Kürtçe eğitimde alfabe tartışması

Kürtçe eğitimde alfabe tartışması
Kürtçe'nin kullanım alanının genişlemesinin ardından, Türkiye'de Kürtçe eğitim veren üniversitelerde 'Arap alfabesi mi Latin Alfabesi mi Kürtçe'ye daha uygun' tartışması yaşanıyor.
Türkiye'de çözüm süreciyle birlikte üniversitelerde Kürtçe lisans ve yüksek lisans eğitimi veriliyor. İlköğretimin ikinci kademesinde ise Kürtçe seçmeli ders olarak  çocuklara öğretiliyor. Kürtçe'nin kullanım alanının genişlemesine bağlı olarak Kürtler arasındaki dil ve alfabe birliği tartışması da başladı. Türkiye'de Kürtçe eğitim veren üniversitelerde  'Arap alfabesi mi Latin Alfabesi mi Kürtçe'ye daha uygun?' tartışması yaşanıyor.
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof, Dr. Nihat İnanç,  Arap harflerinin Kürtçe'ye daha uygun olduğunu ve bundan sonraArap harfi ağırlıklı bir eğitime geçeceklerini bildirirken, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vecihî Sönmez  ise  Latin alfabesinin kullanılmasının daha eğitici ve anlaşılır olacağını belirtti. Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadrî Yıldırım da Kürt yazar ve aydınları eserlerinin yüzde doksanını latin alfabeyle yazdığını, Kürtçenin grameri ve imlası bualfabe doğrultusunda nispeten standart bir yapıya kavuştuğunu ve  Kürt klasiklerini anlamak için bir alfabe değişikliğine gitmeye gerek duymadığını belirterek latin alfabesinden yana tavır koydu.
 

Arap alfabesine ağırlık vereceğiz

 
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İnanç, bundan sonra Kürtçe eğitimde Arap alfabesine ağırlık vereceklerini söyledi. Kürçe eserlerin ve ana kaynakların Arap alfabesiyle yazıldığını ancak günümüzde bu eserlerin revize edilerek Latinceye çevrildiğini ifade eden İnanç, şunları söyledi:
'Eğer birileri bugün 'hayır Kürtçe kaynaklar Arap alfabesi ile değil, Latin alfabesi ile oluşmuş' diye bir iddia içindeyseler, birileri kör topal bir şekilde 'Latin alfabesi ile yürütmek istiyoruz' diyorsalar bu onların problemi. Ama Kürt Dili Arap harfleri ile bugüne kadar gelmiş bir dildir. Bundan sonra Muş Alparslan Üniversitesi Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü Arap harflerinin öğretildiği Kürtçe öz kaynaklara ulaşıldığı bir bölüm olacak."
"Bizim için esas olan suyu kaynağından içmektir, suyu taşıyandan değil" diyen İnanç, Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin,  Arap harfleriyle yazılmış Kürtçe eserlerden faydalanmaya imkan sağlaması gerektiğini belirtti. Muş Alparslan Üniversitesi olarak açıldığından beri ikialfabe ile eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürdüklerini kaydeden İnanç, "Ama şunu ifade edeyim ki bundan sonra Arap alfabesi daha ağırlıklı bir alana gelecektir. Çünkü biz insanımızı bizzat kaynağın kendisiyle muhatap etmek istiyoruz. Aracısız bir şekilde kaynağa ulaşmak istiyoruz." şeklinde konuştu.
 

'Bazı kesimlerin rahatsızlığı bizi ilgilendirmez'

 
Aldıkları bu karardan bazı kesimlerin rahatsız olabileceğini ifade eden İnanç, şöyle konuştu:
"Bundan bazıları rahatsız olabilir ama  bizim açımızdan akademik olarak hiçbir tehlike yoktur. Hiçbir şekilde de dikkate almıyoruz. Biz burada birilerinin düşüncelerini takdir etmesi için böyle bir bölüm açmadık. Bundan sonrada bu şekilde devam etmeyeceğiz. Bizim açımızdan akademik olarak hiçbir karşılığı yoktur. Biz dediğim gibi suyun kaynağından besleneceğiz, taşıyandan değil."
 

Kuran'ı örnek verdi, 'doğru anlaşılması için' dedi

 
Arapça Alfabesine ağırlık verildiğinde yanlış tercümelerin, istismarın ya da kendi düşüncelerini Kürt Dili ve Edebiyatına enjekte etmeye çalışan art niyetli düşüncelerin tamamının bertaraf edileceğini dile getiren İnanç, " Kürtçe Arap harfleriyle yazılan, edebiyatı kültürüArap harfleri ile yazılmış eserlere dayanan bir dildir. Mesela Kuzey Irak'ta Arap alfabesi kullanılıyor. Ama Türkiye’de daha çok Latin alfabesinin ön plana çıktığını görüyoruz. Latin harfleri ile yazılan ve çoğu tercüme kaynaklar ile muhatap oluyoruz. Oysa asıl kaynak Arap alfabesiyle yazılan eserlerdir. Kur'an-ı Kerim'i düşünün, Arapça harfler ile yazılmıştır. Dolayısıyla siz Kur'an'ı Arap Dili ile en iyi anlarsınız. Meallerini okuyun tefsirini okuyun hiç birisi size Arapçanın tadını vermez. Çünkü Kuran-ı kerim Arapça ile yazılmış yani işin aslıdır."
Muş Alparslan Üniversitesinin tarihe ve topluma karşı sorumluluğu olduğunu ve gücü nispetinden adımlar atmaya çalışan bir kurum olduğunu dile getiren İnanç, Türkiye'de ilk defa Kürtçe lisans programı açtıklarını ve 4 yıllık lisans ile birlikte Kürtçe yüksek lisans eğitimlerinin sürdüğünü kaydetti. Tezsiz Yüksek Lisans programlarına prensip olarak karşı çıktıklarını ancak Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmen açığını kapatmak için böyle bir yola başvurduklarını söyleyen İnanç, önümüzdeki yıllarda sadece Kürtçe lisans mezunu öğrencilerin yüksek lisans programına alınacağını da sözlerine ekledi.
 

Aksini savunanlar da var

 
Van Yüzüncü  Yıl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü. Doç. Dr. Sönmez  ise yaptığı değerlendirmede Kürtlerin tarihsel ve kültürel eğitimini ele aldığında İslam kültürüyle perçinlenmiş Kürt halkının edebi ve ilmi çalışmalarının çoğunlukla Arap alfabesiyle yapıldığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kültürel zenginliğin Kürt halkının özüne daha uygun olduğunu düşünmekle beraber zamanın gösterdiği şart ve ortamların da gözardı edilemeyeceğini unutmayarak hareket etme gereği inkar edilemeyecek bir gerçektir. Özellikle günümüzde batı kültürünün etkisinde kalarak Latin alfabesinin eğitim dili olduğu ülkeler arasında yer alan ülkemizde  Latin alfabesinin zorunluluğu açıkça ortadadır. Bu nedenle Latin alfabesinin kullanılmasının daha eğitici ve anlaşılır olacağı kanaatindeyim."
 

'Latin alfabesinden dönmek yanlış ve tehlikeli'

 
Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadrî Yıldırım da yaptığı açıklamada Latin Kürt Alfabesinin, 1931 yılında Celadet Alî Bedirxan, Müküslü Hamza, Ekrem Cemil Paşa ve Şam Kürtlerinden Musa Bey’in öncülük ettikleri bir toplantıda oybirliğiyle kabul edildiğini ve Hawar’ın değişik sayılarında tanıtılarak yazıda kullanıldığını ve bugün bu alfabeden geriye dönme veya onu ikinci plana atma çabalarını yanlış ve tehlikeli bulduğunu kaydetti.
Kürt yazar ve aydınları eserlerinin yüzde doksanını Latin alfabesiyle yazdıklarını belirten Yıldırım, "Kürtçenin grameri ve imlası bu alfabe doğrultusunda nispeten standart bir yapıya kavuşmuştur." dedi. Ders program ve eğitimlerinin Latin Alfabesine göre hazırlanıp verildiğini ve hiçbir sorun ile karşılaşmadıklarını ifade eden Yıldırım şöyle konuştu:
"Kürtçe eğitimde Arap alfabesini önerenlerin Türkçe eğitimde bunu önermemeleri bir çelişkidir. Eğer bunların gerekçeleri Kürt klasiklerinin Arap alfabesiyle yazılmış olmaları, dolayısıyla bu alfabeyle daha rahat anlaşılacakları ise bu da tutarsızdır. Zira Osmanlı klasiklerinin hepsi de Arap alfabesiyle yazılmıştır. Kaldı ki Kürt klasiklerini anlamak için bir alfabe değişikliğine gitmek gerekmiyor. Zira bizim yaptığımız gibi zorunlu derslerimiz arasına Başûr Alfabesini de dâhil etmek bu sorunu çözmek için yeterlidir. Bu alfabeyi zorunlu ders olarak alan öğrenciler bu sayede hem Kürt klasiklerini rahatlıkla okuyabilir hale gelirler, hem de Başûr’da bu alfabeyle yapılmış çalışma ve araştırmaları takip edebilirler."
 

Latin alfabe Kürtçe fonetiğine uygun mu?

 
Latin Kürt Alfabesinin Kürt fonetiğine uygun olup olmadığının kararını doğru dürüst Kürtçe bilmeyen akademisyenler değil, bu konuda kafa yormuş dilciler ve dilbilimcilerin vermesi gerektiğini dile getiren Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:
"Üniversitelerin Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatlarında Arap alfabesiyle eğitim gören bazı Kürt akademisyenler görevlendirildikleri Kürt Dili bölümlerinde ilk kez Latin Kürt alfabesiyle ve bu alfabe doğrultusunda şekillenen dilbilgisi ve imla sistemiyle karşılaştıkları için büyük zorluk çekiyorlar. Bunlar gece gündüz çalışıp yeni duruma adapte olmak yerine alışık oldukları alfabeyi yeğliyorlar. Çünkü bu akademisyenler derslerde öğrenciler karşısında ciddi bir şekilde zorlanıyor ve eleştiriliyorlar."
 

'Dinsel açıdan yaklaşman doğru değil'

 
Alfabeye dinsel açıdan yaklaşmanın doğru olmadığını da belirten Yıldırım sözlerini şöyle tamamladı:
"Dinî açıdan önemli olan şey şekil değil anlamdır. Örneğin biri kalkar Arap Alfabesiyle Allah’a hakaret eder, öbürü Latin Alfabesiyle Allah’ı över. Şimdi sormak lazım: “Hangisi günah, hangisi sevap kazanır?” Dolayısıyla Arap Alfabesi ile Latin Kürt Alfabesine dinsel açıdan yaklaşmak doğru değildir. Dünya koşullarını ve  Bakûr’daki  (Kuzey) durumu göz önünde bulunduran Başûr da (Güney) Kürt alfabe birliğinin Latin Kürt alfabesi üzerinde gerçekleşmesine ve belli bir takvim dahilinde bu alfabeye geçme yönünde ciddi tartışma ve değerlendirmeler yapıyorken, bizim bu alfabeyi ikinci plana atmaya çalışmamız hem çağı hem de günümüz Kürt gerçekliğini iyi okuyamamaktan kaynaklanmaktadır. Kürt realitesinin içinde bulunduğu durum Latin Kürt Alfabesiyle uğraşmayı değil, Kürtçede anadille eğitimin sağlanması için çaba göstermeyi gerektirmektedir. Dolayısıyla özellikle Kürt Dili bölümleri olan üniversite yöneticilerini bu aslî çabaya davet etmek istiyorum: Gelin kendi aramızda toplanıp bunun önünü açalım."