Fosil yakıt kaynaklı karbon emisyonları, 2020 yılında Covid-19 salgını nedeniyle uygulanan kısıtlamalar nedeniyle yüzde 5,4 geriledi. Ancak rapor, emisyonların bu yıl sonuna kadar yüzde 4,9 artış göstererek (yüzde 4,1 ilâ yüzde 5,7) 36,4 milyar tona ulaşacağını öngörüyor.
Bianet'in haberine göre, Küresel Karbon Projesi’nin Exeter Üniversitesi, Doğu Anglia Üniversitesi, CICERO Enstitüsü ve Stanford Üniversitesi araştırmacılarıyla hazırladığı Küresel Karbon Bütçesi raporu, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı'nda (COP26) açıklandı.
Dünyanın en yüksek emisyonlarına sahip ülkelerinden ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) 2021 yılında atmosfere saldığı emisyonların, küresel salgın öncesindeki düşüş eğilimine dönerken, Hindistan’ın karbondioksit (CO2) emisyonlarında artış görülüyor.
Çin’in Covid-19 salgını sürecinde enerji ve sanayi sektörlerinde uyguladığı politikalar, CO2 emisyonlarında artış yaşanmasıyla sonuçlanıyor.
Bu yıl 16.’sı yayınlanan Küresel Karbon Bütçesi Yıllık Raporu, emisyon üretiminden sorumlu başlıca ülkeler için aşağıdaki analizleri sunuyor (değerler uluslararası taşımacılık, özellikle havacılık sektörünün emisyonlarını kapsamıyor):
Çin: Emisyonların 2020’ye kıyasla yüzde 4 artarak, 2019 yılı emisyonlarından yüzde 5,5 daha fazla gerçekleşmesi bekleniyor – toplam 11,1 milyar ton CO2, küresel emisyonların yüzde 31’i.
ABD: Emisyonların 2020’ye kıyasla yüzde 7,6 artarak, 2019 yılı emisyonlarından yüzde 3,7 daha az gerçekleşmesi bekleniyor – toplam 5,1 milyar ton CO2, küresel emisyonların yüzde 14’ü.
AB: Emisyonların 2020’ye kıyasla yüzde 7,6 artarak 2019 yılı emisyonlarından yüzde 4,2 daha az gerçekleşmesi bekleniyor – toplam 2,8 milyar ton CO2, küresel emisyonların yüzde 7’si.
Hindistan: Emisyonların 2020’ye kıyasla yüzde 12,6 artarak, 2019 yılı emisyonlarından yüzde 4,4 daha fazla gerçekleşmesi bekleniyor – toplam 2,7 milyar ton CO2, küresel emisyonların yüzde 7’si.
Dünyanın geri kalan ülkeleri bir arada ele alındığında, fosil yakıt kaynaklı CO2 emisyonları, 2019 seviyelerinin altında gerçekleşiyor.
Geçtiğimiz on yılda, küresel ölçekte arazi kullanımı değişikliğinden kaynaklanan net CO2 emisyonu 4,1 milyar ton olarak gerçekleşti.
Ormansızlaşma ve diğer arazi kullanımı değişiklikleri sonucunda 14,1 milyar ton CO2 atmosfere salındı. Ormanların ve toprağın geri kazanımı sonucunda 9,9 milyar ton CO2 tutularak, bu emisyonların atmosfere yayılması engellenmiş oldu.
Son yirmi yılda ormansızlaşma ve diğer arazi kullanımı değişikliklerinden kaynaklı emisyonlar nispeten sabit kaldı. Ormanların ve toprağın tuttuğu emisyonlar son yirmi yılda artış gösterdi. Bu durum, birçok belirsizlikle birlikte, arazi kullanımındaki değişimden kaynaklı net emisyonların yakın zamanda azaldığına işaret ediyor.
Fosil yakıt kaynaklı CO2 emisyonlarının ve arazi kullanım değişikliğinden kaynaklanan net emisyonların toplanmasıyla elde edilen toplam emisyon miktarı, son on yılda ortalama 39,7 milyar ton CO2 olarak gerçekleşerek nispeten sabit kaldı.
Elde edilen bulgular, atmosferdeki CO2 konsantrasyonunun 2021 yılında 2,0 ppm artacağını ve ortalama 415 ppm olarak gerçekleşeceğini gösteriyor. Bu artışın, 2021 yılında oluşan La Niña’nın etkileri nedeniyle, son yıllara kıyasla daha sınırlı gerçekleşeceği öngörülüyor.
Küresel ısınmayı 1,5°C, 1,7°C ve 2°C ile sınırlandırılması olasılığının yüzde 50 olarak gerçekleşebilmesi için araştırmacılar, kalan “karbon bütçesinin” sırasıyla 420 milyar ton, 770 milyar ton ve 1270 milyar ton olduğunu tahmin ediyor. Belirtilen karbon bütçelerinin 2022’nin başından itibaren 11, 20 ve 32 yıl içerisinde tükenmesi bekleniyor.
Araştırmaya liderlik eden Exeter Üniversitesi Küresel Sistemler Enstitüsü’nden, Prof. Pierre Friedlingstein:
“Ekonomilerinin salgının etkilerinden toparlandığı süreçte emisyonların hızla artması, küresel ölçekte iklim değişikliğiyle acilen harekete geçmemize yönelik ihtiyacın önemini bir kez daha gösteriyor. 2021’de küresel ölçekte fosil yakıt kaynaklı CO2 emisyonlarındaki toparlanma, pandemi öncesindeki fosil yakıtlara dayalı ekonomiye döndüğümüze işaret ediyor. Bazı ülkelerin salgın sonrasındaki ekonomik toparlanma planlarında yeşil ekonomiye yönelik gerçekleştirdikleri yatırımların, salgın öncesi emisyon seviyesine ulaşmayı engellemek açısından kendi başlarına yetersiz kaldığı görülüyor.
2050 yılına kadar net sıfır CO2 emisyon seviyesine ulaşmak için, küresel ölçekte CO2 emisyonlarını her yıl ortalama 1,4 milyar ton azaltmak gerekiyor. Emisyonlar 2020 yılında 1,9 milyar ton azaldı. Bu nedenle, 2050 yılına kadar net sıfır seviyesine ulaşmak için, emisyonların her yıl pandemi esnasında gerçekleşen düşüş seviyesinde azaltmamız gerekiyor. Bu gereklilik, günümüzde atılması gereken adımların büyüklüğünü, dolayısıyla COP26 tartışmalarının önemini vurguluyor.”
Analize katkı sunan UEA Çevre Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Corinne Le Quéré:
“Covid-19’un yarattığı olumsuz etkinin küresel CO2 emisyonları üzerindeki yansımasını anlamamız biraz zaman alacak. 2015 yılında Paris Anlaşması’nın kabul edilmesinden bu yana, küresel ölçekte enerjinin karbondan arındırılmasında oldukça fazla ilerleme kaydedildi. Aynı zamanda salgın esnasında büyümeye devam eden yegâne enerji kaynağı yenilenebilir enerji oldu. Artık, yeni yatırımların ve güçlü iklim politikalarının yeşil ekonomiyi daha sistematik şekilde desteklemesi ve fosil yakıtları denklemin dışında bırakması gerekiyor.”