Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasındaki 4 önemli kuş yolundan ikisinin geçtiği Türkiye'deki kuraklığın geniş bir coğrafyadaki kuş popülasyonunu olumsuz yönde etkilediği, önlem alınmaması durumunda bugün kuşların yaşadıklarının gelecekte insanlar için de kaçınılmaz olduğu bildirildi. Kuş Araştırmaları Derneği (KAD) Genel Koordinatörü ve Sulakalanlar Program Müdürü Osman Erdem, göçmen kuşların Türkiye'de konakladığı sulak alanların büyük ölçüde kuruduğunu, deltalarda da kuraklık sıkıntısı yaşandığını söyledi. Erdem, barındırdığı biyolojik çeşitliliğin yanı sıra, bulunduğu bölgenin ekolojik dengesinin korunmasına da katkı sağlayan sulak alanların öneminin yeterince bilinmediğini belirterek, "Yapılan tüm çalışmalara rağmen Türkiye'deki sulak alanlar halen büyük tehlikelerle karşı karşıya. Ne yazık ki kayıplar devam ediyor" dedi. Yaşanan iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün daha çok hissedildiğini anlatan Erdem, İç Anadolu Bölgesi'nde kuşların barındığı ve kuluçkaya yattığı çok sayıda gölün kuruduğunu ve yok olduğunu kaydetti. Erdem, bundan 10 yıl öncesine kadar on binlerce göçmen kuşun kuluçkaya yattığı İç Anadolu'da artık neredeyse parmakla gösterilecek kadar az sayıda kuşun ürediğini vurgulayarak, "Su, insanlar kadar hayvanlar için de çok önemlidir. Suyun olmadığı yerde yaşam olmaz. Bu nedenle kaynaklarımıza sahip çıkmalı ve korumalıyız. İç Anadolu'da kuraklık nedeniyle çok sayıda sulak alanımız kurudu. Kuşların beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için sulak alana ihtiyacı var. Göç yolunda sulak alan yoksa bunların pek çoğu yolculuğunu sürdüremeyecek, bu da sayı kaybına neden olacaktır. Çoğu göçmen kuş beslenemediği için telef oldu. Her yıl 10 binlerce kuşun kuluçkaya yattığı İç Anadolu'da yaşanan bu süreç dünya genelindeki kuş popülasyonunda azalmaya neden oldu ve bu sayı her geçen gün artıyor. Su yaşamın ve bireylerin en temel gereksinimidir. Sulak alanların kurutulduğu bölgeleri ilk terk edenler kuşlar oluyor. Sıra insanlara gelecek. Bize düşen görev sulak alanlarımıza sahip çıkmak ve korumak. Bu önlemler alınmadığı takdirde bugün kuşların yaşadıkları insanlar için de kaçınılmaz olacak" dedi.
''Sultan sazlığını kaybettik'' Erdem, İç Anadolu bölgesinde Kayseri il sınırları içerisinde Develi, Yahyalı ve Yeşilhisar ilçelerinin oluşturduğu üçgen içerisinde yer alan ve 1990'lı yıllarda önemli sulak alanlar arasında bulunan Sultansazlığının kaybedildiğini söyledi. Sultansazlığının bulundurduğu eko sistem itibariyle bir zamanlar su kuşları için adeta "cennet" olduğunu anımsatan Erdem, İç Anadolu'da burada olduğu gibi bir çok sulak alanın kaybedildiğini ifade etti. Erdem, uluslararası sözleşmelere atılan imzalara ve taahhütlere rağmen ne yazık ki tüm dünyada yanlış politika ve uygulamalara devam edildiğini ve göllerin teker teker kuruduğuna dikkati çekerek, "Ereğli ve Hotamış sazlıkları, Tersakan ve Eşmekaya gölleri sadece Orta Anadolu'da son 10 yılda tamamen kaybettiklerimiz. Eber, Akşehir, Kulu, Bolluk ve Türkiye'nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, yine Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir'de ise durum çok kritik. Akarsularımızın durumu da farklı değil, Büyük Menderes, Gediz, Ergene, Seyhan, Ceyhan gibi önemli akarsularımız her geçen gün biraz daha kirleniyor ve kullanılamaz hale geliyor. Yer altı sularımız her yıl biraz daha azalıyor. Orta Anadolu'da yer altı su seviyesi son 15 yılda aşırı kullanım nedeniyle ortalama 17-18 metre düştü ve bu düşüş artarak devam ediyor. Kaçak kuyuları kapatıp, suyumuzu daha tasarruflu kullanmadığımız takdirde tüm İç Anadolu'da bırakın sulama suyunu, içme suyu bulmak dahi sorun olacak" dedi. Erdem, Türkiye'de "Ramsar Sözleşmesi Sukuşu ve Balık Özel Kriterleri"ne göre 76 uluslararası öneme sahip sulak alanın bulunduğunu ifade ederek, bunların toplam alanının bir milyon 295 bin 546 hektar olduğunu, 76 alandan 72'sinin su kuşları, 4'ünün balıklar, 16'sının ise hem su kuşları hem de balıklar bakımından uluslararası öneme sahip olduğunu kaydetti.
''Ak pelikanlar artık üremiyor'' Erdem, Türkiye'nin göçmen kuşların geçiş noktasında bulunan önemli bir ülke olduğunu vurgulayarak, ülkede 450'nin üzerinde kuş türü bulunduğunu ve bunların 3'te 2'sinin göçmen olduğunu söyledi. 1970'li yıllarda Ereğli sazlıklarında 2 bin çift Ak Pelikan'ın kuluçkaya yattığını belirten Erdem, "Ak Pelikanlar bırakın Ereğli sazlığını, Türkiye ile Gürcistan sınırında bulunan Aktaş Gölü'nde kuluçkaya yatan 150-200 pelikanı hesaba katmazsanız ülkemizin hiçbir yerinde kuluçkaya yatmıyor. Çünkü yaşama alanları teker teker yok oldu" diye konuştu. Erdem, yaşanan iklim değişikliği ve sulak alanlarının kuruması nedeniyle kuş sayılarında önemli oranda azalma meydana geldiğini vurgulayarak, "Türkiye göçmen kuşlar açısından anahtar ülke konumunda. Türkiye'deki sulak alanların kaybı pek çok kuş türünü olumsuz etkileyecek. Kuşların beslenme ihtiyacını karşılamaları için sulak alana ihtiyacı var, göç yolunda sulak alan yoksa bunların pek çoğu yolculuğunu sürdüremeyecek. Bu da sayı kaybına neden oluyor. Diğer ülkeler ne kadar önlem alırsa alsın Türkiye'de önlemler yeterince alınmaz, sulak alanlar korunmazsa kuşların varlıklarını sürdürmesi mümkün değil. İç Anadolu'daki sulak alanlardaki yok oluş, geniş bir coğrafyadaki popülasyonun azalmasına neden oluyor. Bu nedenle Türkiye'nin üzerine düşen sorumluluk daha da fazla. Bundan 7-8 yıl önce 400 bin kuşun barındığı Sultansazlığı artık yoksa, 50-100 bin kuşun barındığı Kulu, Bolluk ve Seyfe gölü kurumuşsa, İç Anadolu genelinde 1 milyon üzerinde kuşun kışladığı on binlercesinin de kuluçkaya yattığı kuşları evsiz bıraktınız demektir. Hep beraber kuşların bu çığlığını dinlemeli ve gösterişte değil, somut anlamda ders çıkarmalıyız. Aksi taktirde bundan sonraki süreçte sıra ne yazık ki insanoğluna gelecek" dedi.
İlgili haberler:Göçmen kuşlara radyo takibiAkşehir 'Çölü'nde' flamingo mezarlığı