"Kütüphanelere aşkla gidin" diyen Prof. Ahmet Davutoğlu yargının kitap toplatma kararına ne diyecek?

"Kütüphanelere aşkla gidin" diyen Prof. Ahmet Davutoğlu yargının kitap toplatma kararına ne diyecek?

Gazeteciler Hasan Cemal ve Tuğçe Tatari'nin kitapları hakkında, Türkiye tarihinde başbakanlık koltuğunda bir profesör otururken toplatma kararı alındı. Konuşmalarında kitaplarla ilişkisine ve okumalarına dair yaptığı atıflarla da bilinen Prof. Ahmet Davutoğlu'nun bu toplatma kararını nasıl değerlendireceği merakla bekleniyor. Akademisyen kimliğiyle de bilinen Davutoğlu, kitaplara dair sevgisini "Kütüphanemde binlerce kitabım var, bir tanesi eksilse hissederim" diyerek açıklamış, AKP teşkilatına "Kütüphanelere aşkla, coşkuyla, muhabbetle gidin" tavsiyesinde bulunmuştu. 

Gaziantep 3. Sulh Ceza Hâkimliği, T24 yazarı ve Bağımsız Gazetecilik Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Cemal'in “Delila Bir Genç Kadın Gerillanın Dağ Günlükleri” ve “Çözüm Sürecinde Kürdistan Günlükleri” kitabı ile gazeteci Tuğçe Tatari’nin “Anneanne Ben Aslında Diyarbakır’da Değildim” kitapları hakkında toplatma kararı verdi. Cumhuriyet tarihi boyunca rastlanan kitap toplatma faaliyetleri, özellikle 12 Eylül 1980 askeri darbesi ardından yoğunlaşmış ve kitap yakmaya varmıştı. 

Davutoğlu'nun geçen yıl haziran ayında Dışişleri Bakanı'yken Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç’ın ‘Din ve Siyaset‘ isimli kitabın toplatılmasını istediği iddiasıyla gündeme geldi. 

Davutoğlu'nun avukatı Cemal Araalan ise "Davutoğlu’nun mahkemeye başvurarak kitabın toplatılmasını istediği" iddiasını yalanlayarak, böyle bir talepte bulunulmadığını belirtti, "Sadece müvekkilimizin kişilik haklarını zedeleyen asılsız ve mesnetsiz ifadelerin yayından çıkartılması talep edilmiştir" dedi. 

Ali Bulaç’ın ‘Din ve Siyaset’ adlı kitabında geçen ve Davutoğlu'nun avukatı aracılığıyla yalanladığı ifadeler şöyleydi: 

Bizim bir devlet geleneğimiz var. Osmanlı’da da bu böyleydi, devlet için evlatlar bile feda edildi. Bugün de devlete zarar verecek bir yapıyı kabul etmemiz mümkün değil. Devletin ele geçirilmesine müsaade etmeyiz.”

Davutoğlu, 28 Ağustos 2014'te başbakan olduktan sonra "Profesör Başbakan" başlıkları da atılırken kendisini tanımlamak için siyasetçi kimliğinin yanı sıra entelektüel ve akademisyen kişiliğini de öne çıkardı ve kitaplara olan sevgisini sık sık dile getirdi. 

 

"Rüyalarımda Gazali ve Hegel’le tartıştım" 

 

Davutoğlu, Eylül 2015'te katıldığı bir televizyon programında “Açık söyleyeyim, doktora tezimi yazarken rüyalarımda bazen Gazali ve Hegel’le tartıştığımı hatırlarım. Görmediğim halde onlar benim hocam” dedi.  

 

“Kütüphanelere aşkla gidin"

 

Konuşmalarında kitap ve kütüphanelerin önemini vurgulayan Davutoğlu, 2015 Mart ayında AKP teşkilatına “Seçim meydanlarına nasıl aşkla, şevkle, coşkuyla gelecekseniz, kütüphanelere de aynı aşkla, coşkuyla, muhabbetle gidin" tavsiyesinde bulundu.

 

"Kitap estetiktir"

 

Türkiye'de AKP iktidarı döneminde kütüphane sayısını artırdıkları vurgulayan ve kütüphanelerin önemli mekanlar olduğunu söyleyen Davutoğlu, kitap ile ilgili görüşlerini Mart ayında katıldığı 4. Sosyal Bilimler Teşvik Ödülü Töreni'nde şöyle aktardı:

“Kitap aynı zamanda estetiktir. Şehrin estetiği mimaridir, insanın estetiği ahlaktır, evin estetiği kitaptır, kalemin estetiği hattır. Kütüphaneler var diye, evimizi kitaplardan aman yoksun bırakmayalım. Bir ev kitaptan yoksun diye kitaplar bir şey kaybetmez ama o evin sahibi, çocukları, atmosferi esas kaybeden olur.”

Başbakan Davutoğlu, Ekim ayında Habertürk’ten Kübra Par ile yaptığı söyleşide lise yıllarında kütüphanelerde saatlerini geçirdiğini söylerken öğrenciyken 40 lira haftalığı olduğunu, artırdığı harçlıklarıyla da kitap aldığını anlattı. Davutoğlu aynı söyleşide, “Karaköy’de Almanca kitaplara bakardım. Üniversite yıllarında da sığındığım iki yer vardı. Rumelihisarı’nın dibinde, Aşiyan Mezarlığı’nın üzerinde bir yer vardı. Oralarda oturur, saatlerce kitap okurdum. Diğer sığındığım yer ise Yahya Efendi Dergâhı’ydı” dedi. 

 

"4 ayrı yerde kütüphanem var"

 

Dört ayrı yerde kütüphanesi olduğunu söyleyen ve evinin üst katını kütüphaneye çevirdiğini anlatan Davutoğlu, “Sare Hanım, benim hassasiyetimi bildiği için Ankara'da Başbakanlık Konutu'ndaki terasa bakan aydınlık bir yeri de kütüphaneye çevirdi. Başbakanlık Konutu'nun resmi kısmında da bir kitaplığımız var, daha eski eserleri oraya aldım. Süleymaniye'de Bilim Sanat Vakfı'nın bir odası hâlâ bana aittir. Ara sıra kaçamak yapıp oraya giderim. Kitaplarım bu dört yere dağılmış durumda” ifadelerini kullandı.

Gençlik yıllarında “Batı klasikleri ve Doğu klasiklerini aynı anda çok yoğun okuduğunu” söyleyen Davutoğlu, “Lise yıllarında bir yanda Stalin’i, Hegel’i; diğer yanda aynı dönemde İmam-ı Azam’ın Fıkh-ı Ekber’ini de, Gazali’yi de okuduk. Lise çağlarında bu okuma serüveni arkadaşlarla bir­likte de yapılırdı, bazen Beyazıt’ta bir kahvehanede oturur kitap okurduk...” dedi. 

 

"Kütüphanem önümden geçiyor"

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçen hafta Üsküdar’da bir kitap kafede gençlerle yaptığı sohbette ise kitapla ilgili görüşlerini aktararak, “Kitap her şartta önerilir. En yakın dost olması lazım her zaman insanın kitap” demiş, üç kitap tavsiyesinde bulunmasının istemesi üzerine de , “Vallahi işte bu zor. Çünkü üç kitap, şimdi bütün bir kütüphanem önümden geçiyor, çocuklar arasından üç tanesini seç der gibi bir şey, hepsi bir diğerinden önemli” şeklinde konuştu. 

Davutoğlu’nun buluşmada gençlere kitap önerdiği sohbetten o bölüm şöyle:

“Mesnevi gibi irfan ve hikmet kitapları bir seferde okunup bitmez, mutlaka tekrar tekrar bakmak icap eder, onlar öyle bulunmalı. Bazı özellikle romanlarda insanı çok iyi etüt etmiş romancıları seçin. Dosto’dan hangisini okursanız okuyun, Dostoyevski’den mutlaka bir roman okunmalı. Klasiklerden, yani Doğu ve Batı klasiklerinden, düşünce tarihinin omurgası olmuş klasikleri mutlaka okumak lazım. Siyaset bilimciyse, mutlaka Farabi’nin Medinetü'l Fâzıla’sını okumak lazım. Yine eğer siyaset bilimi ve felsefesi üzerine ise Eflatun’un Devlet’ini sindire sindire okumak lazım, sorulu-cevaplı interaktif bir düşünce. Eğer Türkiye’de bir geçiş, bir kültür, kadimden moderniteye geçinin iniş-çıkışlarını görmek isterseniz mutlaka ama mutlaka Ahmet Hamdi Tanpınar’dan bir eser okuyacaksınız. Şehri tanımak isterseniz, şehirle ilgili yine Ahmet Hamdi Tanpınar, birçok yazarlar. Dolayısıyla, tek tek şeyler vermek doğru değil, otobiyografileri mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Önemli kişilerle ilgili benim iyi bir koleksiyonum biyografi ve otobiyografiler, onları okumanızı tavsiye ederim. Ama şiirsel anlatım etrafında bizi, kültürümüzü tanımak isteyenler Necip Fazıl’ı, Sezai Karakoç’u mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Şimdi tek tek bütün bir literatüre gireceğiz, ama temel klasikleri okuyun, bu çok önemli.”