Kürt petrolü ile ‘bağımsızlık’ sinyali

Kürt petrolü ile ‘bağımsızlık’ sinyali

Irak’ın kuzeyindeki Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bölgedeki petrolün Bağdat’a bağlı kalınmadan satılacağını açıklaması, ‘Bağımsız Kürdistan’ tartışmasını alevlendirdi. Kürt yönetimi Sözcüsü Safin Dizayi’nin “Türkiye petrol satışına engel olmayacak” şeklindeki sözleri ise Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde kurulacak bir ‘Kürdistan’ devletine ilişkin kırmızı çizgilerini kaldırdığı şeklinde yorumlanıyor. DW Türkçe Servisi’ne konuşan uzmanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mayıs ayında söylediği “Kürdistan'ın kurulması Irak’ın iç meselesidir” sözlerini hatırlatarak, Erbil yönetiminin Türkiye’nin şu anda Ortadoğu’daki en sağlam müttefiki haline geldiğine vurgu yapıyor.

Bağdat-Erbil anlaşması bozuldu

Erbil ile Bağdat yönetimlerinin 2 Aralık 2014’te imzaladığı anlaşma, Kürt yönetiminin Kerkük petrolü dahil günlük 550 bin varil petrolü Irak üzerinden ihraç etmesini hükme bağlamıştı. Bunun karşılığında merkezi Irak hükümetinin de Kürt yönetimine yüzde 17’lik bütçe payı ile memur maaşlarını göndermesine karar verilmişti. Ancak geçen zaman içerisinde Bağdat yönetimi, anlaşma şartlarını yerine getirmedi. Her ay Bağdat’tan ortalama 1 milyar dolar gelir bekleyen Erbil yönetimi ocakta 250 milyon dolar, şubatta 300 milyon dolar, martta ise 400 milyon dolar alabildi.

Ankara'dan 500 milyon dolar borç

Bunun üzerine hem IŞİD ile mücadele hem de göç dalgası ile ekonomisi krize giren Erbil yönetimi, memur maaşlarını dahi ödeyemeyecek noktaya geldi. Hatta şubat ayı sonunda Türkiye’yi ziyaret eden IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani, memur maaşlarını ödeyebilmek için Türkiye’den 500 milyon dolar borç aldı. Erbil yönetimi Ankara ile 2013 yılında bölgesindeki petrolün Ceyhan Limanı’ndan dünyaya satışı konusunda anlaşma yapmıştı. IKBY yönetimi anlaşma süresinin “50 yıl” olduğunu açıklarken, Türk Enerji Bakanlığı yetkilileri de 2014 başında başlayan sevkiyattan elde edilen gelirin Halkbank’ta açılan bir hesapta tutulduğunu açıklamıştı.

'Irak’ın bölünmesinde ilk adım'

Irak merkezi hükümeti ise Kürt yönetimini 550 bin varillik anlaşmaya uymamakla suçlarken, Irak Parlamentosu Petrol ve Gaz Komisyonu Başkanı Arez Abdullah, 1 Temmuz itibariyle alınan kararı ‘Irak’ın bölünmesinde ilk adım’ olarak nitelendirdi. Ancak Kürdistan yönetimi nisan ve mayıs aylarında günlük 550 bin varillik petrolün Irak Milli Petrol Şirketi’ne (SOMO) teslim edilmesine rağmen 1’er milyar dolarlık alacaklarının ödenmediğini belirtiyor. 13 Mayıs’ta Irak Parlamentosu’nun Kürt üyeleri ile bir toplantı gerçekleştiren Başbakan Barzani, bu toplantıda Kürdistan bölgesinin ekonomik bağımsızlığının ilk sinyalini vermiş ve “Bağdat anlaşma şartlarına uymazsa, anlaşmadan çekiliriz” demişti.

'Türkiye engel olmayacak'

Bölgeden yayın yapan Rudaw TV’nin haberine göre, Kürt hükümeti sözcüsü Safin Dizayi bu adımı ciddi boyutlara ulaşan ekonomik krizin çözümü için attıklarını açıkladı. Türkiye’nin petrol anlaşmasına bağlı kalacağına dair Kürdistan bölgesine güvence verdiğini dile getiren Dizayi, “Türkiye, Kürdistan bölgesinin doğrudan petrol satışının önünde hiçbir engel çıkarmayacağını bildirdi” dedi. Irak, 143 milyar varil ile dünya petrol rezervlerinin yüzde 8,7'sine sahip. Bu petrolün 45 milyar varillik kısmı Kürdistan bölgesinde bulunuyor. Kerkük-Yumurtalık hattından günlük 550 bin varil petrol akıyor. Bunun 300 bin varili Kerkük’ten, kalan miktar ise Kürt bölgelerinden sağlanıyor. Kürt bölgesi sınırları içerisinde son yıllarda ortaya çıkan doğalgaz kaynaklarının da 3 trilyon metreküp büyüklüğünde olduğu tahmin ediliyor.

'Artık kimse Kürtlere ‘devlet kurma’ demez'

Erbil'in ekonomik bağımsızlık kararını DW Türkçe Servisi’ne değerlendiren İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mensur Akgün, Kürdistan yönetiminin IŞİD’e karşı çok ciddi bir savaş verdiğine ve hem güvenlik hem de ekonomik anlamda darboğaza girdiğine işaret ediyor. Kürtlerin bölgelerindeki petrolü satıp gelir elde etmemeleri halinde ne silah ne de gıda tedarik edebileceğini ifade eden Akgün, “Bu nedenlerden ötürü, Kürt yönetimi böyle bir adım atmakta haklı. Türkiye de zaten 90’lardaki Kürdistan’ın kurulmasını savaş nedeni sayan söylemini yıllar önce bıraktı” diyor. Akgün, Türkiye’nin kendi Kürt nüfusundaki hassasiyetler nedeniyle de Irak sınırında ilan edilecek bir Kürdistan’a karşı çıkamayacağını kaydediyor. Irak’ın mevcut sorunlarının çözümü halinde bölünmeden oluşturulacak bir konfederal yapının da mümkün olabileceğini dile getiren Akgün’e göre, Irak bütünlüğünün kurulamaması halinde ise ne ABD ne AB ne de başka bir uluslararası güç Kürtlere “devlet kurma” diyebilir.

'Irak Kürtleri ile dost, Suriye Kürtlerine karşı'

Prof. Dr. Doğu Ergil ise Irak’ın ülke bütünlüğünü tamamen kaybetme noktasında olduğunu belirtiyor. “Irak merkezi hükümeti bırakın güvenlik ve savunma politikalarında, ekonomide bile bir ortaklaşma ve bütünleşme sağlayamıyor” diyen Ergil, Kürt yönetiminin buna uzun yıllar sabır gösterdiğini ancak artık kendi varoluş sorunu ile karşı karşıya olduğunu söylüyor. Türkiye’nin ‘Kürdistan’ konusundaki kırmızı çizgilerini uzun zaman önce kaldırdığını ifade eden Ergil, şunları söylüyor: “Ancak Türkiye Kürtler konusunda ikircikli davranmaya devam ediyor. Suriye’deki Kürtler kendilerini yönetmek isterse tehdit, Irak’takiler isterse dost oluyor. Çünkü Irak Kürtlerinin petrol ve doğalgazı var. Ve bu enerji kaynakları zordaki Türk ekonomisini çok olumlu etkileyecek.”

'Erbil, Ankara’nın en önemli müttefiki'

IŞİD’in Erbil’e saldırmasıyla birlikte Kürt yönetiminin geçen yıldan itibaren ulusal ordu ve bağımsız ekonomi kurmak üzere düğmeye bastığına dikkat çeken Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun da “Petrolün Bağdat izninden çıkarılması, bağımsız devlete giden yolun döşenmesidir” diye konuşuyor. Ancak Erbil’in dünyaya rest çekerek değil, uluslararası güçlerin desteğini alarak devlet ilan etme yoluna gideceğini belirten Coşkun, ”Zaten birçok Batı ülkesi Kürtlere silah yardımı yapıyor, askeri eğitim veriyor. Yıllardır bu konudaki en büyük tepki Türkiye’den geliyordu. Ancak son 10 yılda çok şey değişti. Bir zamanlar aşiret lideri diye aşağılanan Barzani ve Talabani, Türkiye’nin Ortadoğu’daki en önemli hatta tek müttefiki haline geldi” diyor.