"Kürt sorununu çözmek bu kadar kolay; illeri ilçe, ilçeleri il yaptın mı al sana 'sıfır' sorun!"

Fotoğraf: 148 gündür sokağa çıkma yasağının sürdüğü Şırnak'ın son hali...

Celal Başlangıç*

1990'da "güvenlik ili" yapılmıştı Şırnak. 2010'dan bu yana "Kürt Sorunu"nda çözümsüzlük duvarına çarptıkça Şırnak ve Hakkari'nin ilçe, Yüksekova ve Cizre'nin il olması gündeme geliyor. Hâlâ anlamadınız mı sorun askeri ve idari tedbirlerle çözülemeyecek kadar büyük.

Attığı tweetle durumu muhteşem anlatmış bir Silopili:

“Mardinli olarak doğduk,

Şırnaklı olarak büyüdük,

Cizreli olarak öleceğiz…”

Öyle ya, Silopi 1990’a kadar Mardin’e bağlı bir ilçeydi. Şırnak da Hakkari’ye bağlı bir ilçeyken “Kürt Sorunu”nun çözümü için dahiyane bir buluşla “güvenlik ili” yapıldı! Silopi de Şırnak’ın ilçesi oldu.

Cizre de Mardin’in ilçesiydi, il olan Şırnak’a bağlandı.

Şimdi de Meclis’e gelen bir torba yasa tasarısıyla Şırnak ve Hakkari’nin il olmaktan çıkartılması, adlarının Nuh ve Çölemerik olarak değiştirilmesi, yerlerine de Cizre ve Yüksekova’nın il olması öngörülüyor.

Bir “güvenlik devleti” olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin “Kürt Sorunu”nun çözümünde yapabildiği en hızlı, en kalıcı hamle illeri ilçe, ilçeleri il yapma kararlılığı!

1990’a kadar Silopi’de doğanlar “Mardinliyim” diyordu. 1990’dan sonra “Şırnaklıyım” demeye başlamışlardı. Yasanın kabul edilmesinden sonra Silopi’de doğanlar da “Cizreliyim” diyecek.

Görüldüğü gibi “Kürt Sorunu”nu çözmek bu kadar kolay!

İlleri ilçe, ilçeleri il yaptın mı al sana “sıfır sorun”.

Gerçekten öyle mi?

 

1990’dan bu yana aynı yöntem

 

1984’ün Ağustos’unda başlayan silahlı PKK eylemleri giderek yayılıyordu bölgede. Yavaş yavaş kitle desteği de başlamıştı. Özellikle Cizre örgüte ilk kitlesel desteği veren; kadınların, gençlerin, hatta çocukların katılımıyla ilk kitlesel eylemlerin yapıldığı yerleşimlerin başında geliyordu.

Yıl 1990. İktidarda ANAP var. Turgut Özal daha yeni Cumhurbaşkanı olmuş. Başbakan da Özal’ın “atadığı” Yıldırım Akbulut.

Sakın bugünle karıştırıp “Şimdi de öyle” demeyin!

Milli Güvenlik Kurulu’nda bir “tavsiye kararı” alınıyor; “Güvenlik nedeniyle Şırnak’ın il yapılması…”

ANAP Hükümeti Şırnak’ın yanına Batman’ı da ekleyerek iki yeni il yapılmasına ilişkin yasa tasarısını TBMM’ye getiriyor 1990’ın Mayıs’ında.

Dönemin İçişleri Bakanı TBMM’de yasayı savunuyor:

“Şırnak ilçesi, emniyet ve asayiş bakımından önem arzeden, ekonomik ve sosyal yönden problemli olan ve coğrafi şartları kamu hizmetlerinin yürütülmesini aksattığı bir bölgede bulunmakta idi. Konum itibariyle de bu bölgenin merkezindedir ve gelişmeye elverişli durumdadır. Bu potansiyelin değerlendirilmesi, kamu hizmetlerinin çevreye daha süratli intikali, etkin ve verimli olarak götürülmesi, ekonomik ve sosyal gelişmenin uygun bir yola kanalize edilmesi; nihayet, güvenlik kuvvetlerinin bölgedeki etkinliğinin daha da arttırılarak, emniyet ve asayişin tam olarak sağlanması gayesine matuf olarak bu iki merkezimizin il haline getirilmesi için kanun tasarısı gündeme getirilmiştir.”

Oysa Şırnak’ın il olmasıyla ilgili yasa tasarısı TBMM Plan Bütçe Komisyonu’na geldiğinde SHP Milletvekili Hüsnü Okçuoğlu bütün bu “ekonomik ve sosyal gelişme” sosuyla gizlenmiş niyetin gerçek yüzünü açıklıyordu:

“Siz Şırnak’ı toplumun ihtiyacını, insanların sağlığa, idari yapıya, yargıya olan ihtiyacının karşılanması için il yapmıyorsunuz. Bir güvenlik ili yapıyorsunuz. Buranın il olmaya uygun hiçbir altyapısı yok. Bunun için bütçe de ayrılmıyor. Sadece güvenlik ile ilgili birimler oluşturacaksınız Şırnak’ta.”

TBMM Genel Kurulu’nda yapılan görüşmede de SHP’li Ali Topuz, ANAP Hükümetinin Batmanla birlikte Şırnak’ı il yapmasındaki gerçek niyetini bir kez daha deşifre ediyordu:

"Sizin esas gerekçeniz bölgenin asayişiyle ilgilidir. Bunu niye açıkça söylemiyorsunuz. Bu iki ilçenin il olmasının arkasında yatan gerekçe Milli Güvenlik Kurulu’nun önerisidir. Şırnak ve Batman’ı il yaptığınız zaman Güneydoğu Anadolu’da meydana gelecek olumsuzlukları önleyebileceğinizi zannediyorsunuz.”

 

Şırnak’ta bir katliamın gerçekleri

 

Ali Topuz’un öngörüsü kaçınılmaz olarak doğru çıkıyor. Bölgede “meydana gelebilecek olumsuzlukların önlenmesi” bir yana korkunç olaylar yaşanıyor Şırnak’ın Batman’la birlikte il yapılmasının sonrasında; kent merkezi yakılıp yıkılıyor, köyler boşaltılıyor, faili meçhul cinayetler, gözaltına kayıplar hızla artıyor, Newroz kutlamalarında katliam yapılıyor.

Daha il olmasının ikinci yılında, 1992 Ağustos’unda Şırnak kent merkezi “PKK 1000-1500 kişiyle saldırdı” yalanıyla yakılıp yıkıldı. Öldürülen sivillerin sayısı bugün bile kesin olarak bilinmiyor.

Operasyonlar, sokağa çıkma yasakları bitince ortada “saldırdı” denilen “binlerce” PKK’liden tek bir iz bile bulunamamıştı. Gösterilen bir miktar Kalaşnikof silah kalmıştı geriye.

Günlerce gazetecilerin kente girmesi yasaklandı, sonrasında girebilenler de ancak güvenlik güçlerinin denetiminde, belli kişilerle görüşme koşullarında bilgiye ulaşmaya çalıştılar.

1992 Ağustos’unda Şırnak’ta yaşananlarla ilgili olarak dönemin Şırnak Valisi Mustafa Malay’ın, T24’ten Hazal Özvarış’ın sorularına Aralık 2013’te verdiği yanıtlar adeta bir itiraf niteliğindedir:

“Soru: Ölenlerin sayısı 54’e mi daha yakın, 116’ya mı? Elinizde bir veri var mı?

Yanıt: Onu şu anda söylemek mümkün değil. Ama hem polisimiz, hem askerimiz şehit oldu, hem de teröristler öldü. Halkı da çok perişan ettiler. O konuda ben daha çok askeriyeyi sorumlu buluyorum. Çünkü asker geliyordu, vatandaşların bütün işyerini, şunları bunları perişan edip gidiyordu. Bir de yaşlı yaşsız insanlar öldürüldüler. Askerler de çok kişiyi öldürdü maalesef.

 

Soru: Askerler, içlerinde sivillerin olup olmadığını gözetmeden mi evlere ateş açtı?

 

Yanıt: Tabii, sivil midir, değil midir hiç bakmadan… Maalesef askeriyenin de sıkıntısı oldu burada. Yaşlı insanları öldürdüler, çocukları öldürdüler. Ben onlarda da suç buluyorum. Çok konuştum onlarla da, biraz aramız açıldı. ‘Niye gelip bunları öldürüyorsunuz, gidin teröristleri öldürün’ dedim. Terörist dururken bu sakat insanları, çocukları niye öldüreceksin?”

***

1992’de yaşananların bu iç yüzüne bakıp, sakın “bugün olanlara ne kadar benziyor” demeyin!

15 Temmuz başarısız askeri darbe girişiminden sonra önceki gün “Devleti sıfırdan kuracağız” diyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Bir ilçeyi “güvenlik ili” yaparak sorunu çözeceğini sanan 26 yıl önceki “Şırnak kafası”yla “sıfırdan kurulacak devlet” olsa olsa “eski devlet” olur ancak!

Yazının tamamı için Gazete Duvar'ı tıklayınız