''KÜRT MESELESİNİN PATENTİ CHP'YE AİTTİR" DİYARBAKIR (A.A)

-''KÜRT MESELESİNİN PATENTİ CHP'YE AİTTİR" DİYARBAKIR (A.A) - 01.06.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, ''Kürt meselesinin patenti CHP'ye aittir, Kürt meselesinin istismarı da BDP'ye aittir. Benim Kürt kardeşim, CHP zulmünden kurtuldu ama maalesef bu sefer de BDP zulmüne maruz kalıyor'' dedi.  Erdoğan, partisince İstasyon Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka hitap etti. ''Bunlar hangi yüzle Diyarbakır'a geliyor? Hangi yüzle sizin huzurunuza çıkıyor?'' diye soran Erdoğan, şöyle devam etti: ''Ben size söyleyeyim şimdi CHP'ye kim sahip çıkıyor biliyor musunuz, BDP sahip çıkıyor. Dayanışma içindeler. BDP bunları kullanıyor ve bunlara kucak açıyor, Hakkari'de nasıl kucak açtıysa... Hakkari'de CHP 157 tane oy aldı ama BDP'lilerin eline CHP bayraklarını tutuşturdular ve orada Kılıçdaroğlu konuştu ama Türk Bayrağı yok. Diyarbakır'da da aynı şekilde BDP, CHP'ye kucak açıyor. BDP'nin ilgilerinden bir tanesi açıklama yapıyor. Ses kayıtları öyle zannediyorum ki bugün yarın yayınlanabilir. Ne diyor biliyor musunuz, 'Elazığ'da biz güçlü değiliz dolayısıyla MHP'yi destekleyelim' Kürt meselesinin patenti CHP'ye aittir; Kürt meselesinin istismarı da BDP'ye aittir. Benim Kürt kardeşim, CHP zulmünden kurtuldu ama maalesef bu sefer de BDP zulmüne maruz kalıyor'' diye konuştu. CHP ile BDP'nin ''sivil faşizmde işbirliği yaptığını'' ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Mem-u Zin'i yasaklayan anlayışla, Şivan Perver'i tehdit eden anlayış arasında ne fark var? İkisi de sivil faşizm değil mi? Başörtüsünü yasaklayan anlayışla, Cizre'de İmam Hatipli çocukların yurduna molotof atıp, yüzlerini yakan anlayış arasında ne fark var soruyorum sizlere? İkisi de sivil faşizm değil mi? Ahmet Kaya'yı linç eden, vatanına hasret şekilde gözlerini yummasına sebep olan anlayışla, Şivan Perver'e Diyarbakır'da konser verdirmeyen anlayış arasında ne fark var soruyorum sizlere? İkisi de sivil faşizm değil mi? Ezanı Türkçe okutan anlayışla, 'Kürtlerin dini Zerdüştlük'tür' diyen. 'Kürtler kılıç zoruyla Müslüman olmuştur' diyen anlayış arasında ne fark var? İkisi de sivil faşizm değil mi? İmam hatiplere düşman kesilen, ikna odaları kuran, Allah'ın ayetine 'sinir bozucu' diyen anlayışla, imam katleden, cuma namazlarına nifak sokan anlayış arasında ne fark var soruyorum sizlere? AK Parti'ye oy verenlere, 'bidon kafalı' diyen, 'göbeğini kaşıyan adam' diyen, 'CHP'ye oy vermeyenlerin yüzde altmışı aptal' diyen, 'beyinsiz' diyen anlayışla; esnafa zorla kepenk kapattıran, insanların mitinge gelmesini, hatta sandığa gitmesini engelleyen, iradesine ipotek koyan anlayış arasında ne fark var? İkisi de sivil faşizm değil mi? Ah benim Kürt kardeşim. Yıllarca CHP zulmünü yaşadın. Yıllarca CHP'nin kurucusu ve müdafi olduğu resmi ideolojinin asimilasyon, inkar, ret baskısını yaşadın. Şimdi de, BDP terör örgütünün zulmünü, baskısını, özellikle de faşizmini yaşıyorsun. Bir zulümden kurtulmaya çalışırken bir başka zulme maruz kalıyorsun.'' Şair Yusuf Hayaloğlu'nun ''Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır, dağlarında ateşler, alnında kızıl bakır, çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi, dizlerine döküldüm, ağlama Diyarbakır'' dizelerini aktaran Başbakan Erdoğan, ''Sevgili Kürt kardeşim. Bu meseleyi evelallah biz çözeriz. Böyle dedik ve de çözüyoruz işte. Kardeşlerim biz, samimiyetle, hasbilikle, ihlasla, kardeşlikle yaklaştık. Şiddetin, öfkenin, nefretin diline teslim olmadan, bir olarak, beraber olarak, kardeşlik hukuku içinde yaklaştık ve bu problemi büyük ölçüde çözdük, çözüyoruz. 2005 yılında, burada, Diyarbakır'da ne dediysem, bugün de onu söylüyorum, bugün de o sözün arkasındayım'' diye konuştu.  -''DİYARBAKIRLILAR SANDIĞA GİTMEKTEN KORKMASIN''- Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin başlattığı hiçbir işi yarım bırakmadığını ve bırakmayacağını belirterek, şunları söyledi: ''Bu ülkede Kürt sorunu vardır, adına Güneydoğu sorunu deyin, ne derseniz deyin... Ölene kadar Kürt sorunuyla ya da Güneydoğu sorunuyla mı yatıp kalkacağız? Helalleşme sürecini 2005 Ağustos ayında başlattık, 2009 yılında Demokratik Açılımı, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni biz başlattık. Çözüm sürecinin zeminini olgulaştırdık. Siz daha önce geldiğimizde ne dediniz, 'Olağanüstü hali kaldırın' dediniz, kaldırdık, Çekiç Güç'ü gönderdik, Kürtçe üzerindeki zincirleri kırdık, terör zararlarını telafi ediyoruz. Kürtçe üzerindeki zincirleri biz kırdık. Terörden zarar görenlerin zararlarını biz telafi ettik. TRT ŞEŞ'i biz kurduk. Üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı enstitülerini biz açtık. Kürtçe kursların, Kürtçe propagandanın önünü yine biz açtık. Kalıcı, barışçı bir çözümün ilk kapısını biz araladık. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Kürt meselesinin tartışılmasını biz sağladık. Bugüne kadar konuşulmayanların, konuşulmasına cesaret dahi edilmeyenlerin, serbestçe, özgürce konuşulmasını, tartışılmasını biz sağladık. Biz analar ağlamasın dedikçe, CHP, 'Analar ağlamaya devam etsin' dedi. Şu anda Hazro teşkilatında bir kardeşimi PKK kaçırdı. Bu kişi Kürt niye kaçırıyorsun? Partili bir kardeşimizin işyeri basıldı, iş makineleri yakıldı. Esnafın kepenkleri kapattırılıyor. Bunlar Kürt değil mi? Ekonomik bağımsızlıklarına müdahale değil mi? Bunlara haddini sandıkta bildirmemiz lazım. Aksi takdirde yaptıkları zulüm yanlarına kar kalıyor. Bunların Diyarbakır'a, Kürt kardeşlerime verecekleri hiçbir şey yok. Partimde 60'a yakın Kürt kardeşim var. Kabinemde 4 bakanım Kürt. Biz gençler ölmesin dedikçe, MHP, şehit cenazelerini istismar etmeye devam etti. Biz kardeşlik dedikçe, 'BDP, Kürt sorunu biterse ben ne olacağım' kaygısına düştü. Çünkü bu biterse rantları gidecek. Çözüm sürecini biz başlattık, çözümü biz nihayete erdireceğiz. Bu ülkede, akan kanı da, gözyaşını da, bütün engellemelere rağmen biz durduracağız. 12 Haziran sonrasında, yeni, özgürlükçü, demokratik, sivil, katılımcı bir anayasayı hep birlikte, uzlaşmayla, ittifakla yapacağız. Diyarbakır'ın da, İstanbul'un da, 'Benim anayasam' diyebileceği bir anayasayı birlikte yazacak, birlikte kabul edeceğiz.'' BDP'nin, Kürt sorunun bitmesini, asimilasyon, inkar, reddin sona ermesini istemediğini kaydeden Erdoğan, bu sorunların ortadan kalkması halinde BDP'lilerin işsiz kalacağını söyledi. Erdoğan, özgürlükleri genişlettikçe, demokrasiyi ileri standartlara kavuşturdukça, BDP'nin bundan rahatsız olduğuna işaret ederek, ''BDP, CHP ile kolkola, omuz omuza, sivil faşizm ilan ediyor. Yapılan, sivil itaatsizlik değil, sivil faşizmdir. Yapılan, benim Kürt kardeşlerime baskıdır, zulümdür. Yapılan, benim Kürt kardeşimin derdi, sıkıntısı, çilesi üzerinden zümrevi ve siyasi çıkar sağlama gayretidir'' dedi. Diyarbakırlılar'dan sandıkta, BDP'ye en sert cevabı vermelerini isteyen Erdoğan, seçimle ilgili her türlü güvenlik önleminin alındığını, kimsenin sandık başına gitmekten korkmasına gerek olmadığını vurguladı. Erdoğan, ''Diyarbakır korkmasın. Diyarbakır özgürlüğüne, demokrasiye, milli iradeye, kendi hür iradesine sahip çıksın. 12 Eylül'de nasıl boykota karşı çıktıysanız, ben inanıyorum ki 12 Haziran'da da demokrasiye sahip çıkacaksınız. 12 Eylül'de, CHP-MHP-BDP ittifakına nasıl karşı çıktıysanız, çetelere nasıl karşı çıktıysanız, ben inanıyorum ki, 12 Haziran'da daha güçlü şekilde sandığa sahip çıkacaksınız'' diye konuştu. -DİYARBAKIR İÇİN PROJELER- Diyarbakır için büyük hayalleri olduğunu belirten Erdoğan, Diyarbakır'a, sadece 80 ilden değil, dünyanın her yerinden akın akın turist gelebileceğini, bu kapsamda kente modern bir havaalanı yaptıklarını söyledi.  Silvan Barajı bitince, GAP tamamlanınca, toprağın suya hasretinin biteceğini, Diyarbakır'ın Türkiye'nin, dünyanın tahıl ambarı haline geleceğini ifade eden Erdoğan, böylece onbinlerce gencin, ailenin, tarlalarda, bahçelerde, alın terinin karşılığını fazlasıyla alacağını kaydetti.  Diyarbakır'a üç, dört üniversite kurulabileceğini, Türkiye'den, dünyadan, on binlerce öğrencinin Diyarbakır'a koşabileceğini dile getiren Erdoğan, Diyarbakır'ın Ortadoğu'nun en büyük üretim, ticaret, sanayi merkezi olabileceğini söyledi. Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'ın, huzurun, güvenliğin, kardeşliğin örnek şehrine dönüşebileceğini ifade ederek, bunun için ilk adımları attıklarını bildirdi.  5 kilometre uzunluğundaki Diyarbakır'ın tarihi surlarının iki yerinden yıkıldığını, bu iki yerde onarım yapacağını belirten Erdoğan, Suriçi'ne, o eski zamanlarda olduğu gibi bugün de yine tarihi kapılardan girilmesini sağlayacaklarını kaydetti.  Suriçi'ndeki 500 civarında sivil mimari örneği yapıyı aslına uygun şekilde yeniden inşa edeceklerini, Suriçi'ni, çirkin yapılaşmadan ve görüntüden kurtaracaklarını kaydeden Erdoğan, Askeri ve Sivil havaalanını birbirinden ayıracaklarını, yeni ve modern bir terminal binası ile Diyarbakır'a yaraşan sivil bir havaalanını Diyarbakır'a kazandıracaklarını dile getirdi. Dicle kenarında kuracakları bir yaşam merkezinin günlük yaşamın, ticaretin, eğitimin, sporun tabii bir bütünlük içinde kucaklaştığı çok farklı bir alan olacağını belirten Erdoğan, Dicle Vadisi Projesi'nin  Diyarbakır'daki insanların yaşam kalitesini artıracağını, güvenli, rahat, kucaklayıcı, modern bir yaşam alanı inşa edileceğini söyledi.