Gazeteci Kutlu Adalı'nın öldürülmesine ilişkin savcılığa ifade veren ve adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılan organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in kardeşi Atilla Peker'in Anadolu Adalet Sarayı'nda verdiği savcılık ifadesi ortaya çıktı. Savcılığa verdiği dilekçedeki bilgileri ifadesinde tekrarlayan Atilla Peker, "Aile toplantısına giderken iki defa çok ciddi takip edildiğimi ve öldürülebileceğimi düşündüm." dedi.Atilla Peker'in Sedat Peker'in telefon etmesi üzerine Korkut Eken'le buluşarak Kıbrıs'a gittiği, Eken'in kendisine iki adet silah verdiği ve Kıbrıs'ta 3 gün kaldıktan sonra geri döndüklerini söylediği öğrenildi. Atilla Peker, İstanbul'a döndükten birkaç ay sonra Korkut Eken'in yanına gelerek kendisine "Bak seninle gittiğimiz o olayı hallettik" diyerek "Ben de bunun üzerine basında Lefkoşa'da öldürüldüğünü duyduğum gazetecinin benim Korkut Eken ile gidip döndüğümüz kişi olduğunu bu şekilde öğrendim. Ayrıca bu şahsın bana anlatıldığı gibi terörist değil gazeteci olduğunu da öğrenmiş oldum" dediği belirtildi.
Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla göndermiş olduğu dilekçenin kendine ait olduğunu söyleyen Peker, "Sedat Peker benim kardeşimdir, kendisi yurt dışındadır. Yaklaşık 10 ay kadar önce ablalarımla birlikte haftada 1 gün bir araya geldiğimiz ikâmete giderken tanımadığım ve kim olduklarını bilmediğim şahısların beni takip ettiklerini, hatta hakkımda illegal işlemlerin yapıldığını düşündüğüm için kardeşim Sedat Peker'in de videolarda bahsettiği Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili bildiklerimi anlatmak amacıyla söz konusu dilekçeyi verdim. Aile toplantısına giderken iki defa çok ciddi takip edildiğimi ve öldürülebileceğimi düşündüm. Bu takip işlemlerini Mehmet Ağar ve ekibinin kardeşim Sedat Peker ile olan husumetinden dolayı yaptırmış olabileceğini düşündüm." dediği kaydedildi.
Atilla Peker'in ifadesinde, Sedat Peker'in kendisini 1996 yılının Mart veya Nisan ayında arayarak Ankara'ya gelmesini istediğini söylediğini, Ankara'da Korkut Eken ile bir otelin lobisinde buluştuğunu, "Burada konuşurken Korkut Eken bize 'Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Türkiye aleyhine ve KKTC'nin Rum kesimine bağlanmasına yönelik ciddi çalışmalar yapan insanların olduğunu, bu şahısların bizim polis ve askerlerimizi şehit ettiğini, bu nedenlerle bu şahısların öldürülmesi gerektiğini' söyledi. Ancak Korkut Eken bu genel açıklamayı yaptıktan sonra öldürülecek kişilere yönelik herhangi bir isim telaffuz etmedi. Bunun üzerine ertesi gün uçak biletlerini alarak Korkut Eken'le birlikte Ankara Esenboğa Havaalanı'ndan Kıbrıs'a uçuş yaptık" dediği kaydedildi.
Uçuş sırasında kendi kimliğini kullandığını ve Korkut Eken'in ise cebinden çıkarmış olduğu birkaç kimlikten Mustafa isimli kimliği kullandığını dile getiren Peker, Lefkoşa Havalimanı'na iniş yaptıklarını, bir otelde kaldıklarını kaydetti. Eken ile birlikte Sivil Savunma Daire Başkanlığı'na gittiklerini belirten Peker'in ifadesi şöyle:
"O dönem burada Albay rütbesi ile bulunan Galip Mendi ve yardımcısı olan Yarbay Enver Topuz ile tanıştık. Korkut Eken beni kendileri ile tanıştırdı. Burada sohbet ve ikramlardan sonra Korkut Eken bana yanda bulunan boş odaya geçmemi söyledi. Ben de bu odaya geçtim. Korkut Eken bana Ankara'da iken 'Jeriko' marka silah vermişti. Bu silah üzerimdeydi. Yan odada ise ikinci bir 'Uzi' marka silah verdi. Bu silaha susturucuyu nasıl ve ne şekilde takacağımı öğretti. Ben de uygulamasını yaptım. Daha sonra akşam saatlerinde Korkut Eken'le birlikte Lefkoşa'da dışarıya çıktık. Bir evin etrafında gözlemleme amaçlı evin içini ve bahçesini gözetledik. Evin içinde kalabalık kişi ve sesler vardı. Evin ışıkları yanıyordu. Buradan ayrılarak otele geri döndük ve geceyi otelde geçirdik. Ertesi günü öğlen saatlerinde tekrar aynı evin etrafını gözetleme amaçlı olarak turladık. Daha sonra akşam saatlerinde tekrar bir daha aynı evin etrafını turladık. Otele gidip yattık"
Ertesi gün Piyade Alay Komutanlığı'na gittiklerini, Eken'in bir aracın plakasını buradaki komutana vererek aracın komutanlığın önünde durdurulup bekletilmesini istediğini iddia eden Peker şunları söyledi:
"Bir müddet sonra bir aracı buradaki görevliler durdurdular. Biz de alay komutanlığının bahçesinden hızlı adımlarla dışarıya çıktık. Araçta bulunan şahsı buradaki askerler alay komutanlığının bahçesinin içerisine aldıklarını ve etrafını çevrelediklerini görünce Korkut Eken ile ben tekrar alay komutanlığının içerisine girdik. Ben Korkut Eken'in vermiş olduğu plakalı ve araçtan indirilen şahsın kim olduğunu bilmiyorum ancak bu şahsın yanında 13-14 yaşlarında bir erkek çocuğunun var olduğunu gördüm. Korkut Eken ile alay komutanının odasına gittiğimizde Korkut Eken alay komutanına 'Ben size böyle mi dedim' şeklinde kızdı. Daha sonra buradan ayrılarak otele gittik. Otelde Korkut Eken bana yarın ki uçak ile Türkiye'ye geri döneceğimizi ancak bu iş için daha sonra tekrar geleceğimizi söyledi. Ertesi günü uçak ile Ankara 'ya geri döndük. Kıbrıs'ta toplam 3 gün kaldık 4'üncü gün döndük. Ankara'dan ben İstanbul 'a aynı gün geri döndüm"
Ben İstanbul'a döndükten sonra aradan birkaç ay geçti. Bir silahla yaralama olayı nedeni ile Paşakapısı Cezaevi'ne tutuklu olarak girdim. Ben cezaevindeyken Korkut Eken beni telefon ile arayarak cezaevine ziyarete geleceğini söyledi. Ben de cezaevine gelmesine gerek olmadığını kendimin gelebileceğimi söyledim. Cezaevinden hastaneden gitme bahanesi ile araç ayarlayarak ring halinde Korkut Eken'in bulunduğu Silivri'deki bir otele gittim. Bu otelin lobisinde Korkut Eken, yanında kardeşim Sedat Peker ve tanımadığım iki kişi vardı. Bu arada ben cezaevindeyken Korkut Eken ile görüşmeden önce basında Lefkoşa 'da bir gazetecinin Uzi marka susturuculu silah ile öldürüldüğünü duydum. Korkut Eken'in yanına gidince otelde bana 'Bak, seninle gittiğimiz o olayı hallettik' şeklinde beyanda bulundu. Ben de bunun üzerine basında Lefkoşa'da öldürüldüğünü duyduğum gazetecinin benim Korkut Eken ile gidip döndüğümüz kişi olduğunu bu şekilde öğrendim. Ayrıca bu şahsın bana anlatıldığı gibi terörist değil gazeteci olduğunu da öğrenmiş oldum. Benim dilekçe verdiğim konuya ilişkin olarak bildiklerim, yaşadıklarımın hepsi bu" (DHA)
Sedat Peker yayımladığı 7. videoda gazeteci 1993'te evinin önünde bombalı saldırı ile ölen Uğur Mumcu ve 1996 Lefkoşa'da öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayetlerine ilişkin olarak da eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ve eski MİT'çi Korkut Eken'i işaret etti. Uğur Mumcu cinayetine yönelik, "Uğur Mumcu şehit ediliyor, yanına ilk gelen kim; katil en önce gelir, Mehmet Ağar" diyen Peker, Adalı cinayeti için de kendisine gelindiğini ve kardeşi Atilla Peker'i önerdiğini iddia etti. Peker, “Biz o zaman Mehmet Ağar, Korkut Eken hep beraberiz... Genciz, vatanseveriz.. Bana genelde iş adamlarını yönlendiriyorlar, faili meçhullerden ziyade. Onları da anlatacağım. Bana dedi ki, "Kıbrıs'ta bir adam var, Kıbrıs'ı Rumlara satmak istiyor." İki profesyonel dedi... Dedim sana öz kardeşimi vereceğim, Atilla Peker'i. Uzmandır, sokaklarda yetişmiştir. Biletlerden bakabilirler. Yüce Allah o insanın kanını bize nasip etmedi. Aradan zaman geçti, döndüler üç dört gün sonra. Denk gelinemedi. Korkut abiyle konuştuk. Dedi sonra gideceğiz. Onlara bağlı başka bir ekip öldürmüş. Karşılaştık Korkut abiyle, "Halloldu o iş" dedi” aktarımını yaptı.
Muğla'da polisin düzenlediği operasyonda suç örgütü lideri Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker ve yanındaki Yunus Olcay, Fethiye ilçesindeki villada gözaltına alınmıştı ardından serbest kalmıştı.
Peker, Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, "Kardeşim Atilla Peker, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili anlatmak istedikleri kayda geçirilmemiştir." açıklamasını yapmıştı.
TIKLAYIN- Atilla Peker, Kutlu Adalı cinayetine ilişkin dilekçe vermişti; soruşturma başlatıldı