Yeniçağ'dan Arslan Bulut, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın McKinsey şirketiyle danışmanlık anlaşması imzalamasını yorumladı. McKinsey'i 'akıl dışı bir küresel soygun' diye tanımlayan yazar, "Bu küresel çetenin elemanlarına, ülkenin 'ekonomik kozmik oda'larını teslim etmek, soygunculara kapı açmak anlamına gelir" dedi.
Yazısında, Akit yazarı Abdurrahman Dilipak'ın ''McKinsey'in FETÖ'den farkı yoktur" yorumuna yer veren Bulut, konuyla ilgili incelemesi bulunan Celal Eren Çelik'in tespitlerini yayımladı. McKinsey'in gittiği ülkelerde uyguladığı politikalar şöyle belirtiliyor:
"McKinsey, gittiği her ülkede aynı reçeteyi yazması ile meşhur:
1- Hemen ve acil olarak ülkenin listelenecek varlıklarının özelleştirme yoluyla satışı...
2- Ortaya çıkan işsizliğin tarım sektörüne kanalize edilerek eritilmesi..."
Arslan Bulut'un "Türkiye'ye haciz konuluyor haciz!" başlığıyla (04 Ekim 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
"Maliye ve Hazine Bakanlığı, adı üzerinde "Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi" kuruyor ve küresel soygun sisteminin 1920'den beri akıl hocalığını yapan McKinsey şirketiyle danışmanlık anlaşması imzalıyor.
McKinsey'in Enron gibi bir şirketin hileli iflasını yönettiği biliniyor. Yunanistan'ın iflasını yöneten de aynı şirketti. Şimdilerde petrodolar içinde yüzen ama buna rağmen "ekonomik kriz" yaşayan Suudi Arabistan'ın iflasını yönetiyorlar.
***
Böyle bir yola girmek, Türkiye'yi sadece iflasa götürmez, iflas çözülmeye sebep olur, çözülme de dış müdahaleye! Bunu gören sadece biz değiliz. İşte Abdurrahman Dilipak da diyor ki; ''McKinsey'in FETÖ'den farkı yoktur. ENRON'a danışmanlık yapan bir kirli şirketi Türkiye'ye sokamazsınız. Bunu yapamazsınız. Sokarsanız cehennemin dibine kadar yolunuz var. Bunlar ne savunma sanayinizi bırakırlar ne tarımınızı. Bunlar sahtekâr, bunlar dolandırıcı. Bunlar Rothschild'lerin Truva atı. Büyük bir komplo ile karşı karşıyayız. Ben McKinsey'e karşı çıkarken Tayyip Erdoğan'ı savunuyorum. Bu böyle devam edemez. Bu kafayla giderlerse teğet meğet gitmeyecek. Türk ekonomisi batacak. Eğer önlem alınmazsa Türkiye'ye de Tayyip Erdoğan'a da yazık olacak."
***
Konuyla ilgili bir inceleme yapan Celal Eren Çelik ise McKinsey'in Turgut Özal döneminde 14 Nisan 1987 tarihli Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu'na tam üyelik başvurusunu hazırladığını, 2001 yılında 57'nci hükümet döneminde Kemal Derviş'in de aynı şirketi davet ettiğini belirtiyor.
Çelik, Enron şirketini Rothschild ve Rockefeller ailelerinin kullandığını ama bu şirket kendilerine yük olunca McKinsey üzerinden tasfiye ettiklerini belirtiyor ve şöyle diyor:
"McKinsey, gittiği her ülkede aynı reçeteyi yazması ile meşhur:
1- Hemen ve acil olarak ülkenin listelenecek varlıklarının özelleştirme yoluyla satışı...
2- Ortaya çıkan işsizliğin tarım sektörüne kanalize edilerek eritilmesi...
Operasyon tamamlandığında krizdeki ülke, IMF üzerinden ekonomik olarak Rothschild Ailesi ve Rockefeller Ailesi'ne, IMF'ye verilen siyasal tavizler ile ABD-İngiltere ikilisine bağımlı hatta mahkûm hale geliyor...
Yani McKinsey'in uluslararası finans sistemindeki kilit rolü, krizdeki ülkeleri IMF'nin boyunduruğuna hazırlamak ve varlıklarının küresel sermayeye transferini sağlamak, kimi ülkelerde finansal güçlerle siyaseti yönlendirmek..."
***
Türkiye'de ekonomi zaten yabancıların kontrolündedir de öyle bir yıkım hazırlıyorlar ki bu topraklarda Türk vatandaşlarının elinde tek bir sanayi tesisi ve hatta tek bir işletme bırakmayacaklar.
Yastık altındaki altınların, yabancıların elindeki bankalara teslim edilmesi neyin hazırlığıdır?
Yabancı sermayenin önündeki bütün zorlukları yasa çıkararak kaldırmayı garanti etmek ama yandaşlar dışındaki Türk iş adamlarının batışına seyirci kalmak neyin işaretidir?
Daha şimdiden, dev şirketler, konkordato istedi. Bireysel konkordato talepleri de kabul ediliyor. Fabrika sahipleri fabrikalarını yakmaya başladı!
Bunun ötesi nedir peki? Halk arasında "açlık" konuşuluyor da ayrıntılı yazmaya elim varmıyor!
***
McKinsey'e teslim olmak, kısa bir süre içinde Türkiye'nin bütün ekonomik varlıklarına haciz konulmasına izin vermektir.
Türkiye gibi ülkeler, zaten bu küresel çete tarafından ama yerli iş birlikçilerin yardımıyla soyulmuştur. Üstelik merkez bankalarını ve hazineleri kontrol ederek, Türkiye gibi ülkelerin döviz ve altın rezervlerinin büyük kısmını, İngiltere Merkez Bankası'na yatırma mecburiyeti getirmişler ve aynı ülkelere kendi paralarını borç vererek faize bağlamışlardır.
Bu akıl dışı bir küresel soygundur ve çok kabaca sürdürülmektedir. Dolayısıyla bu küresel çetenin elemanlarına, ülkenin "ekonomik kozmik oda"larını teslim etmek, soygunculara kapı açmak anlamına gelir."