Kuran’ın sırrı bu taşta mı?

Kuran’ın sırrı bu taşta mı?
Suudi Arabistan’da bulunan 1300 yıllık bir duvar yazısı, Kuran-ı Kerim hakkında yüzyıllardır akıllarda olan bir soruyu cevaplandırabilir: Kuran’a sonradan eklenen ve bazen anlam konusunda da tartışmalara neden olan aksan işaretleri, İslam’ın ilk çağlarında da kullanılıyor muydu? Suudi Arabistan Turizm Yüksek Komisyonu’nda yer alan Arap araştırmacılardan Ali ibn İbrahim Gabban, ülkenin kuzeybatısında eşiyle birlikte yaptığı gezide, tarihi bir keşfe imza attı. Gabban söz konusu gezide, üzerinde şu ifadenin kazılı olduğu bir kayayla karşılaştı: "Allah’ın adıyla ben, Züheyr, bunu Ömer’in öldüğü zamanda, dördüncü yılın 20’sinde yazdım." Kızıl kumtaşı üstünde yer alan ve silik bir halde bulunan yazının, 1300 yıllık olduğu yapılan inceleme sonucu ortaya çıktı. Yazıda geçen tarih, miladi olarak 644 yılına rastlıyor. Bu durumda, bahsedilen Ömer’in, 644 yılında şehit edilen Hz. Ömer olduğu tahmin ediliyor. Yazıyı yazan Züheyr adlı şahsın ise, muhtemelen Suriye-Mekke arasında yol alırken mola veren bir hacı adayı olduğu sanılıyor. Kuran’ın yazılı hale getirilmesinden önceki döneme rastlayan ve Arapça’nın eldeki en eski ikinci yazılı metni olan duvar yazısının "son derece önemli bir buluş" olduğunu belirten Ali ibn İbrahim Gabban, tarihi bulguları, "Arap Arkeolojisi ve Epigrafisi" adlı dergide yayınladı. Ünlü belgesel kanalı Discovery Channel’ın haber sitesi de, "İslam’ın en eski yazıtı, Kuran ile ilgili bir sırrı çözebilir" ifadesini kullandı. İlk sahabeler kaldırdı Tarihçiler, yüzyıllardır, Kuran’ın ilk örneklerinin neden imla işaretlerini içermediğini tartışıyordu. Kelimelerin vurgusunu, hatta bazen anlamını bile değiştiren inceltme ve kesme işaretleri gibi ayırt edici imler, Hz. Muhammed’in vefatından çok sonra Kuran’a eklenmişti. Ali ibn İbrahim Gabban, keşfinin, 1300 yıl önce de İslam’ın kuruluş coğrafyasında "tam teşekkülü bir imla sistemi" olduğunu kanıtladığını öne sürüyor. Keşfedilen duvar yazısında noktalama işaretleri ve harekeler yer almasa da, şekilleri birbirine benzeyen sessiz harfleri ayırt edecek aksan işaretleri var. Gabban, "ilk sahabelerin Kuran’ı aksan işaretlerinden arındırdığını" belirterek, "Böylece Müslümanların, Peygamber’e indirilen Kuran’ı, farklı Arap lehçelerinde de okuyabilmesine cevaz verilmiş ve ayrıca, kelimelerin iskeletlerinin, içerdikleri tüm anlamları taşımasına imkan sağlamıştı" diyor. Batılıların mazereti kalmadı Discovery News’a konuşan İskoçya’daki St. Andrews Üniversitesi Arapça ve Ortadoğu Araştırmaları Profesörü Robert Hoyland da, keşfin önemini doğruluyor. En eski Kuran mushaflarının 652-680 yıllarından kaldığını belirten Hoyland, Batılı akademisyenler, Kuran vahyinin aksan işaretlerini de içerecek biçimde kağıda aktarıldığını kabul etmediğini, "madem ilahi değil, o halde imla işaretlerini değiştirebiliriz" diye düşündüklerini hatırlatıyor. Ayetlerin anlamını da değiştirebilen bu yaklaşımın İslam alimlerinin hoşuna gitmediğini ifade eden Hoyland, "Artık elimizde olan Kuran metnini değiştirmek isteyen Batılı bilimadamlarının daha az mazereti var" diye konuşuyor. Hz. Ömer suikastı Öte yandan 1300 yıllık duvar yazısı, Hz. Ömer’in ne zaman öldürüldüğü konusundaki soru işaretlerini de büyük ölçüde ortadan kaldırıyor. Hz. Ömer’i, 7 Kasım 644’de, İranlı bir askerin camide bıçakladığı ve İslam’ın ikinci halifesinin iki gün sonra şehit olduğu kabul ediliyordu. Yazının altına 644 yılını işaret eden hicri tarihi not düşen Züheyr’in, muhtemelen bu cinayete bizzat şahit olduğu belirtiliyor. Uzman görüşü Ana mushaflar işaretsizdi Mehmet Nuri Yılmaz (Eski Diyanet İşleri Başkanı): Kuran-ı Kerim, Hz. Ebubekir döneminde kitaplaştırıldı. Onu teşvik eden ise Hz. Ömer’di. Hz. Ömer, "Peygamber kendi döneminde vahiy sürdüğü için Kuran’ı kitaplaştırmadı. Vahiy sona erdiğine göre, artık bu işte hayır vardır" demişti. "Ana mushaf" dediğimiz ilk Kuran örnekleri Hz. Osman döneminde Kureyş lehçesine göre yazıldı, çoğaltıldı ve İslam coğrafyasına dağıtıldı. Bunlara "ana mushaf" diyoruz. O dönemden kalan iki ana mushaftan biri Özbekistan’dadır. Onu yerinde görmüştüm. Gerçekten de yazımında noktalama işareti, hareke, vs. bulunmaz. İmla işaretleri Peygamber’den çok sonraları kondu. Zaten bunlar anlamı pek değiştirmez. Keşfedilen duvar yazısını incelemek gerek. Fakat orada bahsedilen kişi, Hz. Ömer’in torunu, Emevi halifesi Ömer bin Abdülaziz de olabilir. Tarihlendirmeyi nasıl yaptılar, bilmiyorum. Yazı stili uyuyor ama yargıya varmak zor Nihat Hatipoğlu (İlahiyatçı, Hürriyet yazarı): İslam’ın ilk döneminde Arapça yazı Kûfi tarzdaydı. Sülüs ve diğer yazı stilleri sonradan çıktı. Keşfedilen taştadakiler de ilk dönem yazı karakterlerine benziyor. Yazıda, "Ben Züheyr, Ömer 4’te vefat etti" ifadesi geçiyor. Aradaki bir kelimeyi okumak zor. Yazıdaki Züheyr, sahabelerden Kab bin Züheyr’e işaret ediyor olabilir. Ama tek bir buluntudan yola çıkarak, Kuran-ı Kerim ve Arap alfabesiyle ilgili tarihi detayları bir anda yok sayamayız. Tarihi bir levha olarak kıymet ifade eder, ama buradan bir yargıya varmak zor. Öyle ki, yazının hicri 70 yılından sonra yazılmış olma ihtimali de var. Nitekim Ebu Esved ilk harekelemeyi 69 yılında yapmış, Haccac döneminde de imla düzenlemeleri tamamlanmıştı.