KONDA Genel Müdürü ve T24 yazarı Bekir Ağırdır, "Kürt meselesi 2015'e kadar çözülmemişse sadece bizim sorunumuz olmaktan çıkacak ve küresel hale gelecek. Bu mesele başka gelişmelerin önünde problemler üreteceği için dünya çözümsüzlüğe katlanamaz. 2016 dünyasının dengeleri neyi gerektiriyorsa o dayatılır" dedi.
Akşam gazetesinden Şenay Yıldız'ın sorularını yanıtlayan Ağırdır şöyle konuştu:
"Önümüzdeki 3 yıl aynı zamanda Türkiye'nin önündeki 50 yılın dinamiklerini belirleyecek potansiyeli taşıyor. Önümüzdeki 3 seçimin sonuçlarına bağlı olarak yerel ve merkezi devlet bürokrasisinde, hem siyasi seçilmişlerde hem de onlara bağlı olarak da yerel ve merkezi yönetimlerde çok önemli değişiklikler olacak. Dolayısıyla 2015 genel seçimlerinden 3 ya da 6 ay sonra baktığımızda bugüne göre yönetim, karar, imza sahibi insanların neredeyse 5'te 3'ü ya da 4'te 3'ü değişmiş olacak. Dolayısıyla o kadroların hangi fikriyatta ve hangi misyonda oldukları çok önemli. Çünkü 2015'e Kürt meselesini çözmeden vardıysak önceleri devletle birey arasındaki problem olarak başlamış, bugün artık katman değiştirip toplumun problemi olan bu sorun, 3 yıl sonra kesin olarak küresel hale gelecek ve sadece bizim sorunumuz olmaktan çıkacak."
"Arap Baharı'nın ardından artık başka bir dünya kuruluyor, siyasi güç dengeleri değişiyor. Biz buna hala eski yönetim yapımız ve tekçi-merkezci-devletçi zihniyetle devam ediyorsak oyunun dışında kalabiliriz. Fakat Türkiye; ekonomisi, nüfusu, coğrafyası ve dünyayla entegrasyonu nedeniyle öyle 'Kendi halinde kalsın' denilebilecek bir yerde değil. Türkiye'deki meselenin çözülmeden devam ediyor olması dünyadaki başka gelişmelerin önünde problemler üreten bir hale geleceği için dünya bu meseleye katlanamaz."
"Birincisi, Kürt meselesini çözmeden böyle devam edemeyiz. İkincisi, AB ile böyle bir ayağımız içeride bir ayağımız dışarıda sürdürülemez artık. Ya AB ya biz, önümüzdeki 2-3 yıl içinde ya devam ya da 'Tamam, müzakereler bitsin artık' diyeceğiz. Nitekim son İlerleme Raporu etrafındaki tartışmalara bakarsanız, giderek o karar noktasına doğru yaklaşıyoruz."
"2012 Türkiyesi'nde huzursuzluk giderek artıyor. Toplumun önemli bir kısmı emniyet şeridine arabaları çekti, dörtlüleri yaktı ve 'Görün beni' diye bekliyor. İlk 9 yılında AK Parti'ye oy verse de vermese de, 'ülke yönetiliyor' derken 'Şimdi ne oluyoruz, acaba yönetilemiyor muyuz?' gibi bir duyarlılık gelişiyor. Hepimiz titremeye başladık, toplumun ağrı eşiği düştü çünkü. O yüzden hükümetin ve AK Parti'nin 'Meselelere bu kadar hakimken, toplumun bu kadar desteğini almışken, toplumdaki huzursuzluk neden artıyor' diye oturup, düşünmesi lazım."