Kuzey Avrupa bankasında Türklerin 60 milyar doları var

Kuzey Avrupa bankasında Türklerin 60 milyar doları var
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, ülkenin değerlerinin yurt dışına taşınmasının kabul edilemeyeceğini ve varlık barışındaki imkânın hala kullanılmamasının affedilemeyeceğini belirtti. Tevfik Bilgin, yurt dışından temin edilen kredilerin karşılığında zamanında yurt dışında park etmiş servetlerin olması halinde çok rahat edeceklerini ifade etti. Active Academy tarafından düzenlenen 3. Risk Yönetimi Zirvesinde konuşan Bilgin, 2009'un ilk 2 ayının geride kaldığını ve 2009'un muhtemelen tüm dünya için "koyu tonların hakimiyetindeki" bir yıl olacağını söyledi. Bilgin, Türk bankacılığı olarak önümüzdeki ayların temel konusunun, temel risk alanının, kredi geri dönüşleri ve kredi riski olduğunu gördüklerini, şu anda takibe dönüşüm oranının yüzde 3,9'larda bulunduğunu bildirdi. Bilgin, bu oranın geçen yılın sonunda 3,8'ler düzeyinde olduğunu anımsattı. Her bir bankanın aktif kalitesinin kendileri için aynı önemde olduğunu ve ayrı ayrı izlendiğini dile getiren Bilgin, söz konusu riskin şiddetinin, kredi geri dönüşlerinde yaşanabilecek riskin şiddetinin ise krizin ne kadar süreceği ve bankaların kredi portföylerinin kalitesiyle doğrudan orantılı olduğunu vurguladı. Bilgin, bir bankanın kredi portföyünün ne kalitede olduğunu da en iyi bilenin o bankada bu kredileri veren kişiler ve yöneticiler olduğunu belirterek, kredi riskiyle ilgili en önemli hususlardan birinin de reel sektörün yurt dışı borçlanması olduğunu kaydetti. Bir Kuzey Avrupa bankasında Türklerin 60 milyar doları var Tevfik Bilgin, "konuşmasının bu kısmını dün eklediğini" belirterek, şöyle devam etti: "Dün bir konuşma sırasında ve doğru olduğuna inanıyorum, 'bir Kuzey Avrupa ülkesindeki bir yabancı bankada Türk vatandaşlarının 60 milyar doları olduğuna' dair bir konuşma sonrasında bu bölümü eklemek zorunda kaldım. Diyoruz ki, reel sektörün yurt dışına borcu var. Doğrudur. O bir risk unsurudur. Doğrudur. Ama buradaki en büyük dezavantajımız bunun ayrıntılarını bilmememiz ve bilgi azlığıdır. Bilgisizliğin temel kaynağı ise yurt dışından temin edilen kredilerin karşılığıdır. Eğer bu kredilerin karşılığında yurt dışında zamanında park etmiş servetler söz konusu ise çok rahat ederiz. Ancak konunun gizemi bize bu şansı tanımıyor ve sadece tahminde bulunabiliyoruz." Yeni bir finansal mimari olacak Bilgin, krizin özellikle batılı ülkelere birçok şeyi zorla öğrettiğini ifade ederek, muhtemelen dünya finans piyasasının yeniden şekilleneceğini ve yeni bir finansal mimari çizileceğini söyledi. Yeni mimarinin başarı şansının birçok konunun yanı sıra şeffaflığa verilecek öneme doğrudan bağlı olduğunu vurgulayan Bilgin, şunları kaydetti: "Sanırım offshore merkezler veya bazı ülkelerdeki gizli isimler üzerindeki para hareketlerindeki sır perdesi kalkmadan da şeffaflık tam anlamıyla sağlanamayacaktır. İşte tam bu noktada, bazı ülkelerdeki, ketumiyetiyle ünlü bazı Kuzey Avrupa ülkelerindeki bankalardaki X, Y, Z, A, B, C veya çeşitli kodlarla hesap numaralarında milyarlarca dolar bulunan vatandaşlarımızın halini de merak ediyorum. Eğer bu yeni finansal mimari istediğimiz şekilde şekillenirse... Türk bankalarından kredi alamayan, kredibilitesi düşmüş durumda olan kişilerin veya bazı kişilerin yurt dışı borçlarını başarıyla yenileyebilmesi de bu sonuçlara ulaşmamızda bize ipucu, yol göstermekte. Sanırım yeni dünya finansal mimarisi eğer kontrol istediğimiz ölçüde olursa, bu gibi hesabı olanlar için bir anlamda kabus olabilecektir. Ülkenin değerlerinin yurt dışına taşınması elbette ki kabul edilemez ve Varlık Barışındaki imkanı hala kullanmamaları da affedilemez. Bu arada, bu vatandaşlarımıza bu yurt dışı bankaların sağlıklılıklarını da sorgulamalarını tavsiye etmekteyim." Bankacılık sistemini yıllardır testten geçiriyoruz Tevfik Bilgin, bankacılık sistemiyle ilgili bazı testler yaptıklarını, Merkez Bankasının da testler gerçekleştirdiğini ifade ederek, "Biz bu testleri yıllardır yapıyoruz. 'ABD'de stres testi yapılacağına' dair gazetelerdeki haberler sonrası tüm dünya strese girdi. Analizlerimiz, sisteme şok verdiğimizde, belli parametrelerde, Türk bankacılık sisteminin nispeten dayanıklılığının gayet iyi durumda olduğunu göstermektedir" dedi. Bugünleri kurumlarla, bankalarla ve bürokratlarıyla hep beraber atlatacaklarını ve atlatmak zorunda olduklarını anlatan Bilgin, dünya ekonomisinin rahat olduğu günlerde gelişmiş ülkeler kulübüne, gelişmekte olan ülkelerin girmesinin hemen hemen imkansız olduğunu dile getirdi. Bilgin, "Bir piramit düşünün. Piramidin üstünde 10-15 ülke var. Tam piramidin tepesine geliyorsunuz, elleriniz kayıyor ve dibe iniyorsunuz. Dünyanın ekonomik düzeninin iyi günlerinde tepeye ulaşmanız çok zor. Çünkü gelişmiş ülkeler sizi aralarına almazlar. Ama şimdi bu ülkeler kendi meseleleriyle o kadar meşgul ki çevre ülkelerle çok fazla ilgilenmiyorlar" diye konuştu. Türkiye'nin genç nüfusunun jeopolitik konumunun bölgedeki en güçlü ülke olmasının, bugünkü davranışlarının ve bugünkü alacakları kararların gelecek 20-30 yılı etkileyeceğini gösterdiğini vurgulayan Bilgin, bu ülkenin çocuklarının geleceğinin belki de 2008, 2009 ve 2010 yıllarında alınan ve alınacak kararlara bağlı olduğunu söyledi. Bilgin, bankacılık sektörüyle ilgili olarak da "Krize iç kulvardan koşarak başladığımızı söylemek istiyorum. Bir avantajımız var. Hala bu avantajı koruyoruz. Tempomuzu devam ettiriyoruz. Temennim odur ki gelecek yıl bu konferans düzenlendiğinde aynı tempoyla yolumuza devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.