Kur'an şarabı nasıl yasakladı?

Kur'an şarabı nasıl yasakladı?

Baskın Oran - Radikal İki

İki haftadır, içkiyi kamusal alanda yasaklayan dindarlara taktık. Hani, laikçilerin başörtüsünü yasaklaması gibi. Benim akşamları yemekten önce evimde 1 ilâ 2 dublem vardır, hepi topu. Ama bu içki meselesi, Türkiye’de İslam’ı temsil eden AKP’nin demokratlık ölçüsünün şaşmaz turnusol kağıdı oldu; bugün de devam edeceğiz. Ama meseleye, bir kadeh aperitifle falan değil, yurtdışında çok önemsenen Türkiyeli iki kadın profesörün içkiden daha çarpıcı sözleriyle girelim, sonra Kur’an’la devam edeceğiz.

AKP, Türkiye genelinden “homojen”

ABD’deki Yale’den İstanbullu Şeyla Benhabib, Taraf’ta (29 Mayıs) çıkan söyleşisinde şöyle diyor: “AKP Türkiye’nin büyük dönüşüm sürecinin bir unsuru, toplumun büyük açılımının parçasıydı. Fakat AKP’nin kendisi hiçbir zaman yeterince demokrat bir parti olamadı. Ve şimdi bütün bunlar ortaya çıkıyor yavaş yavaş. (…) Eğer post-laiklik [Kemalist laikçilik sonrası dönem], ortodoks bir Sünni İslam anlayışının burada egemen olmasını getirirse, çok yazık olacak. (…) Post-laiklik aynı zamanda inanç çoğulluğunu da içermeli. Bugün durum hem Alevileri, hem gayrimüslimleri tedirgin edebilecek bir çizgide.”

Bendenizin tedirginliğini de yansıtan bu sözler, aklı başında dindarları epey düşündürmesi gereken uzun sözler. Daha “lakonik” (çok az sözle çok şey anlatan), ama bence daha sivrisini istiyorsanız, Paris’teki EHESS’ten Ankaralı Nilüfer Göle’ye kulak verelim. Nilüfer, ki hepimizin her yerlerinde pirelerin uçuştuğu 1990’ların başında başörtüsünün aslında modernlik olduğunu söyleyerek laikçileri delirtmişti. Aynı günkü Today’s Zaman söyleşisinde şöyle diyor: “Türkiye bugün, geçmişte hiç olmadığı kadar çoğulcu (…) Fakat iktidardaki AKP Türkiye genelinden daha homojen.” Homojen! Daha ne desin? “Katı” mı desin? İzaha kalkışmak entelektüel dindar zekasına hakaret olabilir.

Fakat bunlar ne de olsa modern kadınlardır. İkna edici olmayabilirler. Kur’an’a geçelim. Kaynağımız, emekli büyükelçi Ergun Sav. Hem esprili, hem ciddi bir entelektüel. Monşer deyip geçmeyin; 11 Türkçe ve dört İngilizce kaynaktan yapılmış, Arapçadan kontrol edilmiş bir Kur’an çevirisi sahibidir. Ama sanırım, bana söylenen “Lütfen din konularını uzmanlarına bırakın” kendisine de denmesin diye, yayınlamamıştır. ‘Rakı Sohbetleri’ adlı çelebice kitabını taa 1994’te okumuştum, sağolsun okurum Mesut C. Bayülgen aşağıdaki pasajdan bahsedince hatırladım. Kur’an meallerinden de kontrol edilmiştir. Bundan sonrası, Sav’ın kitabındaki “İslamiyet ve İçki” bölümündendir.

Kur’an’da ilgili yerler

Kuran-ı Kerim’de şarapla ilgili beş ayet var. Önce şu hususu saptayalım: Söz konusu “Hamr”dır. Yani şarap. Damıtık içkiden söz eden yok. O zaman yoktu denemez. İçki damıtılmasının tarihinin çok eskiye gittiğini biliyoruz. İkinci belirtilmesi gereken husus: Ben, ayetleri kronolojik sırayla yazdım. Geleneksel sıralama ile değil. Geleneksel sıralamada surelerin uzunluğu esas alınmıştır. Şimdi gelin, kutsal kitabımızda, içki ayetlerini sırasıyla görelim.

1) Muhammed suresi (47), Ayet 15 (Kronolojik Sıra 62): “İyileri Cennet’e koyacağız. Cennet’te dört ırmak vardır. Temiz su, hiç ekşimeyen süt, leziz şarap ve saf bal ırmakları akar.” (Bu Mekke’de inmiş suredir. Hemen belirteyim, Hicret’e kadar, yani Peygamberimiz Medine’ye göç edinceye kadar içki yasak edilmemiştir.)

2) Nahl (Balarısı) Suresi (16), Ayet 67 (Kronolojik Sıra 102): “Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden içkiler yapıyor, güzel rızk ediniyorsunuz. Bundan aklı erenler için ibret vardır.”

3) Bakara (İnek) Suresi (2), Ayetler 219-220 (Kronolojik Sıra 105): “Sana şarap ve kumarı sorarlar. De ki: ‘İkisinde de faydalar vardır. Ama büyük de günah vardır’”. (Medine suresidir. Faydadan söz edilmiştir. Ama günahın büyük olduğu eklenmiştir. Ancak, henüz kesin yasaklama yok.)

4) En ‘Nisa (Kadınlar) Suresi (4), Ayet 43 (Kronolojik Sıra 106): “Ey inananlar. Sarhoşken namaz kılmayın.” (Bir ziyafette yiyip içmişler. Akşam namazı kılmak, için safa durmuşlar. İmamlık eden sureyi yanlış okumuş. Namaz bozulmuş. Bu ayetten sonra, yatsı namazına kadar içmiyorlar. Ancak, son namaz bitince içiyorlar. Sonra yatıp uyuyorlar. Dikkat edilirse, hâlâ tam yasaklanmış değil.)

5) Maide (Sofra) Suresi (5), Ayetler 90-91 (Kronolojik Sıra 108): Ayet 90: “Ey inananlar. Şarap, kumar, putlar ve fal okları Şeytan işidir. Bunlar pistir. Bunlardan kaçının ki, mutluluğa eresiniz.”

Ayet 91: “Şeytan hileyle, şarap ve kumar yoluyla aranıza nifak ve düşmanlık sokmak ister. Sizi Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan vazgeçirmeye çalışır. Artık, bunları bırakıyorsunuz değil mi?” (Urban bin Malik bir ziyafet vermiş. İçmişler. Bu arada deve yenmiş. Konuklar arasında Sad bin Ebi Vakkas övünüyor. Asalet iddiasında bulunuyor. Ensar’ı hicveden bir şiir okuyor. Ensar’dan biri kızıyor. Önünde bulunan deve kellesini Sad’ın kafasına geçiriyor. Kanlar içinde yere. Hazreti Ömer gidip Hazreti Muhammed’e şikayet ediyor. İçki konusunda açıklama yapmasını istiyor. İşte, bu sure iniyor. Artık, şarap yasaklanmıştır.)

Görüyorsunuz, gene içmesini bilmeyenler. Haddini bilmeyenler de denebilir. Onların yüzünden şarap yasaklanıyor. Hep şarap deyip duruyorum. Bunu rakıyı kurtarmak için yaptığımı sananlar olabilir. Kesinlikle hayır. Kuran’da sözü edilen “Hamr”dır. Damıtık içki de yasaktır diyenler istidlal (tümdengelim) metodu kullanıyorlar. Bütün içkiler, sarhoşluğa, edep ve terbiyeyi unutturmaya yol açar diyorlar. Hepsi yasak diyorlar. Ben yorum yapmıyorum. Uzmanlarına bırakıyorum. Ama, derim ki, içmesini bilene rakının yasak olduğundan şahsen emin değilim. Emin olan içmesin.

Günümüze gelirsek

Ergun Sav’ın dedikleri burada bitiyor. Peki, bugüne gelirsek? Yine bir emekli büyükelçi olan Ünal Ünsal’ın dediği gibi, Hz. Muhammed, Mekke döneminin aksine, daha güçlü olduğu Medine’de tutumunu katılaştırdı. AKP’nin de 2003 ve 2004’teki davranışları ile bugünü arasında acaba benzer bir değişme yok mu? Onun politikalarına destek veren çok geniş kesim, özellikle CHP’nin biraz adam olmaya başlamasından bu yana, bu yüzden artık tedirgin değil mi? Hz. Muhammed bir peygamberdi. Mekke’den Medine’ye gitti. Ama Erdoğan bir devlet adamı; “hicret” caiz midir?

Not: BDP, dikkat: “Haklar, yasalardan önde gelir” sözünün doğruluğundan çok emin değilim.