış durumda. Bu bilgilere şu an Almanya’da ulaşmak bile mümkün.

"İnşaat çılgınlığı yaşanmamalı"

Alman Belediyeler Birliği delegelerinden Suriye uzmanı Hilmar von Lojewski ise savaşın sona ermesinin ardından Halep’te bir inşaat çılgınlığı yaşanmaması gerektiğinin altını özellikle çiziyor. Berlin’deki sempozyumun organizatörlerinden olan von Lojewski, Lübnan iç savaşına dek Beyrut’un Ortadoğu’nun en güzel şehirlerinden biri olduğunu ancak savaştan sonra yeniden yapılanma sırasında, tarihi merkeze lüks konutlar ve alışveriş merkezleri inşa edildiğini ve o bölgede yaşayan insanların dışlandığını ifade ederek aynı durumun Halep’te yaşanmaması gerektiğini savunuyor.

Halep’in geleceğinin kurtarılması için, hala çatışmaların sürdüğü kentte bulunan Mimarlık Fakültesi’nde de çalışmalar başlamış durumda. Uzmanlar bir sonraki buluşmayı Mart ayında Beyrut’ta gerçekleştirmeyi planlıyor. Goethe Enstitüsü’nün de destek verdiği bu organizasyonda da amaç Halep’in, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girmesini sağlayan karakteristik özelliğini mümkün olduğunca koruyabilmek ve bir Arap Disneyland’ı olmasının önüne geçmek.