Kuşadası soyguncusunu nasıl ikna etti?

Kuşadası soyguncusunu nasıl ikna etti?
Aydın'ın Kuşadası ilçesinde soygun amacıyla banka şubesine girerek içeridekileri rehin alan silahlı kişi ile görüşmeyi yürüten Başkomiser Ali İhsan Bulut, içeride yaşananları anlattı. Aydın'ın Kuşadası ilçesinde soygun amacıyla banka şubesine girerek içeridekileri rehin alan silahlı kişi ile görüşmeyi yürüten başkomiser Ali İhsan Bulut, kendisinin de kredi mağduru olduğunu anlatarak zanlı ile diyalog kurduğunu söyledi. İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde ekipler amiri olarak görev yapan başkomiser Ali İhsan Bulut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1999 yılında ABD'de "Rehine Müzakere Eğitimi" aldığını anlattı. Ali İhsan Bulut, Kuşadası'nda dün bankada bulunanların rehin alınmasının ardından, olay yerine "müzakereci" olarak gönderildiğini belirtti. ‘Ben de kredi mağduruyum’ Banka şubesine gittiğinde, zanlı ile irtibat kurulmuş olduğunu ve "arabulucunun" beklendiğini ifade eden Bulut, bir süre sonra silahlı kişi ile diyaloğa girdiğini anlatarak, şöyle dedi: "İkna diyaloğundan sonra bina içine girmeme izin verdi. Dışarıdan şube içi görünmüyor, fakat içeriden dışarısı net seçiliyordu. Silahın konulabileceği yerlere camın ardından baktıktan sonra, yanına girmeme izin verdi. Arabuluculuk için geldiğimi söyleyince, zanlı kredi kartı mağduru olduğunu, bankaların ödenmesi imkansız taksitlendirmeler yaptıklarını, kendi önerilerini ise hiç dikkate almadıklarını, bu nedenle de herhangi bir bankanın şubesinde bu eylemi yapma kararı aldığını anlattı. Psikolojik yakınlık sağlama amacıyla, benim de kredi mağduru olduğumu söyledim. Eyleminin banka görevlilerini, müşterileri, hatta aileleri mağdur ettiğini, buna hakkının olmadığını, yaşananların kendi ailesini de zor durumda bırakacağını söyledim. 'Aile' konusundan etkilendiğini fark edince, bu konu üzerine gitmeye başladım." Bulut, görüşmeleri sırasında, "saldırganın psikolojik sıkıntıları bulunduğuna, fakat çevresinde kimseye zarar verme eğiliminin olmadığına kanaat getirdiğini" ifade etti. Bu sırada bankada farklı yerlerde oturmuş rehinelerin yüzlerindeki korku ifadelerini gözlediğini anlatan Bulut, teklifi üzerine rehinelerin bankanın arka bölümüne alındığını dile getirdi. Tüfekle ateş edemeyeceği an beklendi Başkomiser Bulut, zanlının olayın basına yansıması için muhabir, kameraman ve canlı yayın aracı istediğini, güvenliği ön planda tutarak bu isteği geri çevirdiklerini ifade ederek şu bilgileri verdi: "Olayın basında yer aldığını anlattım. Kendisine internet haber sitelerinin çıktılarını getirebileceğimi söyledim. Uzun görüşme sonrası, rehineleri serbest bırakıp mağduriyetlerini gidermesini istedim. İyi niyet göstergesi olarak 2 rehineyi serbest bıraktı. Ben de dışarı çıkarak, internette hakkında yayımlanan haberlerin çıktılarını kendisine getirdim. Bunların gerçek olmayabileceğini öne sürerek televizyon istedi. Silahsız bir polis memuru televizyon getirdi. Televizyonda kendisiyle ilgili verilen haberleri dinledikten sonra, üçüncü bir şartının olduğunu söyledi. Şartlarının olayı çözümlemeyeceğini, bir an önce teslim olması gerektiğini söyledim. Bu sırada televizyonu getiren polise de 'zanlının tüfekle ateş edebilecek pozisyonda olmadığı boşluk anına hazır olması' konusunda uyarıda bulundum. Tüfeği kabzasından tuttuğu ve kendisiyle ilgili internet haber çıktıları baktığı sırada, üzerine atlayarak kişiyi etkisiz hale getirdik." 31 yıllık emniyet görevlisi olan başkomiser Ali İhsan Bulut, olayın, Aydın Vali Vekili ve Aydın Emniyet Müdürü'nün koordinasyonunda, kimsenin zarar görmemesi ön planda tutularak sağduyulu bir yaklaşımla çözüldüğünü sözlerine ekledi. Marketi iflas edince banka düşmanı olmuş 17 kişiyi silahla rehin alıp korkulu saatler yaşatan, polisin müdahalesiyle etkisiz hale getirilip gözaltına alınan Serkan Sağlam'ın, bir süre önce ihtiyaç kredisiyle kendisine bir market açtığı, ancak iflas etitiği ortaya çıktı. Evine haciz gelince yıkılan Sağlam'ın, borcunu da ödeyemeyince soygun yapmayı planladığı belinlendi. Serkan Sağlam'ın izlediği filmlerden yola çıkarak, soygunu nasıl gerçekleştireceğine ilişkin plan yapıp gerekli malzemeler ve izlenecek yolu maddeler halinde not haline getirdikten sonra harekete geçtiği anlaşıldı. Kendisini tanıyanların ``karıncayı bile incitmezdi'' dediği Sağlam'ın bankaları kendisine düşman olarak gördüğü belirtildi. Olay, dün saat 10.30 sıralarında, Kuşadası'nda Atatürk Bulvarı üzerindeki bir banka şubesine dün saat 10.30'da yüzünü kar maskesiyle gizleyip, pompalı tüfek ve tabancayla giren 28 yaşındaki Serkan Sağlam, 13 çalışanı ve 4 müşteriyi etkisiz hale getirdi. `Bu bir soygundur' diyen Sağlam'ın eylemini farkeden banka çalışanlardan birinin alarm butonuna basmasıyla da polis alarma geçti. Eylemi sırasında güvenlik kameralarına da ateş eden Sağlam'ı ikna etmek için şube çevresinde geniş güvenlik önlemi alınırken, müdahale olasılığına karşılık Aydın Emniyet Müdürlüğü'nde görevli Özel Harekat polisleri de ilçeye geldi. Herhangi bir talebi olmayan, sesini ve banka mağdurlarının yaşadıklarını duyurmak için eylem yaptığını söyleyen Sağlam, görüşmeler sırasında ikisi kadın ikisi erkek dört kişiyi serbest bıraktı. Kendisini `Çilekeş' olarak tanıtan, eyleminin gazete ve televizyonlarda yayınlanıp yayınlanmadığını da takip eden Sağlam, polislerle yaptığı görüşme sırasında dalgınlığından yararlanılıp 7 saat sonra etkisiz hale getirildi. Karga tulumba yakalanan Sağlam, gözaltına alınırken, rehinelerde Kuşadası Devlet Hastanesi'ne kaldırılıp tedavi edildi. Rehineleri birbirlerine kelepçelettirdi İlçedeki ünlü bir otelde bellboy olarak görev yapan Sağlam'ın, eylemi sırasında banka şubesi içerisinde yaşananlar da ortaya çıktı. Sağlam'ın, soygun amaçlı tam teçhizat gittiği, yanına bir tabanca, pompalı tüfek, yiyecek, plastik kelepçeler aldığı anlaşıldı. Sağlam'ın banka şubesindeki rehineleri, kelepçe ve iplerle birbirine bağlattığı, tümünü yere yatırıp cep telefonlarını kapattırdığı, ``Ben karıncayı bile incitmem, size zarar vermeyeceğim'' dediği öğrenildi. Sağlam'ın, alarm butonuna basılmasıyla kısa sürede gelen polisleri görünce paniğe kapıldığı, asıl amacının, parayı alıp gitmek olduğu kaydedildi. Rehineleri konuşturmayan Sağlam'ın, yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle, hükümetin aleyhinde de sözler söylediği belirtildi. Film izledi, notlar aldı Gözaltında halen sorgusu süren Serkan Sağlam'ın, maddi sıkıntılarını çözmek için izlediği filmlerden yola çıkarak, soygunu nasıl gerçekleştireceğine dair planlamalar yaptığı, gereken malzemeleri ve izlenecek yolları maddeler halinde not tutarak eylemi için düğmeye bastığı ortaya çıkarıldı. Sağlam'ın, maddeler halinde yazdığı, ``Bankayı belirle, Silah al, Önce güvenlikçiyi etkisiz hale getir, İçerdekileri etkisiz hale getir, paraları cekete koy'' notları da bulundu. Soygunu gerçekleştirmesi halinde paraları koyacağı ceketi de banka müdürünün üzerinden çıkarıp aldığı belirlenen Serkan Sağlam'ın, sorgusunda, ``Çektiğim kredi beni bitirdi. Başka şubelerden yeni kredi istedim, vermediler. Amacım banka mağdurlarının sesini duyurmaktı. Çoğunun sorununu dile getirdim'' dediği öğrenildi. Anneannesi: Nasıl yapar anlamadık Sakin kişiliğiyle tanınan Serkan Sağlam'ın, böyle bir olayı gerçekleştirmesi yakın çevresinde de şaşkınlık yarattı. Sağlam'ın birlikte kaldığı 70 yaşındaki anneannesi Feride Akbaş, şunları söyledi: ``Elimde büyüttüğüm, kimseye zararı olmayan, sabıkası bile bulunmayan torunum, sabah, `işe gidiyorum' diyerek evden ayrıldı. Aslında çektiği kredi 20 bin TL değildi. Çektiği ihtiyaç kredisiyle bir market açtı. Ancak işleri yürümedi. Daha sonra borçlarını ödeyemedi, faiz bindi haciz geldi. Annesiyle birlikte ödüyorlardı ama demek ki olmadı. Onun bu olayı yaptığını televizyonlardan duyunca şoke olduk. Nasıl böyle bir şey yaptığını anlamadık. Bunları yapacak bir çocuk değildi.'' Bir de ağabeyi olan Serkan Sağlam'ın anne ve babasının ayrılması nedeniyle duygusal çöküş de yaşadığı belirtildi. Sağlam'ın çalıştığı oteldeki arkadaşları da müşterilerin verdikleri bahşişlere hiç dokunmadan, ortak kumbaralarına attığını, para hırsı bulunmayan, dürüst birisi olduğunu dile getirdi. Şubede tadilat Olayın yaşandığı banka şubesinde ise, Genel Müdürlük tarafından gönderilen görevliler inceleme yaptı. Kurşunlanan güvenlik kameralarının yerine yenileri takılırken, asma tavanlar da boyandı. Rehin alınan banka çalışanlarına da basın mensuplarına konuşmamaları yönünde talimat verildiği dile getirildi. Şubedeki tadilatın ardından banka şubesinin normale dönüp hizmete başlayacağı belirtildi. Rehineler dehşeti anlattı Eylem sırasında Serkan Sağlam tarafından serbest bırakılan rehinelerden İbrahim Ö. ve Ayla Yereyakın, yaşadıkları dehşet dakikalarını anlattı. Bir asansör firmasında işçi olarak çalışan İbrahim Ö., yaşadıkları şöyle anlattı: ``Soyguncu yakalanmadan bir saat önce serbest bırakıldım. İzmir'deki görevli arabulucu polis geldikten sonra bizi iki kişi olarak dışarı çıkardı. Rehine olarak biz en son çıkanız. Bankaya, para çekmeye gitmiştim. O an işlemlerin yapıldığı sırada bir arkadaş girdi içeri, kara gözlük ve kırmızı şapkası vardı. Bir el ateş etti tavana. `Kimse kıpırdamasın' dedi. Bizden önce güvenlikçi kaçtı. Sonra gitti müdür beyi teslim aldı. `Herkes ortaya gelsin' dedi. Herkes ortaya geldi. Ondan sonra beyaz plastikten olan kablo sıkacaklarını banka memurunun eline verdi. Herkesin ellerini bağla dedi. Herkesin ellerini bağladıktan sonra güvenliği etkisiz hale getirdi. Ondan sonra müdür beye sprey boyaları verdi. Camları boyattı. Herkesi rehin aldıktan sonra kameralara ateş edip patlattı. Pompalı gitar çantasında Gitar çantasından pompalı tüfeğini çıkarttı. Maskeyi de içeride taktı. Duvara dönük taktı. O yüzden göremedik. Kimseye bir şey yapmadı. Davranışı çok normaldi. Gayet iyiydi. Yüzü koyun yatıyorduk bir ara. Bize dedi ki, `rahatsız olduysanız yan yatabilirsiniz.' Biz de yan yattık. Bir müddet sonra `herkes oturabilir' dedi. Kalktık oturduk. `Susayan varsa su vereyim' dedi. Su verdi. Ondan sonra kayısı suyu ve bisküvi getirmiş yanında. `Bisküvileri kendime aldım. Kayısı sularını isteyen varsa vereyim' dedi. Oradan bir kadın acıktığını söyledi. Ona kendi eliyle bisküvi yedirdi. Suyu da bana kendi eliyle verdi. Gerçekten kötü niyeti yoktu. `Zaten benim sizinle bir alakam yok' dedi. `Siyasi benim işim' dedi. `Benim boykotum sadece AKP'ye karşı' dedi. Bunu bağıra bağıra söyledi. Soygunla hiçbir alakası yoktu gibi görünüyordu. Bankolardaki paralara dokunmadı. Bir kahramanlık yapmayıp bizim canımızın yanmasını istemediği için bizi bağladı. Bayağı korku vardı içeride. Dibimizde ateş ediyordu. Bir yelek giydi. Ne ararsanız vardı. Fişek ve şarjör vardı içinde. Ben yerde yattığım halde yanımdan gelip geçerken korktum, elinde silah vardı.'' Arabulucu polis etkili oldu Arabulucu polisin etkili olduğunu söyleyen İbrahim Ö., ``Polis memuru içeri girdiğinde, soyguncuya, `Ben girdiğime göre 4 kişiyi dışarı çıkarırım' dedi. O ise, `Buna ben karar veririm' dedi. O zaman müşterilerin dışarı çıkarılmasına karar verildi. `Kaç tane müşteri var' dedi. Biz de iki müşteri olduğumuzu söyledik bizi çıkardı. Normal bir şekilde. Üstüne basa basa söylüyorum kötü niyeti yoktu. Polisle normal bir konuşma yaptılar. Polis `isteklerini sun' dedi. Ne için eylemini yaptığını sordu. Kendisine kötülük gelmeyeceği söylendi. Arabulucu polise çok güvendi. Hiç birşey istemedi sadece bir kağıt çıkardı. Gazetecilerin ismini söyledi, en son `televizyoncularla görüşeceğim' dedi. Polis de `sen boykot yapmak istiyorsan çağırıyım kameraları konuş, ama buradaki arkadaşları serbest bırak' dedi. `Ben dışarı çıkaracağım saati bilirim' dedi. Görüşmek istediklerinin gelmesi halinde rehinelerden birer kişi bırakacağını söylüyordu. Bizi de iyi niyetli davranıp bıraktı. Kolumdaki kelepçenin yarasından dolayı beş gün rapor aldım'' dedi. ‘Çok korktum’ İlk serbest bırakılan rehine Alya Yereyakın ise ``Pompalı tüfekle güvenlik kameralarını patlatınca çok kortum. Kamera başımın üzerindeydi. Pompalı tüfekle patlatınca çok korktum. Tansiyonum düştü. Fenalaştığım söylenince beni dışarı çıkarttı. Müdür bey beni kapıya kadar götürdü. Müdür beyi kaçması halinde vuracağıyla tehdit etti. Sonra beni hastaneye kaldırdılar. Serum verdiler'' dedi.