* Nuray Pehlivan / Gazeteduvar
OHAL kapsamında KHK ile kamu görevlerinden peş peşe ihraç edildiler. Bakanlık görevlisinin "Sormak zorundayım. Kürt ve Aleviymişsiniz, HDP'ye oy vermişsin doğru mu?' sorularıyla karşılaştılar... Çocuklarını da alıp Erzurum'dan İzmir'e, sadece adını bildikleri Konak'a taşınmak zorunda kaldılar. Sabahat ve Hasan Gazi Güley çiftinin, İzmir'de ahşap eşyalar yaparak kurdukları yeni yaşamın hikâyesi... “Biz yine çalışırız, yine hayatımızı kazanırız. Kendimizi yeniden var ederiz. Biz olduğumuz gibi kalacağız, çünkü bildiğimiz tek şey bu…”
İhraç edilen birçok kamu görevlisi gibi suçlarını bile öğrenemeden, önce Hasan sonra eşi Sabahat işlerinden atıldı. Hasan’ın KHK ile ihraç edilmesinden sonra bulundukları çevrede terörist gözüyle bakılan Güley ailesi Erzurum’da zor günler yaşıyor. Sabahat Güley’in de yaklaşık üç ay sonra yeni bir KHK ile ihraç edilmesiyle kendilerini güvende hissetmeyen aile, bir gün sonra nereye gideceklerini bilmeden üç yaşındaki çocuklarıyla birlikte Erzurum’u terk etti.
Erzurum Resim Heykel Müzesi’nde Heykeltıraş olarak görev yapan Hasan Gazi Güley, bir gün atölyede çalışırken muhasebe bölümüne çağrıldı ve herhangi bir gerekçe gösterilmeden işyerinden uzaklaştırma yazısı imzalatıldı.
İşten uzaklaştırıldığında 2/3 maaş alması gerekirken ona da el koyduklarını öğrenen Hasan Güley şunları söylüyor: ”Cuma günü, yani işten uzaklaştırıldığım gün bankaya da yazı yazıldığını öğrendim. Normalde yazıyı cuma günü tebliğ ettiğim için maaşımın zaten yatmış olması gerekirdi.
Ancak bırakın 2/3 maaş almayı, tamamına el koymuşlardı. Sendika başkanımız İl Müdürlüğü’nü arayarak bunun yasal olmadığını ve bu konuda sendika olarak şikayette bulunacaklarını dile getirince akşam üstü maaşımın 2/3'sini yatırdılar ve ben paramı alabildim.”
Hasan Güley, işten uzaklaştırıldıktan sonra çevresinin de kendisine güvensizlikle yaklaştığını anlatıyor: “Her gün muhabbet ettiğimiz insanlar bizden uzaklaşmaya başladı. Gördükleri yerde kafalarını çevirmeye, yollarını değiştirmeye başladılar. Çocuğumuzu güvenle dışarı çıkaramaz olduk. Erzurum gibi bir yerde ‘suçlu’ bir insan gibi işten uzaklaştırılmışsın. İnsanlar nedenini bilmeseler dahi bir güvensizlik oluyor.”
Gerekçe: Suç işleme ihtimali
Güley’in işten uzaklaştırılma gerekçesiyse, ‘suç işleme ihtimali’: “Açığa alındıktan 15 gün sonra neden işten uzaklaştırıldığımı öğrendiğim yazıda şöyle yazıyordu: Ülkemizdeki terör örgütlerinden kaynaklı KCK, PKK adına suç işleme ihtimali göz önüne alınarak işten uzaklaştırılması…
Yaklaşık iki ay sonra soruşturmam sona erdi. Hukuk devletlerinde ihtimallere bakılmaz. Çünkü yaşayan her insanın suç işleme ihtimali vardır. İnanın seni şu nedenden dolayı uzaklaştırdık deselerdi ‘Evet ben bunu yaptım, sonuçlarına da katlanırım’’ diyebilirdim. Durup düşündüğümde hayatımın bütün aşamalarında suç teşkil edebilecek herhangi bir şey yapmış değilim. Açıkçası suçumun ne olduğunu bir gün öğrenmeyi çok isterim.”
"Bir an önce eşinden boşan"
Hasan Güley, kendisinin ihracından sonra eşine “Sen de ihraç edilmek istemiyorsan boşan” diye baskı yapanlar bile olduğunu anlatıyor: “İşten uzaklaştırılmamdan yaklaşık iki buçuk ay sonra yakın bir arkadaşımla tiyatroya gitmiştik. İzlediğimiz oyun ‘Deli bayramı’ydı.
Oyunu izlerken ‘deli saçması’’ bir mesaj geldi. İhraç edilmiştim… İşyerine eşyalarımı almaya gittiğimde, bilgisayarımın mühürlendiğini gördüm. Yüksek lisans teziyle ilgili notlarımı, yanımda iki kişiyle tutanak karşılığında teslim ettiler.
İhraç edildikten sonra insanların bakışları çok daha farklı olmaya başladı. Bana lojmanı boşaltmam için evrak imzalatan görevliyle ‘Doğru değil ama boşaltmadığınız takdirde kolluk kuvvetleri zoruyla boşaltmak zorunda kalırız haberiniz olsun’ şeklinde bir diyalog yaşadık.
Böylece kışın ortasında apar topar lojmandan çıkmak zorunda kaldık. Neyse ki, az da olsa bize inanan dostlarımızın desteğiyle bir ev bulup yerleştik. İhraçtan sonra eşime ‘Sen de ihraç olmak istemiyorsan bir an önce eşinden boşan’’ diyenler oldu.
Üniversitedekilerin hiç birisi benimle görüşmek istemedi. Hâlâ bir öğrenci kaydım var mı, bilmiyorum. Danışmanım telefonlarımı açmadı. Bölüm başkanımla bir gün tiyatroda karşılaştık ve açıkça gösterdiği tavırlarıyla yanında durmamam gerektiğini hissettirdi.”
Eşi de üç ay sonra ihraç edildi
Hasan Güley’in ihraç edilmesinden üç ay sonra yayınlanan KHK ile bu kez eşi Sabahat Güley ihraç edildi. Çift, bir gün sonra da nereye gideceklerini bilmeden Erzurum’u terk etti.
İhraç edilmeden önce Erzurum Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü’nde memur olarak çalışan Sabahat Güley ise eşinin görevden uzaklaştırılması sonrası Erzurum’da kalmalarının imkânsız hale geldiğini ve bu nedenle tayin istediğini ifade ediyor.
Sabahat Güley şunları söylüyor: “Çoğu kişi şu gözle bize bakıyordu: Bunlar terörist. Erzurum’da kendini insanlara anlatmak çok zor. Birçok kişide ‘Mutlaka bir suçu vardır da ihraç edilmiştir eşin, bak biz hâlâ çalışıyoruz efendim’’ tavrı vardı.
Kendimizi güvende hissetmiyorduk. Bu arada bir gün kuruma mesai bitmek üzereyken Bakanlık Müfettişi geldi ve o gidene kadar beklememiz söylendi. Kimse benimle ilgili olduğunu söylemedi ama ben tahmin ediyordum. Müfettiş benim ifademi alırken ‘Bunları sormam doğru değil biliyorum ama sormak zorundayım.
Kürt ve Aleviymişsiniz doğru mu?’ dedi. ‘Evet’’ dedim ben de, ‘Öyleyimdir’. ‘HDP’ye oy vermişsin doğru mu, Kültür Sanat Sen’e üyeymişsin doğru mu?’ dedi. Hayatımda ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kaldım ve çok şaşkındım.
Müfettiş gittikten bir süre sonra yeniden tayin istedim ancak OHAL sürecinde tayinimi yapmayacaklarını sözlü olarak bildirdiler. Böylece Erzurum’da kalmaya razı olduk ancak birkaç hafta sonra yayınlanan KHK ile ben de ihraç edildim. Ertesi gün bu kez benim eşyalarımı toplamak için çalıştığım yere gittik ve bir gün sonra da nereye gideceğimizi bilmeden Erzurum’u terk ettik.”
Güley ailesi, bu gelişmelerin ardından yeni bir başlangıç yapmak için Erzurum’dan İzmir’e taşındı. Önce, ne iş yapacaklarına karar veremediler. Eskiden oğluna ahşaptan oyuncaklar yapan Hasan Güley bu işi yapmaya karar verince, kaldıkları evi atölye olarak kullanmaya başlıyorlar.
Alsancak Sevgi Yolu’nda bir stand kiralayan Güley ailesi yaptıkları oyuncakları orada satıyor. Sonra ahşap oyuncak yetmiyor Hasan’a… Masa, sandalye, dolap ve ahşaptan ne olursa yapmaya başlıyor.
İzmir’i demokrat bir şehir olarak bildikleri için tercih ettiklerini söyleyen Hasan Güley sözlerini şöyle sürdürüyor: “İzmir’e geldiğimde telefon rehberimi taradım ve o anda anladım ki, ne arayabileceğim kimse var, ne de nereye gideceğim konusunda herhangi bir fikrim.
Ne yapacağımı bilmez bir halde sadece adını bildiğim Konak’a geldim. Sonrasında sendikam olan Kültür Sanat-Sen’le iletişime geçtim ve onların yardımıyla bir ev bulup yerleştik. Bu arada en büyük şansımız Halkların Köprüsü Derneği ile tanışmamız oldu. Hatta kendisi de ihraç olan kardeşim şöyle dedi: ‘İhraç olmuş ve psikolojisi iyi olmayan insanlar bir hafta Halkların Köprüsü’yle birlikte olsun, psikolojileri düzelir…”
Hasan Güley, bu sürecin kendisini güçlendirdiğini anlatıyor: “Biz çocukluğumuzdan beri çalışan insanlarız. Emekçiyiz. Kimse günahlarının bedelini bizim üzerimizden ödetmeye çalışmasın.
Yaşantımızı bir anda elimizden aldılar ama yaşamımızı asla alamazlar. Aynı fikirde olalım ya da olmayalım, her zaman haksızlığa uğrayanların yanında olduk.
Tecavüzle, tacizle yargılanan insanlar hâlâ işlerinin başında dururken, biz haksızlığa, hukuksuzluğa karşı mücadele veren insanlar işimizden olduk. Sadece bu bizim canımızı sıkıyor.
Biz yine çalışırız, yine hayatımızı kazanırız. Kendimizi yeniden var ederiz. Biz olduğumuz gibi kalacağız çünkü bildiğimiz tek şey bu. İzmir’e geldikten sonra korkuyu öldürdüğümü hissettim kendimde. Hiçbir şeyden korkmamaya başladım. Yaşama dair her şeyi yapabileceğime inandım.”
Bu haber gazeteduvar.com'dan alınmıştır