Kürtçe’nin devlet kanalıyla imtihanı

Kürtçe’nin devlet kanalıyla imtihanı
Yayın hayatına yeni başlayan TRT 6’nın açılışını manşetlerine taşıyan gazetelerin her biri, Kürtçe hayırlı olsun yazmaya kalkınca, ‘Hayırsız olsun’, ‘Tuzlu olsun’ olmadı ‘Ne olacaksa olsun…’ türünden birbirinden alakasız daha ötesi anlamından alakasız manşetler havada uçuştu. Kaç lehçesi var , edebî geçmişi ne, hangi harfler gırtlak marifeti istiyor? TRT Şeş' te neden ısrarla haber kelimesinin karşılığı olan ' nûçe ' yerine ' küfür etmek ' manasındaki ' xeber ' kullanılıyor ? Kürtçe ' den Türkçe ' ye ' chicken translation ' nasıl olur? ' Bilinmeyen dil ' e giriş için Kürt dilbilimci Sami Tan' Radikal gazetesine verdiği röportajda ilk dersini verdi. Devlet eliyle tanışma 2009 yılına TRT’nin Kürtçe yayın yapan yeni kanalı TRT 6’yla girdik. Girer girmez de yepyeni bir tartışmaya yelken açtık. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kanalın açılışında Kürtçe dublaj ve Türkçe altyazıyla verilen konuşmasının sonunda Kürtçe “TRT şeş bi xêr be” dedi. Başbakan “TRT 6 hayırlı olsun” demek istiyordu ama aslında diyememişti. Bununla kalsa gene iyiydi ama asıl skandal ertesi gün patlak verdi. Gazeteleri açan Kürt vatandaşlar, ilk Kürtçe devlet kanalı TRT 6’yla ilgili haberleri okurken kahkahalara boğuldular. Başbakan Erdoğan’ın jest cümlesini manşetlerine taşıyan gazetelerin hiçbirinde bu cümle doğru yazılmamış, üstelik bazı kelimeler arka arkaya dizilerek tuhaf anlamlar ortaya saçılmıştı. Doğrusu ‘Li ser xêrê be’ olan cümleyi Hürriyet ve Milliyet ‘Bê xerbe’ yazmıştı, bu ‘Hayırsız olsun’ demekti. Sabah ‘Serx erebe’ demişti, serx diye bir kelime yoktu, ‘Ser erebe’ ise ‘Araba kafalı’ demekti. Radikal ‘Bi xwêr be’ şeklinde yazdı, xwêr diye bir kelime yoktu, ‘xwê’ tuz demekti, ‘Tuzlu olsun’ anlamı çıkabilirdi! Akşam ‘Bi heyr be’ yazmıştı, heyr Arapça telaffuza uydurulmuş bir kelimeydi. Yeni Şafak ‘Bı heyr be’ yazmıştı, bı ‘bi’nin okunuş şekliydi. Başlıklar çeşitli, doğru tek, isabet yoktu. Bütün bu olup bitenler TBMM’nin, tutanaklarında Kürtçe için ‘bilinmeyen dil’ demesini de haklı çıkardı. Madem devlet eliyle bu meçhul sözlükle ‘tanışma’ operasyonu yürütülüyor, evvelini ahirini öğrenmeye bir an önce başlayalım dedik. İstanbul Kürt Enstitüsü Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı, Azadiya Welat gazetesinin yazarı ve pek çok Kürtçe dil tebliğinin mimarı olan Kürt dilbilimci Sami Tan’la işin ABC’sinden başladık. Baştan başlayalım. Kürtçe nedir? Ortadoğu coğrafyasında kimine göre 40, kimine göre 30 milyon insanın binlerce yıldır konuştuğu, kendine özgü bir grameri ve fonetiği olan bir dildir. Hint-Avrupa dil ailesinin İrani dilleri içinde yer alıyor. Kürtçe’ye yakın diller Farsça, Belucice, Peştuca... Özellikle sözcük bağlamında Kürtçe’yle çok yakın ilişkileri olan diller bunlar. Bizden çok önce hem Avrupa’daki gezginler, hem diğer dilbilimciler bunu ortaya koymuşlar. Kürtler de kendileri bu alanda ciddi araştırmalar yapmışlardır. En önemlisi Kürtçe, edebiyatı ve tarihsel geçmişi olan bir dildir. Nasıl bir edebiyat geleneği bu, neler var içinde? İlk Kürtçe belge 7. yüzyılda bulunmuş ve İslam ordularının Kürtlere yaptığı zulmün anlatıldığı bir şiir. 11. yüzyılda yaşamış olan Baba Tahirê Hemedanî var sonra, ilk Kürt şairi sayılan. 15. yüzyıldan bu yana Elî Herîrî’yle (Ali Hariri) başlayan bir divan edebiyatı var. Onun sonrasında, 16. yüzyılda Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran, Melayê Bateyî, Ehmedê Xanî var. Bunlar medreselerde yetişmiş, o dönemki Kürt beyliklerinin âlimleri. Zaman zaman Mısır’a kadar gidip okuyan ilk Kürt aydınları. O dönemde din dışı bir eğitim olmadığı için daha çok dinsel konuları ele alan ama zaman zaman doğa ve insan sevgisini, aşkı da işleyen eserler yazmışlar. 19. yüzyıldan sonra gazeteler var. İlk Kürt gazetesi Kürdistan, 1898’de Kahire’de çıkıyor. Kaç lehçe var? Bu konuyu ilk işleyen, Kürtlerin ilk tarih kitabı ‘Şerefname’, 1597’de Şerefxanê Bedlîsî yazmış. Burada dört lehçeden bahsediliyor. Kurmancî, en yaygın kullanılan lehçe. Türkiye’deki Kürtler’in yüzde 80’ine yakını, Kafkasya ve Suriye Kürtleri’nin tamamı, İran’da Maku’dan Urmiye’ye kadar uzanan bölgede, Irak’ta Behdinan bölgesinde yaşayan Kürtler bu lehçede konuşur. İkinci büyük lehçe merkezi Süleymaniye olan, Irak ve İran’daki Kürtler’in bir bölümünün konuştuğu Soranî. Temel fark, Kurmancî’de cinsiyet yani eril-dişil kelimeler var, Soranî’de yok. Üçüncüsü Türkiye’de Zazaca olarak bilinen Kirmanckî. Dördüncüsü İran-Irak sınırı, Kerkük, Halepçe’de konuşulan Goranî. Bir de İran’da daha çok konuşulan Lorî ya da Feylî lehçesi var. Kürtçe tarihsel olarak iki temel kola ayrılacaksa Kurmancî’yle Soranî, Zazaca’yla Goranî diye ayırmak gerekir. Birbiriyle alışverişi olmayan lehçeler yabancılaşabiliyor, ses değişimleri oluyor. Son yıllarda TV’ler birleştirici oldu. Daha önce de Tahran Radyosu, Erivan Radyosu, Bağdat Radyosu bu işlevi görürdü. Birçok insan, imkânları zorlayıp transistörlü bir radyo alarak bu dili sürdürmeye çalıştı. Dile yönelik çalışmalar hep var mı? Baskı ve yasaklamalar yüzünden duraklamalar ne kadar hissediliyor? Özellikle Cumhuriyet sonrası, 1940’lara kadar hiçbir çalışma yapılamamış. Aslında 20. yüzyıl başında Kürt aydınlarının en önemli merkezi İstanbul. Çıkan dergilerin, derneklerin, örgütlenme faaliyetlerinin hepsi İstanbul merkezli yürütülüyor. Mesela 1921’de ilk defa Kürtçe’yi öğretmeye yönelik bir çalışma var. Üstelik hem Kurmancî hem de Soranî lehçelerini veriyor. Arap harfleriyle yazılmış ilk Kürtçe öğretme kitabı ‘Hînkerê Zimanê Kurdî’den söz ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti kurulup Kürtlerin varlığı tamamen inkâr edilince ve Kürtçe tamamen yasaklanınca o aydınların bir kısmı Irak’a dönüp Süleymaniye’de Soranî çalışmalar yapıyor. Bir kısmı da Fransız mandası altındaki Şam’da Kurmancî çalışmalar sürdürüyor. Cizre Beyi Bedir-Xan Bey’in ailesi önemli mesela. Çocukları Kürdistan gazetesini, torunları ‘Hawar’ (İmdat) dergisini çıkarıyorlar. Bu dergi ilk defa Kürtçe’yi Latin alfabesiyle kullanıyor. Aslında Latin alfabesinin Kürtçe’ye uyarlanması ilk defa Ermenistan’da oluyor ancak bu alfabe Celadet Bedirxan alfabesi kadar yaygınlaşmıyor. ‘Hawar’ dergisi Kürt dili açısından bir milat kabul edilir. Bu dergide birçok Kürt aydını yetişiyor, ünlü şair Cegerxwin gibi. 1930’ların başından söz ediyoruz. Qedrîcan öykü alanında, Osman Sebrî araştırma alanında çok ürün veriyor. X, q, w, ê, Türkçe’ye yabancı harfler. Î ve û’ya yabancı değiliz ama onlar da bildiğimiz gibi değil. Ne işe yarıyor bu harfler? Kürtçe’deki u, Türkçe’deki u gibi seslendirilmez, kısa bir ö harfi gibidir. Türkçe’deki u’ya denk gelen û’dur. Ê, e ile i arası bir sestir. Aslında Türkçe’de var ama alfabeye alınmamış. Osmanlıca metinlerde bu harfin sesinin i ile yazıldığını görürsünüz, vermek yerine virmek yazılır mesela. Kürtçe’de ayrımları çok nettir o iki sesin. Aynı net ayrım v ile w arasında da vardır, İngilizce’de olduğu gibi. Bu yüzden Kürtler, Türkçe sözcükleri tam telaffuz edemezler. Çocukken de derslerde çok net anlaşılırdı bizim Kürt olduğumuz. Milletvekili derken v’yi ya çok küt, çok vurgulu söylerdik ya da ‘milletwekili’ gibi yuvarlayarak söylerdik. Biri diş dudak ünsüzü, biri çift dudak ünsüzü. Î’yi i okuruz, i’yi ise ı okuruz. O yüzden ‘bi’ yazılınca bilmeyenler öyle okur ama o ‘bı’ okunur. X gırtlaktan gelen h’dir, Almanca’daki ‘ch’ gibi. X’in böyle okunduğu dillerden biri de sanırım Yunanca. Q, Arapça’daki kaf, kalın k yani, gırtlaktan gelir yine. Bir de j harfi çok fazladır. Gırtlak marifeti istiyor Kürtçe’yi konuşmak, kolay değil... Kürtçe’de ses aralığı, o yelpaze geniştir. En derindeki sesten en dil ucundaki sese kadar kullanılır. Ama Türkçe’deki bazı sesleri de Kürtler çıkaramaz, ö sesi mesela. O ses Kürtçe sözcüklerde yok, andıranlar var. ‘Bilen değil bildiğini söyleyenler…’ Türk basını bir ‘Hayırlı olsun’ yazamadı Kürtçe. Sanki bilenler de çuvalladı bu konuda. O neden oluyor? Bilen değil bildiğini söyleyen demek daha doğru olur onlara. Türkçe yazan Kürt basınından arkadaşlarda da rastlıyoruz buna. Hiç gerekli olmadığı yerde şapka koymak gibi hatalar oluyor. Yazdıkları karıştırma değil, öyle sözcük yok. Onu şuradan anlıyoruz. Mesela ‘kan’ anlamına gelen sözcüğün doğrusu ‘xwîn’dir ama bazı yerde ‘xûn’ yazılabilir, çok sınırlı da olsa. Bunun fonetik sebebi var. Û sesinin bazı bölgelerde ‘wî’ sesine yakın telaffuzu var ama o başlıklarda bu olmadı, doğrusunu kimse yazamadı. Hayırlı olsun, ‘Li ser xêrê be’dir. Ama konuşma dilinde baştaki ‘li’ düşebilir, öyle olsaydı başlıklar yine kabul edilebilirdi ama o da değildi ki... Hele de ‘Bi xêr be’, tam Türkçe’den çeviri bir formdur. Bi ‘-lı’ anlamı verir, xêr ‘hayır’ anlamı verir, be de ‘olsun’ anlamında. Bu tam ‘chicken translation’. ‘TRT 6’yı izlemek suç’ TRT 6’yı izlediniz mi? Bazı fragmanlarını YouTube’dan izleyebildim. Tabii bu da suç oluyor! Gerçi o kanalın kendisi de suç. Hiçbir kanuni altyapısı yok. Yasalar Kürtçe yayına izin vermiyor. Hâlâ söz konusu harflerin kullanılmasına dair yasak kalkmış değil. Başbakan Kürtçe konuşuyor ama bazı belediye başkanları çokdilli belediyecilik istediği için görevden alınıyor, yargılanıyor. Kanalda izlediğim bölümlerde bana çok abes gelen şeyler var tabii. Mesela yer isimlerinin Türkçe kullanılması çok saçma. Kürtler Şanlıurfa’ya Riha, Hakkâri’ye Culemêrg der. Sonra Kürtçe’de haber ‘nûçe’dir. Yıllardır yazı diline yerleşmiş, bütün Kürt televizyonları bunu kullanır. TRT, ‘xeber’ yazıyor. ‘Xeber’ Kürtçe’nin bazı ağızlarında küfür etmek demektir. ‘Nûçe’yi beğenmiyorsanız gene o anlamda kullanılan ‘dengûbas’ var ama ‘xeber’ hiç yok. Türkçe haberin okunuşu benziyor diye yapıyorlar. Reisicumhur diyorlar. Bunu hangi Kürt kullanıyor bilmiyorum, Kürtler buna ‘serokomar’ der. Halk anlasın diye mi ısrar ediliyor? Onun dışında Nilüfer Akbal mesela, anadili Zazaca, Kurmancî’yi bilmiyor, katlediyor konuşurken. Ona Kurmancî program yaptırmak için ciddi eğitim sürecinden geçmesi lazım. Rojin yazı dilini bilmez ama konuşma dilini iyi biliyor, ona program yaptırılabilir. Ben tamamen dil açısından bakıyorum. Bu kanal Kürt diline ne kadar hizmet ediyor ya da hizmet etmek istiyor, ona bakıyorum. Zihniyet meselesi mi, yoksa cehalet mi var? Kendilerini ‘bölücü’ kanaldan ayırma zihniyeti var bir yandan, bir de o klasik İslami bakış açısı var. Mesela Tayyip Erdoğan sık sık “En kalbî duygularımla” der, Osmanlıca’ya çok âşık olma durumları var. Onu Kürtçe’ye de transfer etmeye, İslami yönü ağır basan bir Kürtçe literatür oluşturmaya çalışıyorlar. Şunun kabul edilmesi lazım: Bu dilin çok uzun zaman önce oluşmuş standartları var! Kaynaşma olacaksa öyle olmaz. ‘Hiçbir Kürt, hürriyet kelimesini kullanmaz’ Nasıl olur? Hiçbir Kürt, hürriyet kelimesini kullanmaz ‘azadî’ yerine. Kullanacaksa da özgürlük der. ‘Aştî’ kelimesi yerine sulh demez, barış sözünü alır. Arada bir ilişki olacaksa da Osmanlıca’yla değil, Türkçe’yle oluyor. Bu tercihlere saygılı olmak gerekiyor. Yetkililerin, kafalarındaki ‘Vatandaşların günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandığı dil ve lehçeler’ statüsünü terk etmeleri gerekiyor. O televizyonda Kürtler kendi kimlikleriyle yok, Türkiye’nin Kürt kökenli vatandaşları olarak var. Tamam, vatandaş ama kendi ulusal kimliği var. Buna inanmadan olmaz. Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açılacak şimdi. Hoca bulmak için Fransa’ya gidileceği söyleniyor, buna gerek var mı sizce? Hayır, yok. İstiyorlarsa gitsinler tabii ama bu ülkede bu işi yapabilecek potansiyel var. Hem öğretmen olan hem de Kürtçe’yi iyi bilen çok arkadaşımız var. Eserleri toplar, akademik teraziye vurursun, o insanlara çağrı yapar, içlerinden uygun olanını seçersin. Örneğin Irak’ın Kürdistan bölgesinden öğretim üyesi getirilmesinden bahsediliyor, ancak orada eğitim büyük ölçüde Soranî’dir, buranın ihtiyacına cevap da vermez. Kurmancî’yle ilgili çalışmalar daha çok burada ve Avrupa’da yapılmış, hâlâ da yapılıyor. İlk Kürtçe yazılı kaynağı nerede gördünüz? Bulmak kolay mı? Biz Adıyamanlıyız. Kürt olduğumu çocukken de biliyordum tabii ama kökene merak sonradan uyandı. Ortaokul, lise çağlarında bu merakımdan dolayı, o zaman oturduğumuz Mersin’de herhangi bir halk kütüphanesine gittim, Kürt sözcüğüyle ilgili bir şeyler arıyorum. Karşıma çıkan kitaplar Fahrettin Kırgızoğlu’nun, Nazmi Özgen’in işte ‘Dağda yürürken kart kurt etmiş, oradan gelmiştir’ falan diyen metinleri. Ama tuhaftır ki Kürtçe metinlerin ilkini işte o Nazmi Özgen’in kitabında gördüm. ‘Bölücü yayınlar’ diye veriyor, aynen alıntılıyor. En azından o gazetenin, derginin kapağını görüyorsun, orada Roja, Welat gibi kelimeler görüyorsun. Bir de şöyle bir şey gelişiyor tabii, bunların negatifini alırsam doğrusuna ulaşabilirim! O her zaman doğru olmamakla beraber insan çocuk aklıyla bile o inkâr politikalarının saçmalığını anlayabiliyor. Bir de benden önce birisi notlar düşmüştü o ilkel kitaplara, doğrusu böyle falan diye. Dolayısıyla çok faydalı oldu. Size ait olan ilk Kürtçe kitap hangisi? İlk edindiğim Kürtçe kitap, Ehmedê Xanî’nin ‘Mem û Zîn’idir. M. Emin Bozarslan, Latince’ye uyarlamış, o kitabın önsözü Kürtçe yazı dilini öğrenmemde çok yardımcı oldu. Bir de o dönemki yasaklamalara rağmen Boğaziçi Üniversitesi’nde okurken kütüphanede Robert Kolej’den gelip orada kalan bazı Kürtçe kitaplar vardı. Mesela Ehmedê Xanî’nin ‘Mem û Zîn’i yazarken esinlendiği, Kürt destanı ‘Memê Alan’ın yazılı halini ilk orada gördüm. Klişe başlıklara şablon hizmeti Yüzde 50’ye varan indirim: Tenzîlata heta ji sedî pêncî Büyük ikramiye devretti: Îkramiyeya mezin dewr bû Ekonomik kriz kepenk kapattırıyor: Qeyrana aborî kepengan dide girtin Tatil dokuz güne uzadı: Betlane dirêj bû, bû neh roj İMKB yükselişle açıldı: ÎMKB (Borsaya Nirxên Guhêzbar a Stenbolê) bi bilindbûnê vebû Yağmur yağdı, trafik felç oldu: Baran bariya, trafîk felc bû Aşk yok, sadece arkadaşız: Evîn nîn e, em bi tenê heval in. Yüreğinin götürdüğü yere git: Biçe dera ku dilê te, te dibe wir. İçindeki çocuğa kulak ver: Guh bide zarokê di nava xwe de. Şok diyet: Beş günde beş kilo: Parêza encamgir: Di pênc rojan de pênc kîlo Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor: Kesê ku hûn lê digerin, niha li derveyî xeleka xwegihandinê ye. Xwegihandina kesê/a ku hûn lê digerin, ne pêkan e. Çağın vebası kanser: Webaya vê serdemê şêrpence Günde bir kadeh kırmızı şarap kalbi koruyor: Rojê qedehek şaraba sor dil diparêze Beyaz Saray’ın yeni sakini Obama: Niştecihê nû yê Qesra Spî Obama ye Katliam gibi kaza: 20 ölü, 50 yaralı: Qezaya wekî tevkujiyê: 20 mirî, 50 birîndar Aşk her şeyi affeder mi? Evîn her tiştî efû dike? Varolmanın dayanılmaz hafifliği: Sivikiya xwelibernegir a hebûnê Batsın böyle töre: Toreya wiha, bila bikeve di binê erdê Dağdan indirme planı: Plana daxistina ji çiyê Biri bizi gözetliyor: Yek me raçav dike Damak tadıma uygun değil: Ne li gorî tehma devê min e Seni seviyorum: Ez ji te hez dikim Teşekkür ederim: Spas dikim ‘Çarşaf açılımı’ndan ‘Hamdolsun’a, ‘Özür dilemek’ten ‘Teğet geçmek’e Türkçe-Kürtçe gündem sözlüğü A AB kriterleri: Pîvanên YE (Yekîtiya Ewropayê) ABD’nin ilk siyah başkanı: Yekemîn serokê reşik ê DYA’yê (Dewletên Yekbûyî yên Amerîkayê) Anadil: Zimanê zikmakî, zimanê dayikê Anayasa Mahkemesi: Dadgeha Makeqanûnê Asimilasyon: Pişaftin, asîmîlasyon Askeri birlik: Yekîneya Leşkerî Atama: Pêşandin, tayînkirin Ateşkes: Agirbest Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi: Dadgeha Mafên Mirovan a Ewropayê B Banka kredisi: Krêdiya Bankayê Barış: Aştî Başbakan: Serokwezîr Belediye: Şaredarî Biber gazı: Xaza çavsoj, rondikrêj Bilinmeyen dil: Zimanê ku nayê zanîn Bomba: Bombe, narîncok Bölgesel: Herêmî Bölmek: Parçekirin, dabeşkirin C Cep telefonu: Telefona destan Cumhurbaşkanı: Serokomar Ç Çarşaf açılımı: Gava pejirandina hêzarê Çoğulculuk: Pirdengîparêzî, piranîgirî Çözüm planı: Plana çareseriyê D Darbe günlükleri: Rojnivîskên derbeyê Deniz Feneri: Fanosê Behrê (Zeryayê) Dernek: Komele Dinleme: Parskirin Direniş: Liberxwedan Doğalgaz: Xaza xwezayî Dokunulmazlık: Destnedan Dönem başkanı: Serokê werçerxî Düşünce suçu: Sûcê hizr û ramanê, sûcê bîr û baweriyê E Ekonomik kriz: Qeyrana aborî Emniyet: Ewlehî Ergenekon davası: Doza Ergenekonê Ermeni: Ermenî Etnik köken: Binyada etnîkî, nîjadî F Füze: Moşek, sarox G Gaz bombası: Bombeya xazê, bombeya rondikrêj Gazete: Rojname Gol kralı: Şahê golan Güç: Hêz Güvenmek: Pêbawerbûn Güvenlik: Ewlehî H Haberler: Nûçe, dengûbas (Kürtçe’de çekim ve büküm yoluyla çoğul olur) Hak: Maf Halkı askerlikten soğutmak: Ji leşkeriyê sar kirin Hamdolsun: Spas ji xwedê re, mala xwedê ava Hava kirliliği: Qirêjiya hewayê Hayırlı olsun: Li ser xêrê be Hegemonya: Serdestî Hukuk: Hiqûq Hükümet: Hikûmet I Issız Adam: Mirovê Tenha, Mirov Xalî İ İddianame: Angaştname, îdianame İflas: Topavêtin, îflas İnternet: Înternet İntifada: Serhildan İstihbarat: Saloxgerî İşsizlik: Bêkarî, betalî İşten çıkarma: Ji kar derxistin J Jandarma sınır karakolu: Qereqola cendirmeyan a li ser sînor K Kadın kolları: Baskê jinan Kalkışma: Raperîn Kapatma: Girtin, dadan Kara operasyonu: Operasyona bejahî Kardeşim: Birayê min (erkek kardeş), Xwişka min (kız kardeş) Katılımcılık: Beşdarîtî Kimlik: Zanav, nasname (kimlik kartı) Kök hücre: Şaneya rayekî Kömür yardımı: Alîkariya bi rejî (komir) Kredi kartı: Karta krêdiyê Küçülme: Biçûkbûn Küresel ısınma: Germbûna gerdûnî Kürtçe yayın: Weşana bi Kurdî L Lider: Rêber, serok M Magazin: Magazîn Mahalle baskısı: Pest û pêkutiya şêniyê taxê Medeniyetler Çatışması: Lêkdana Şaristaniyan Memleket: Welat, memleket Milletvekili: Mebûs, parlementer Milli İstihbarat Teşkilatı: Rêxistina Saloxgeriyê ya Neteweyî Muhalefet: Dijberî, muxalefet N Namus: Namûs O Olağanüstü hal: Rewşa awarte, rewşa ne-asayî Operasyon: Operasyon Orantısız güç: Hêza zêde Ortadoğu: Rojhilata Navîn Ö Örgütlenme: Birêxistinbûn Öteki: Yê din (eril), ya din (dişi) Özgürlük: Azadî Özür dilemek: lêborîn xwestin, Özür diliyorum: Li min bibore, li min negire, min bibexşîne P Piyasa değeri: Nirxa piyaseyî Petrol varil fiyatı: Bihayê warîlek neft Polis: Polîs Protesto: Protesto, nerazîbûn R Radikal: Kokdar, radîkal Radyo Televizyon Üst Kurulu: Desteya Bilind a Radyo û Televîzyonan Reel sektör: Sektora reel, beşa rasteqînî Reklamlar: Reklam, danasîn Rektör: Rektor Reyting: Reytîng, rêjeya temaşekirinê S Sakınca: Fikare, metirsî Sansür: Sansûr Savaş: Şer û ceng, lêkdan Saydamlık: Şefafî, dîwederî Sayısal loto: Lotoya jimarî Sendika: Sendîka Sınır ötesi: Derveyî sînoran Siyasi parti: Partiya siyasî Soruşturma: Lêpirsîn Soykırım: Qirkirin, tevkujî Sözlük: Ferheng Ş Şampiyon: Şampiyon Şiddet: Tundî Şüphe: Şik û guman T Talep: Daxwaz Tecrit: Bi tenê hiştin, tecrîd Teğet geçmek: Di ber re derbas bûn Tehcir: Koçberkirin (Bi darê zorê) Televizyon kanalı: Kanala televîzyonê Teşkilat: Rêxistin Türban krizi: Qeyrana turbanê, pevçûna li ser turbanê) Türkçe: Tirkî U Uzlaşmak: Lihevkirin Ü Üniversite: Zanîngeh, zanko V Varoş: Berbajar, perê bajêr, waroş Y Yabancı dil: Zimanê biyanî Yasa: Zagon, qanûn Yeni başlayanlar için Kürtçe: Ji bo kesên ku nû dest pê dikin Kurdî Yerel seçim: Hilbijartinên herêmî Yüksek Öğretim Kurumu: Saziya Hîndekariya Bilind Z Zam: Zem, buhayê giran Zulüm: Zilm, zordarî, zordestî