T24 - Yeni Şafak gazetesi yazarı Kürşat Bumin 12 Mart ürünü olan YAŞ Kanunu'nun geciktirilmeden değiştirilmesi gerektiğini yazdı. Bumin'in "Ters yoldan oldu ama olsun" başlığı ile yayımlanan yazısı (3 Ağustos 2011) şöyle:Dünkü gazetelerin birçoğu fotoğrafa yer vermişti. Yüksek Askeri Şura toplantısı başlamadan hemen önce -âdet olduğu üzere- toplantının yapıldığı salonda toplanan üyeleri topluca görüntüleyen fotoğraf. (Şimdi hatırlıyorum da, bu Şura toplantıları açılışı-kapanışı, açılışta kapanışta (yoksa iki toplantı arasında da var mıydı?) topluca Anıtkabir'e yapılan ziyaretleri, işin "uzmanları"nca "YAŞ'ta ne olacak, kim nereye gelecek?" sorularına aranan cevapları ile yıllarca ne kadar çok vaktimizi aldı... "YAŞ haftası" gibi bir özel haftadan söz edildiğini de hatırlıyorum sanki.) Bir gazete eski toplantılara göre sayıları azalmış Şura üyelerini sağına soluna alıp o devasa masanın başına tek başına geçen Başbakan'ı karşıdan görüntüleyen fotoğrafı "Yeni masa düzeni" manşetiyle vermiş. Bir köşe yazarının seçtiği "Herşeyi anlatan iki fotoğraf" şeklindeki yazı başlığı da konuyla ilgili. Köşe yazarı, geçmiş yılların başbakan ve genelkurmay başkanını masanın başında yan yana yerleştiren düzeni hatırlatarak atmış başlığını. Benzer şekilde diğer gazetelerin bir bölümü de Başbakan'ın masanın başına tek başına geçmesini "Yeni Türkiye"nin ilk tarihi görüntüsü olarak yorumluyor.Yalan değil, önemli ve tarihi bir fotoğraf bu şüphesiz. Yeni fotoğraf yıllardır, eski Şura fotoğraflarına bakıp "genelkurmay başkanı ve başbakan niçin yan yana?" diye söylenenleri özellikle memnun etmiştir. Ancak -kimsenin keyfini kaçırmak istemem ama- yeni fotoğrafa ilişkin yorumları ben fazla tez canlı buldum doğrusu. Bir kere her şeyden önce yeni fotoğrafta genelkurmay başkanı yer almıyor. Bu durumda başbakanın genelkurmay başkanlığına vekalet eden K.K. Komutanını yanındaki iskemleye davet ederek toplantıyı açması çok münasebetsiz kaçmaz mıydı? İkinci olarak, dikkat ettiyseniz Başbakan'ın önünde iki masa mikrofonu bulunuyor. Hatırlıyorsunuzdur: Önceki Şura toplantılarında mikrofonlardan birisini başbakan, diğerini genelkurmay başkanı kullanıyordu. Bu durumda şöyle bir soru meşru olsa gerek: Eğer bundan böyle genelkurmay başkanları başbakan ile aynı hizada oturmayacak ise, o ikinci mikrofon niçin yerinde duruyor?Görüyorsunuz, bu bitmez tükenmez Şura meseleleri sonunda bizi dikkatimizi nerelere teksif etmeye ve buradan hareketle ne yorumlar üretmeye sürükledi...Şimdi daha ciddileşerek yazının başlığına ("Ters yoldan oldu ama olsun!") dönelim.Bu başlığı Doğan Akın'ın (T24) "Bir darbe dönemi eseri olarak YAŞ Kanunu" başlıklı yazısını okuduktan sonra seçtim. Akın'ın bu üzerinde çokça çalışılmış yazısı (bu dönemde "üzerinde çalışılmış yazılar"a çok ihtiyacımız olduğunu unutmayalım) "Bir darbe ürünü olarak YAŞ Kanunu"nun zihniyetini ve barındırdığı tuzakları çok güzel sıralıyordu. Yazı önce uzun adıyla "Yüksek Askeri Şûra'nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun"un kabul edildiği tarihe dikkat çekiyor:"Doğal olarak yasalar, daha sonra değiştirilseler de, yapıldıkları dönemin atmosferini, güç dengelerini, kurumların etkilerini ya da etkisizliklerini yansıtıyorlar. Dün (1 Ağustos 2011) bir kez daha toplanan Yüksek Askeri Şûra'yı (YAŞ) düzenleyen kanun, Çankaya'da asker cumhurbaşkanı alışkanlığının hakim olduğu bir dönemde, üstelik 12 Mart 1971 darbesinin dumanı tüterken hazırlandı..."Akın, daha sonra 12 maddeden oluşan bu kanunun genel yapısını adım adım bakarak cevaplamaya çalışıyor. Akın'ın değerlendirmesinin tamamını aktarmak imkansız. Ben burada kanunun hazırlandığı dönemin ruhunu çok iyi yansıtan birkaç maddesine ilişkin değerlendirmeyi aktarmakla yetineceğim.Mesela kanunun 2. maddesinde yer alan hüküm: "Askeri Şûra üyelerinin terfi işlemleri ile ilgili konulardaki oy hakkı ve değerlendirme notu eş değerdedir." "Toplantı Çokluğu ve Oylama" başlığını taşıyan 5. maddede ise "kararların 'salt çoğunluk' ile alınacağı, 'eşitlik olması durumanda Başbakan'ın bulunduğu tarafın oylarının geçerli olacağı düzenleniyor."Yani özetle, Başbakan'ın Şûra'daki gerçek pozisyonu "sadece 'oylamada eşitlik olması' haliyle sınırlı olmak üzere, 'eşitler arasında birinci' olarak konumlandırılıyor."Aslında kanunun başbakana tanığını bu şartlı "eşitler arasında birinci" konumu şaka gibi bir şey... Çünkü Şura'nın başbakan ve savurma bakanı dışında kalan ve "emir-komuta zinciri" içinde hareket eden asker üyeleri arasında görüş ayrılığı olabilmesi imkânsız!Yani daha açıkçası, söz konusu kanun YAŞ'ı "askerlerin istedikleri her kararı alabileceği bir kurul" olarak tasarlamış ve gerçekleştirmiş.Söylediğim gibi Akın'ın yazısı YAŞ'ta işlerin niçin yaş gittiğini ilgili kanunun önemli maddelerini gözden geçirerek çok güzel analiz ediyor. Yazının son bölümü ise 12 Mart ürünü bir kanunun ürünü olan YAŞ'dan çıkan bazı kararların niçin artık yaşa bastığının açıklanmasına ayrılmış. Geçen yılın YAŞ'ından sonra hakkında epeyce konuşulan "imzalanmamış kararnameler" meselesini değerlendiren şu satırlar gibi:"YAŞ Kanunu'na göre Başbakan başkanlığındaki YAŞ 'kanuni' bir karar alıyor. Ancak muhalif olmasına rağmen emrindeki askerlerin aldığı o kararı engelleyemeyen Başbakan, azınlıkta kaldığı oylamaya ilişkin kararnameyi bakanına imzalatmayarak YAŞ kararını uygulatmıyor. Manzara budur. Başbakan, işte bu nedenle 'Terfi ve tayin işleriyle alakalı olan kanunlar çok açık' derken yanılıyor. Terfi ve tayinler ile askeri sivil otoriteye karşı konumlandırılan kanunlar açık değil, aksine çok karışık..."Gözden geçirdiğimiz konuya ilişkin bilmem siz de benim gibi şu soruyu soruyor musunuz: 12 Mart ürünü YAŞ Kanunu ortada dururken, bu kanunun temsil ettiği zihniyetten ve bu kanunda yapılması düşünülen değişikliklerden hiç söz etmeden, toplumun bu konuda yaşanan gelişmeleri "iyi general-kötü general" çerçevesinde yorumlamasına fırsat tanımak sorumlu bir davranış mıdır? O "Kanun" orada durduğu müddetçe YAŞ'ın problemsiz geçebilmesi mümkün mü? Yapılması gereken ilk iş bu türden kanunlara gecikmeden el atmak ve bunun nedenleri toplumla açıkça paylaşmak değil mi?"Ters yoldan oldu ama olsun!" derken bunları söylemek istiyorum. "Yeni Türkiye"nin yolunun "YAŞ Kanunu" ve benzeri yasa ve anayasa maddelerinin bir an önce ciddiyetle ve samimiyetle ele alınmasından geçtiğini bilmiyor muyuz?Yazıyı biraz hafifleterek bitirelim. Gazeteciler İçişleri Bakanı Şahin'e YAŞ toplantısındaki yeni "masa düzeni" fotoğrafı hakkında ne düşündüğünü sormuşlar. Bakanın cevabı şöyle: "Sayın Başbakan tek başına değil, sağ ve sol tarafında oturmuş, son derece yetkili, kurulun üyesi, sivil ve askerden oluşan, bu ülkenin Yüksek Askeri Şura'sını oluşturan değerli zevatla birlikte oturuyor."Ne diyelim, bakanın dediği gibi olsun....