Abdülkadir Selvi (Yeni Şafak, 13 Haziran 2012)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis'te grup toplantısından çıkmış, kalabalık bir heyetle geliyordu. Bu hızla İmralı'ya kadar gider, Öcalan orada duruyor mu durmuyor mu bakar diye düşündüm. Ancak asansöre bindi, makam odasına çıktı.
O sırada Başbakan Erdoğan, Kürtçe'nin seçmeli ders olarak alınabileceğini açıklıyordu.
Tarihi bir adımdı.
1989 yılıydı.
SHP'nin, "Kürt raporu" ile ezberleri bozup, iktidara doğru tırmandığı günlerdi.
Paris'te düzenlenen "Kürt Konferansı'na" katıldıkları için aralarında Ahmet Türk'ün de yer aldığı milletvekilleri SHP'den ihraç edildi.
Artık Paris'e gitmeye gerek yok. Kürt Konferansı, bugün Türkiye'de, hem de üniversitelerimizde toplanabiliyor.
Bir dönüm noktasıydı bu olay. Çünkü, Kürt sorunu ilk kez merkez partilerin bünyesinden çıkıp, kendi siyasal hareketini başlattı.
Halkın Emek Partisi doğdu.
Sonra, bilinen süreç yaşandı.
Biz, onların kurduğu partiyi kapattık, onlar her defasında daha büyüyerek geldiler.
SHP, kendi içinden çıkanların kurduğu HEP'le seçim ittifakı yaptı.
"Kürtçe yemin" kriziyle başlayıp, DEP'lilerin Meclis'ten alınarak cezaevine tıkıldığı günlerden söz ediyorum.
Aslında büyük bir umutla başlamıştı.
DYP-SHP koalisyon hükümeti kurulmuş, merkez-sağ ve merkez sol koalisyonun ülkenin temel meselelerini çözmesi için umutlar yeşermişti.
Demirel, koalisyon ortağı Erdal İnönü ile çıktığı Güneydoğu gezisinin ilk durağı olan Diyarbakır'da, "Türkiye, Kürt realitesini tanımak zorunda" demişti.
Önemli bir adımdı.
Ta ki, kanlı Nevruz başlayana, 90'lı yılların ayak sesleri duyulana dek.
Özal'la başlayıp, DYP-SHP koalisyon hükümetiyle devam eden bahar havası, birden yerini kışa bırakmıştı.
Sanki devlet el değiştirmiş, kanlı ve kirli 90'lı yıllar başlamıştı.
Öcalan'ın, Kemal Burkay'a, " Kitleler halinde katılımlar başladı" dediği yıllardı. Kürt sorunu konusunda en parlak beyinlerden biri olan Doç. Dr. Hüseyin Yayman, "Türkiye'nin Kürt sorunu hafızası" isimli çalışmasında, 90'lı yıllardan bu yana Kürt sorunun çözümü için yapılan önerileri, hazırlanan raporlarda dile getirilen teklifleri tarayarak 25 başlık altında toplamıştı.
1-Kürt Enstitüsü-Mardin Artuklu Üniversitesi'nde, "Yaşayan Diller Enstitüsü" kuruldu, Muş Alparslan Üniversitesi'nde, "Kürt dili ve Edebiyatı bölümü" açıldı.
2-Kürtçe televizyon ve radyo yayını yapılması. 2006 tarihinde Kürtçe TV açıldı, yerel ve bölgesel düzeyde Kürtçe yayın yapan TV ve radyo kuruldu.
3-DGM'ler kaldırılmalı- 2004 tarihinde kaldırıldı, şimdi ise Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması tartışılıyor.
4-OHAL kaldırılmalı. 2002 tarihinde kaldırıldı.
5-Adları değiştirilen köy ve mezra isimleri yeniden verilmeli. Cumhurbaşkanı bile,"Nörşin" dedi, İçişleri Bakanlığı'na müracaat ederek eski yerleşim yerlerinin isimlerinin iadesi mümkün kılındı.
6-Çocuklara isim verme özgürlüğünü kısıtlayan engeller kaldırılmalı- çocuklara isim verme özgürlüğünün önündeki engeller kaldırıldı.
7-Faili meçhul cinayetler aydınlığa kavuşturulmalı-Malatya ve Diyarbakır Özel Yetkili Mahkemesi tarafından faili meçhul cinayetleri aydınlatmak üzere dava açıldı, TBMM'de terör mağdurları için komisyon kuruldu.
8-Ölüm cezası kaldırılmalı-2002 tarihinde kaldırıldı.
9-Köye dönüşün önündeki engeller kaldırılmalı-2005 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından prensip kararı alınarak, uygulamaya konuldu.
Bu öneriler içerisinde yeni anayasa konusunda çalışmalar sürüyor. Genel af, henüz gündeme alınmadı. Anadilde eğitim ise, 2004 tarihinde Kürtçe dil kursları açıldı, 12 Haziran 2012, yani dün ise Kürtçe okullara seçmeli ders olarak konuldu.
25 dedim, 9 madde sıraladım. Çünkü Türkiye'nin ulaştığı seviye, diğer önerilerin önüne geçti. Hatta bugün okuyunca, "Çözüm için bunlar mı önerilmiş" diyeceksiniz.
25 madde içinde genel af dışında yapılmayan ya da adım atılmayan bir öneri yok.
Elbette ki, Türkiye'nin demokratikleşme standardı yükseldikçe yeni talepler de ortaya çıktı. Ama şunu söylemek istiyorum; "Kürtler ne istiyor?" dediğimizde, elbette ki bunun karşılığı "Kürtler de insanca yaşamak istiyor" olacak. Bundan daha doğal ne olabilir ki? Ama şunu da görmek gerekiyor, 10 yıl içerisinde bunları gerçekleştiren bir siyasi irade var. Kürtlerin de hem bunu hem de her açılıma kurşunla yanıt veren PKK gerçeğini görmesi gerekiyor.
Dün Kürtçe seçmeli ders oldu.
3 asker de şehit.