Sabah gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanmalarının sadece Gülen Cemaatine yakın medya organlarında savunulduğunu ifade ederek, "Şener ve Şık tutuklamaları savunulamayacak ölçüde büyük bir fecaatti. Bazı Emniyet ve yargı mensupları bir skandala imza atmıştı. O günlerin arşivlerine bakın, Hükümet'i destekleyen medyanın tamamında bu tutuklamalara karşı çıkıldığını görürsünüz. Sadece Camia medyası bu yapılan operasyonun haklılığını zorunlu olarak savunuyordu" dedi.
Kütahyalı, Fethullah Gülen'e hitaben yazdığı köşe yazısında cemaate yakın gazetelerin tutuklu gazetecileri manşetlerine taşımalarını eleştirerek, "O gazetecileri tutuklayan savcıların arkasında hep Camia medyası vardı. Şimdi ise aynı medya bunu Erdoğan'ı itibarsızlaştırmaya yönelik argüman olarak kullanıyor. Bunlar ayıp değil mi, insafsızlık değil mi Hocam" dedi.
Rasim Ozan Kütahyalı'nın Sabah gazetesinde yayımlanan, "Hocaefendi'ye açık mektup (3): Vefa" başlıklı yazısının (4 Aralık 2013) ilgili kısmı şöyle:
Erdoğan öyle bir karakter ki kendisine açık ihanet edilmedikçe yapılmış korkunç hataları bile affediyor. Savunulamayacak bir yanlış yaptığında bile yol arkadaşlarına sahip çıkıyor. Hatta bu yüzden çok tepki de topluyor ama gelen tepkileri hiç önemsemiyor. Güvendiği insanı ve topluluğu büyük hata yaptığında bile savunmayı erdem sayan biri Erdoğan. İşte bu geleneksel vefa ve ahlak anlayışıyla Erdoğan cemaatten arkadaşların Mart 2011'de yaptığı, hiç kimsenin savunamayacağı bir adli skandalda bile Hizmet'e sahip çıkmıştı. Çok iyi hatırlayacaksınız Hocam o hadiseyi. ***
Şener ve Şık tutuklamaları savunulamayacak ölçüde büyük bir fecaatti. Bazı Emniyet ve yargı mensupları bir skandala imza atmıştı. O günlerin arşivlerine bakın, Hükümet'i destekleyen medyanın tamamında bu tutuklamalara karşı çıkıldığını görürsünüz. Sadece Camia medyası bu yapılan operasyonun haklılığını zorunlu olarak savunuyordu. Dahası Camia medyasının harici kalemleri bile Hizmet'in düştüğü durumu savunamıyordu. ***
O dönem istisnasız bütün bakanlar ve AKP yetkilileri bu tutuklamaların yanlışlığı yönünde gizli ya da açık demeç veriyordu. Bu olay yüzünden hükümet de uluslararası arenada çok zor durumda kalmıştı. Türkiye'nin imajı bugün de etkileri sürecek şekilde berbat olmuştu. Fakat bütün bunlara rağmen Başbakan Erdoğan en olmadık zamanda üstelik Avrupa'nın göbeğinde gitti yine Emniyet ve Yargı mensuplarına yüksek sesle sahip çıktı. ***
Herkesi yine şaşırttı Başbakan. Kendi bakanları, Hükümet'i destekleyen kalemler, hatta yakın çevresi bile Başbakan'ın sözlerine tam zıt konumdayken geleneksel vefa adamı Erdoğan, korkunç hata yaptığında bile yoldaşlarını savunmak ilkesini yine hayata geçirmişti. İşte böyle bir adama 7 Şubat darbesi yapılmak istendi ya insanın aklı havsalası almıyor. Delilik bu. ***
Hele ki "Erdoğan'ın döneminde şu kadar gazeteci tutuklandı. Ülke nereye gidiyor" gibi bir manşet Hizmet medyasında nasıl atılır. Bu manşeti atanlar hiç mi aynaya bakmaz. O gazetecileri tutuklayan savcıların arkasında hep Camia medyası vardı. Şimdi ise aynı medya bunu Erdoğan'ı itibarsızlaştırmaya yönelik argüman olarak kullanıyor. Bunlar ayıp değil mi, insafsızlık değil mi Hocam. Sizin adalet ve vicdan terazinize inanıyor ve takdirlerinize bırakıyorum.