Kürkçü: Anayasa çalışmalarında ‘bayram havası’ nasıl olacak?

Kürkçü: Anayasa çalışmalarında ‘bayram havası’ nasıl olacak?

Hülya KarabağlıT24/ ANKARA - BDP Mersin Milletvekili, Anayasa Hazırlık Komisyonu Üyesi Ertuğrul Kürkçü, yeni anayasa çalışmalarını değerlendirdi. “Teknik olarak Meclis bir anayasa yapabilir” diyen Kürkçü, özgürlükçü, katılımcı ve çoğulcu bir anayasa için karamsar bir tablo çizdi. Kürkçü, “'Meclis bu haliyle bir anayasa yapabilir mi?' sorusuna otoriter bir anayasa yapabilir ama demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapamaz. Meclis çoğunluğu buna karar verecek ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin üç eksiği var. Bu eksiği tamamlayabilir gibi görünüyor şu anda MHP ile” dedi.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in son dönemde çok sık dile getirdiği  ‘bayram havası’ vurgusuna Kürkçü, Türkiye’nin genel tablosunu özetleyerek yanıt verdi. Kürkçü’ye göre, “Halka Kürt meselesini çözmem için Kürtlere gidip çocuklarınızı öldürmem lazım diyorsunuz. İnsanlar nasıl bayram etsin. Karadeniz köylülerine gidip ‘Sizin derelerini alacam ve itirazlarınızı sopa ve gazla bastıracağım’ diyorsunuz onlar nasıl bayram edecek?”

Kürkçü, yeni anayasa çalışmalarını, siyasi partilerin anayasada sergiledikleri duruşları ve toplumun beklentilerini T24’e değerlendirdi.

AKP’nin üç eksiği var 

  "Teknik olarak Meclis bir anayasa yapabilir. 'Meclis bu haliyle bir anayasa yapabilir mi?' sorusuna otoriter bir anayasa yapabilir ama demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapamaz. Şundan yapamaz, Meclis çoğunluğu buna karar verecek ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin üç eksiği var. Bu eksiği tamamlayabilir gibi görünüyor şu anda MHP ile."

 "Yeni bir anayasa ihtiyacı var Türkiye’nin. 12 Eylül rejimi tarafından hazırlanan tekçi, otoriter ve hükümetin üstünlüğüne dayalı ve militarist Anayasası’nın toplumun bugün yaşamakta olan özgürlükçü, çoğulcu, çok kimlikli, çok kültürlü yerel dinamikleri önemseyen yapıda olması. Ama bakıyoruz ki, AKP’nin yürütmenin üstünlüğü bakımında 12 Eylül rejimini fersah fersah aşan bir noktaya gelmiş durumunda. Şu an KHK’lerle yürütme eğilimde. Bu eğilim son derece güçlü."

 ‘Hükümet Kürt hakları ve kolektif hak taleplerini önemsemiyor’

"Hükümet Meclis’e gelmiyor. Başbakan Meclis’e gelmiyor. Yasama organını ciddiye almıyor. Çoğulculuk söz konusu olduğunda kendi gibi düşünmeyenlere tahammülsüz olduğu gibi Türkiye’nin bugünkü gerilimin gerisinde özellikle Kürt haklarını, hiçbir kolektif hak talebini önemsemiyor. Kürt sorunu yoktur diyerek dışlıyor. Dinsel özgürlükler bakımında kendi dininden olmayan kişilere saygısız ve dışlayıcı. Çatışmanın toplumsal mutabakatla çözümü yerine zorbaca bastırılmasından yana. Bu zihniyet bu hükümet bu çalışma tarzı ile özgürlükçü demokratik bir anayasa yapma arasında bir bağ kuramıyorum."

 

‘Anayasa’nın dibacesi değiştirilmek istemiyor’

"Meclis başkanını çabaları kısmen biçimsel, kısmen kendi konumu gereğince yapmaya mecbur oyduğu şeyler. Ama ben ortada özgürlükçü anayasa iradesi görmüyorum meclis çoğunluğunda. Muhalefet kanadına geldiğimizde hükümetle birlikte Anayasa'nın dibacesi, ilk üç maddesinde değişiklik istemiyoruz dediler. Bu dibace, ırkçı bir metin. Bu anlayış olunca buradan da özgürlükçü eğilim çıkmaz."

 

‘Altı kaval üstü şişhane’

"Atı kaval üstü şişhane bir anayasa olacak. 12 Eylül anayasası, çeşitli anayasalardan alınmış hükümlerle kurulacak. Anayasanın ‘yurttaşlık’ tanımı eskisi gibi kalacak. Eski ağza yeni tat. Hakikaten anayasa bir bayram havasında olmalı. Ama bunu suni olarak yaratamazsınız."

"Halka Kürt meselesini çözmem için Kürtlere gidip çocuklarınızı öldürmem lazım diyorsunuz. İnsanlar nasıl bayram etsin. Karadeniz köylülerine gidip ‘sizin derelerini alacam ve itirazlarınızı sopa ve gazla bastıracağım diyorsunuz onlar nasıl bayram edecek. Yoksullara, ezilenlere gaz ikram ediyorsunuz onlar nasıl bayram edecek. Kimse bayram etmezken bayram havası yaratılamaz."

 

‘Bu zihniyetle çok ileri gidemeyeceğiz’

"Şimdi ben zihniyet sürdükçe çok ileri gidemeyeceğimiz kanaatindeyim. Ama yine de arkadaşlarımız masada telkinde bulunmaya çalışıyorlar. Akademik çevrelere, kanat önderlerine, düşünce kuruluşlarına bakıyorum. Kimsede bir heves yok. Ortaya çıkacak pürüzleri çözmek yerine, çekmecelerinde duran çözümleri yeniden kes yapıştır yöntemiyle ortaya koyuyorlar. Ben onları suçlamıyorum. Bir şey istendiğinde yok dememek için bunu yapıyorlar. Toplumun geri kalanı halk bu tartışmaya nasıl katılacak. Bütün bu baskı ve şiddet devam ederken Kürtler bu tartışmaya nasıl katılacak."