Kürt siyasi tarihçisi Bayar Dosky, Kürtler’in Ortadoğu’daki yeni projesinin Kürdistan projesi olduğunu söyledi. Dosky, "Kürdistan rüya olmaktan çıktı artık bir projedir. Bu konferansla, Kürdistan rüya olmaktan çıkıp proje haline dönüşüyor" dedi.
Doç. Dr. Bayar Dosky, Duhok Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı. Bir tarihçi, uzmanlık alanı Kürt siyasi tarihi. Bayar Dosky, Bağdat’ta Irak Dışişleri Bakanlığı’nda da görev yapmış bir isim. Dosky uluslararası güçlerin Suriye'de politika değiştirdiğini belirterek, "Bir yıl önce Suriye’de farklı bir durum söz konusuydu ancak bugün artık uluslararası güçler Esed’in kalmasını istiyor, bundan dolayı PYD de hızlıca hareket edip bu süreçte kendi sınırlarını oluşturmayı hedefliyor" dedi.
Askeri güç bakımından PYD'nin, Barzani’den daha güçlü olduğunu söyleyen Dosky, "Barzani konuşurken artık sadece bir partinin başkanı, bir bölgenin başkanı olarak değil, dört parçadaki Kürtler’in adına söylem sahibi biri oluyor. Kuzey Irak, bütün Kürtler adına söylem üretebilecek bir merkez halini alıyor. Erbil, Kürt milliyetçiliğinin merkezi haline geldi" dedi.
PKK'nın silahsızlanması ile ilgili olarak, Dosky, "George Washington’un bir sözü vardır, “Barışa giderken büyük bir hançere sahip olman gerekiyor” der. PKK elindeki bu hançeri bırakmaz" dedi.
Bugün gazetesinden Seda Şimşek'in Bayar Dosky ile gerçekleştirdiği söyleşi şöyle:
Ulusal Kürt Konferansı öncesinde Erbil’de yapılan ön hazırlık toplantısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konferans Kürtler için son yüzyıldaki en önemli toplantı. Türkiye, Irak, Suriye ve İran Kürtleri bir çatı altında toplanıyorlar.
Neden önemli?
Kürtler’in Ortadoğu’daki projesinin ve stratejisinin şekillenmesi açısından önemli. Kürtler’in Ortadoğu’daki yeni projesi, Kürt projesi değil, Kürdistan projesidir. Kürtler’in Ortadoğu’daki Kürdistanlaşma hareketidir. Coğrafi bir harekettir.
Kürtler’in kendilerini ait hissettikleri coğrafyayla ilgili, dört parçadaki Kürtler’in birbiriyle olan ilişkisi ve her parçanın içinde bulunduğu devletle olan ilişkisine dair bir harekettir. Bu konferansın amacı,Kürtler’in ortak hedefte buluşabilmesi, ortak bir fotoğraf, strateji oluşturmasına, bütün dünyada tek ses olmasına dönük bir konferans.
Kürtler bu konferanstan ne bekliyor?
2013, 1991-92’den farklıdır. 2013 Kürtleri, 91-92 Kürtleri’nden çok çok daha farklı. Bu konferans gösteriyor ki, Kürtler’in içinde elit bir tabaka ortaya çıkmış ve Kürtler için bir strateji oluşturacak güce ulaşmış. İdeolojik farklılıkların ortadan kaldırılması esas alınıyor. Farklı Kürt partilerinin ideolojik saplantılardan uzak, Kürtlük esasında birleşmeleri öngörülüyor. Bu konferansla kardeş katli ve partiler veya gruplar arasındaki rekabet arkada bırakılacak, ortak çatı altında, ortak gayelerini konuşacaklar. Uluslaşma temelinde dört parçanın bir araya gelebildiği gösterilecek.
Nedir bu ortak gaye?
Çok açık söyleyeyim. Kürdistan rüya olmaktan çıktı artık bir projedir. Bu konferansla, Kürdistan rüya olmaktan çıkıp proje haline dönüşüyor.
Bir bağımsız Kürdistan devletinin kurulması için yol haritası mı hazırlanacak bu konferansta?
Bu,Türkiye’den habersiz, Türkiye’nin bilgisi dışında yapılan bir konferans değil. İran’ın bilgisi dışında yapılan bir hareket değil. Burada en önemli söylem barıştır. Her bir parçanın, içinde olduğu devletle ilişkisi ve birbirleriyle ilişkisi ele alınacak. Bakın Asya’da beş Türk ülkesi var, bunlar nasıl Rusya’ya yönelik bir tehdit değilse, dört parçadaki Kürtler de Türkiye’ye yönelik bir tehdit değil.
Salih Müslim Türkiye’ye geldi, PYD’nin Rojava’daki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bakan Davutoğlu, daha önce Salih Müslim ile iki kez görüştüklerini belirtti. PYD orada bir yapı kurmuş, tek onun ilanı kalmış. Yani özerkliğin ilan edilmesi. PYD’nin sözcüsü Şerzad Adil Yezidi, Suriye’de Kuzey Irak Yönetimi’ne benzer bir yapı kurmak istediklerini açıkladı.
PYD şu anda askeri güce, emniyet gücüne sahip, sınırları çiziyor, günlük yaşama ilişkin de idare gücüne sahip. Bir yıl önce Suriye’de farklı bir durum söz konusuydu ancak bugün artık uluslararası güçler Esed’in kalmasını istiyor, bundan dolayı PYD de hızlıca hareket edip bu süreçte kendi sınırlarını oluşturmayı hedefliyor.
De facto yapılar oluşturuyor. Planlar değişti, çünkü var olan mevcut yapının devam edeceği öngörülüyor. Bu süreç içerisinde ne kadar kazanım elde edilebilirse onlar elde edilmeye çalışılacak.
Esed o bölgeyi PYD’yemi bıraktı?
Esed PYD’ye bırakmadı ancak Esed açısından bugün PYD’nin elinde olması, Nusra veya Özgür Suriye Ordusu’nun ya da Türkiye’ye yakın bir grubun elinde olmasından daha tercih edilebilir bir durum. Öcalan ile Türkiye arasındaki ittifakın temel konularından birisi de Rojava’dır. Bahoz Erdal, 4-5 gün önce Rojava’ya geldi.
Türkiye’nin Suriye sınırı, Türkiye ile Araplar arasında bir sınır olmaktan çıkacak mı?
Türkiye ile Kürdistan sınırı olacak. Bugün Kürtler’in orada olması, İran benzeri bir yapıda kurulabilecek Suriye’den daha kazanımlı olur. Bununla birlikte Kürtler, daha önceki Suriye’den daha zayıf bir komşu olur.
Suriye’nin bölüneceğini mi düşünüyorsunuz?
Ben bölüneceğine inanmıyorum ancak zayıf bir devlet modeline dönüşeceğine inanıyorum, Irak’a benzer bir yapı haline gelecek. İsrail düşmanlığına sahip bir devlet olmaktan çıkacak.
Kürtler’in güçlenmesi bir İsrail projesi mi?
İsrail, Kürtler’i Irak’ta, Suriye’de, Türkiye’de istiyor. Kürtler’in Irak’ın içinde olmasını istiyor. Kürtler Irak’tan ayrılırsa Irak’ta Şii çoğunluk oluşur, bu yapı Esed-Hizbullah, İran ile birlikte olur ve İsrail’e karşı olur. Kürtler de Rojava‘da Suriye’den koptukları vakit Şii çoğunluk ortaya çıkacaktır. Bundan dolayı İsrail Büyük Kürdistan fikrine karşıdır.
PYD üzerinde PKK’nın etkisi nasıl?
PKK’nın en üst kadroları ve önemli birimleri şu anda Rojava’da. Karayılan, “Rojava’yı yalnız bırakmayız” dedi, daha da önemlisi PKK kadrolarının önemli kısmı Rojavalıdır. Şimdi düşünün tesiri ne kadar olur.
PKK askeri gücünü Türkiye’den çekip Suriye’ye mi gönderiyor?
Bunu herkes biliyor, 2 yıl önce 500 ila 2 bin PKK elemanı Rojava’ya gitti. Son zamanlarda oraya üst düzey yöneticileri gitti. Orada sadece silahlı güç rolünü taşımıyorlar, sosyal yaşamın devamını sağlıyorlar, eğitim-öğretim faaliyetlerinde de bulunuyorlar.
Barzani, Suriye’ye göndermek için peşmerge eğitmişti, kontrolü PKK’ya mı bıraktı?
Evet.
PYD, Barzani’den daha mı güçlü şimdi oralarda?
PYD orada daha güçlü, bu da silah gücüdür.
“Bağımsız Kürdistan” dendiğinde Türkiye’den toprak istenmediğini söyleyen Bayar Dosky, “Belki Türkiye toprak alacak” dedi
Bağımsız Kürdistan için mesela Türkiye’den toprak talebi barışçı bir dille mi olur?
Bu Türkiye toprak verecek anlamına gelmiyor, belki Türkiye toprak alacak. Çatışmanın ortadan kalkması Türkiye açısından da önemli bir kazanımdır. Türkiye’nin şu anda Kürtler ile birlikte yaşama korkusu yok, toprak kaybetme korkusu var. “Bağımsız Kürdistan” dediğimizde Türkiye’den toprak istenmiyor. Ortak bir çatı altında toplanmalarının şartı sınır çizilmesi değil.
Bence Türkiye’deki PKK’lılar Türkiye’den kopmak istemiyorlar. 2003’te Irak bitti. Yalnız Kürtler Irak’ın ayakta durmasını sağladı, Irak hükümetini destekledi. 2003’ten bu yana Kürtler’in iktisadi ve askeri güçleri, dış ilişkileri Irak hükümetinden daha güçlü.
Irak tarihinde, Irak hükümeti hiç bu kadar güçsüz olmamıştı, buna rağmen Kürtler Irak’tan ayrılmadılar. Türkiye’de yaşayan Kürtler’in hakları, hukukları anayasa ile teminat altına alınırsa Türkiye’den ayrılmazlar.
Barzani’nin nasıl bir rolü var bu projede?
PKK’nın, Barzani’nin bu yapının esas dinamiklerinden biri olmasını, mimarlığını kabul etmesi çok önemli bir nokta. Barzani artık Kuzey Irak’ın lideri değil, liderliği dört bir parçaya yayılmış durumda. Barzani konuşurken artık sadece bir partinin başkanı, bir bölgenin başkanı olarak değil, dört parçadaki Kürtler’in adına söylem sahibi biri oluyor. Kuzey Irak, bütün Kürtler adına söylem üretebilecek bir merkez halini alıyor. Erbil, Kürt milliyetçiliğinin merkezi haline geldi.
Galiba bunu Barzani PKK’nın izniyle yapıyor.
Elbette, PKK’nın izniyle oldu. Öcalan’ın Erbil’deki toplantıya Ahmet Türk ve Selahattin Demirtaş aracılığıyla gönderdiği mektubun yarısı, Barzani ailesine övgüleri içeriyor. Öcalan, 1980’lerde İdris Barzani ile, Kürdistan’ın ulusal bir hareket kurabilmesi için 11 kez görüşmüştü. Mektubunda da 3 kişiye, Mesud Barzani’ye, Neçirvan Barzani’ye ve Talabani’ye selam gönderiyor. Yani, üç kişiden ikisi Barzani’nin ailesi. PKK ve Kuzey Irak Yönetimi artık Kürtler adına söylem üretebilen yegâne kurumlardır.
Öcalan bu yapıda en önemli aktör mü?
Önemli aktörlerden biri, en önemli değil. Konferanstaki temsilcisinin sandalyesi Neçirvan Barzani ile Mesud Barzani’nin arasındaydı. Birliktelikleri ne kadar güçlü olursa Kürtler’in kazanımları o ölçüde artacaktır.
Türkiye’de başlayan bir çözüm süreci var, sizce PKK silah bırakacak mı?
Türkiye’ye yönelik olarak silah bırakır, ancak PKK silah bırakmaz, bırakamaz çünkü mesela Suriye’deki Kürdistan’ın oluşumunda PKK’nın silahlı güçleri etkili. Ortadoğu’da silah sahibi değilsen saygınlık kazanamazsın, Ortadoğu’nun realitesi budur. George Washington’un bir sözü vardır, “Barışa giderken büyük bir hançere sahip olman gerekiyor” der. PKK elindeki bu hançeri bırakmaz.
PKK sadece Türkiye’ye yönelik bir hareket değil, dört parçaya yönelik bir hareket. Çözüm sürecinde Türkiye’ye karşı silah kullanmayacağı açık ancak yarın ne olacağı belli değil. Bu süreçte Türkiye’de artık bir çatışma olmaz ancak Ortadoğu’da savaş hali var ve bu halde PKK’nın elindeki gücü bırakacağını düşünmek anlamsız olur.
Ama Barzani artık en önemli silahın diyalog olduğunu söylüyor, siyaset mi yapıyor?
Barışın korunması için silah gereklidir. Kürtler Kürdistan bölgesinde savaşıyor, İstanbul’da savaşmıyor.
Dört parçada PKK’nın güçlenmesi, Barzani’nin elini zayıflatmaz mı?
Buna dair bir şey söyleyemem ancak 2 yıl içerisinde Barzani’nin K. Irak Bölgesel Yönetimi Başkanlığı tamamlanıyor, artık başkanlık yapamayacak. Gelecek yıl KDP’nin kongresi var. Kürdistan artık bir parti ya da kişiye bağlı bir yapı olmaktan çıkıp kurumsal bir yapıya kavuşmuştur.
Erbil’deki toplantıda, katılanların bir partinin temsilcisi olarak değil Kürt milletinin temsilcisi olarak katıldıkları belirtildi. Ortadoğu’daki bütün ülkelerin birbiriyle olan ilişkisi kötü ancak Kuzey Irak yönetiminin Türkiye ile, İran ile, Irak ile, Rusya ile, ABD ile ilişkisi var. Şam’la kötü değiller ama Özgür Suriye Ordusu ile de kötü değiller. Türkiye dışında hiçbir zaman da ilişkide oldukları bu ülkelerle çatışma yaşamadılar.
İran ile yaşamadı mı?
2-3 hafta önce Kuzey Irak ile İran ekonomi anlaşması yaptılar. Geçtiğimiz 6 ay içinde aralarında 4 milyar dolarlık bir ticaret hacmi oluştu. Aralarındaki ticaret hacmi son 2 ay içinde yüzde 200 arttı. Bugünkü Kürtler 1991’in Kürtleri değil. Türkiye çok büyük bir ülke ancak Kürtler de iyi oyuncudur. Siyaset de zaten oyun işidir.