7 Haziran'da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani 25 Eylül günü bağımsızlık referandumu yapılacağını ilan etti. IŞİD'in Musul'dan çıkarılması, Rakka Operasyonu, Katar Krizi derken Kuzey Irak'taki referandum diğer tartışmaların gölgesinde kaldı. Ancak referandum tarihi yaklaştıkça konu bölge gündeminin ilk sırasına yükseliyor. İç gelişmeler ve dış baskılar, referandumun ertelenmesi ihtimalini gündeme getirdi. O zaman şu soru sorulmalı, referandumun yapılması ya da yapılmaması bölgesel dengeleri nasıl etkileyecek?
Barzani neden referandum istiyor?
Bağımsızlık referandumu, pek çok yorumcu tarafından ağırlıklı olarak Barzani'nin iç politika merkezli bir manevrası olarak yorumlandı. Buna göre Barzani, artan ekonomik sorunları gölgelemek ve iktidarını sürdürmek için referandumu bir kart olarak kullanıyordu. Fakat, bu fazlasıyla iç politika merkezli bir değerlendirme. IŞİD'den sonra Musul'daki dengeler, Bağdat ve güneyindeki Şii partileri arası uzlaşmazlıklar, Irak merkezi hükümetinin toparlanamamış olması, Suriye'nin kuzeyinde ABD destekli ve YPG kontrolünde fiili olarak bir yapı inşa edilmesi, Katar Krizi'nde somutlaşan Basra Körfezi'ndeki çekişme, ABD ve Rusya'nın Ortadoğu'daki mücadelesinin artması gibi faktörler Barzani'nin kararında iç politik denklemlerden daha fazla etkili oldu.
Bölge ülkeleri ve uluslararası güçler referanduma, zamanlaması nedeniyle destek vermediklerini açıklamalarına rağmen Barzani'nin şu ana kadar pozisyonunu korumasının nedeni Ortadoğu'daki karmaşa ortamı. Muhtemelen, bağımsızlık için daha uygun bir zaman olmadığını düşünüyor. "Şimdi değilse ne zaman" sorusu bu anlama geliyor. Bu nedenle, her fırsatta Irak'ın içinde kalmanın bir işe yaramadığını, artık bağımsızlık zamanı geldiğini vurguluyor. Oysa, bu durum "referandumun yapılması bağımsızlık ilanı anlamına gelmez" söylemiyle çelişiyor. Dışarıdan gelen olumsuz açıklamalara, Irak merkezi hükümetiyle artan sorunlara ve iç politikada tavizler vermek zorunda kalmasına rağmen Mesut Barzani referandum yapmakta diretiyorsa bunun yakın zamanda bağımsızlık ilan etmekten başka ne hedefi olabilir ki?
Ok yaydan çıktı mı?
Referanduma tepki sadece IKBY'nin dışından gelmiyor. İç politikada yoğun bir güç mücadelesi başladı. Şu ana kadar Talabani'nin partisi KYB, Mesut Barzani'nin KDP'si ve Kürdistan İslami Birliği referandumun yapılmasından yana açık tavır koydu. Gorran Partisi ve Kürdistan İslami Hareketi ise referandumun karşısında; daha doğrusu belli şartlara bağlı olarak yerine getirilmesini savunuyorlar. Referandumun konusu bağımsızlık olmasına rağmen süreç daha başlamadan 6 Kasım'da yapılması beklenen Parlamento seçimlerinin provasına dönüştü. Partiler parlamento ve başkanlık seçimi öncesinde kozlarını referandum üzerinden paylaşma yoluna gittiler.
KDP, en çok risk alan parti. Diğer partilerin aksine KDP daha bütüncül bir parti. Mesut Barzani lider kültüyle birleşen bir çıkar ağı üzerinden partiyi kontrol altında tutabiliyor. Güçlü bir medya ağı ve ciddi maddi imkanları var. Üstelik, referandumun konusu bağımsızlık olunca milliyetçiliğin gücünü de siyaset sahasına sürebiliyor. Öylesine bir siyasi atmosfer var ki; böylesine bir ortamda bağımsızlığa karşı olmakla "hainlik" eş değer tutulabilir. Bu açıdan bakıldığında KDP rüzgarı arkasına almış gibi görünebilir. Fakat diğer partilerin izlediği stratejik KDP'yi çok güç duruma sokuyor.
Örneğin, KYB, referandumun meclis kararıyla yapılmasını şart koştu. 2015 Ağustos'undan beri kapalı olan meclisin açılmasıyla KDP'den siyasi bir taviz koparmaya çalışıyor. Oysa, Gorran Partisi'nden olan Meclis Başkanı Yusuf Muhammed Sadık'ın görevden alınması ve Gorranlı bakanların hükümetten atılmasıyla başlayan meclis krizi siyasi bir sorundan çok KDP'nin "Kuzey Irak'ta siyaseti belirleyen dominant aktör benim mesajı ve pratiğinin" en önemli simgesiydi. Yani meclisin yeniden açılması KDP açısından siyasi bir kayıp değil, karşısında ittifak yapan diğer partilerin KDP'nin siyasi anlamında tek başına karar vermeye dayanan düzeninin sonu anlamına gelir.
Erteleme KDP açısından kayıp yaratır
Öte yandan gelen baskılar nedeniyle referandumu ertelenmesi KDP açısından daha büyük kayıp yaratır. Bundan sonra bağımsızlık söyleminin uluslararası alanda karşılığı azalacağı gibi; Kuzey Irak'ta iç siyasette KDP'nin başat rolü sorgulanır hale gelir ve ilk seçimde referandum karşısında pozisyon alanlar büyük başarı elde edebilir.
KYB sürecin en karlı partisi durumunda. Bir yandan KDP'den taviz koparmaya çalışırken diğer yandan en büyük rakibi Goran'la yaptığı işbirliği anlaşmasına zarar vermeden olası bir seçimde ittifak olasılığını sürdürüyor. Şu evrede KYB referandumun yapılmasını destekliyor, fakat bunun temel nedeni bağımsızlık söylemi değil, referandumun yapılacağı yerler. Referandumun tartışmalı bölgelerde yapılması ihtimali çok yüksek. Bu çerçevede, Musul'un kuzeyinde IKBY'nin IŞİD'den aldığı topraklar gibi Kerkük'e de sandık konulabilir. KYB bunu kendisi için hayati bir fırsat olarak görüyor. Çünkü, tüm veriler gösteriyor ki; Kerkük'ün Kuzey Irak'taki seçimlere dahil edilmesi güç dengesini açıkça KYB lehine bozacak. Yani, referandum yapılır ve tartışmalı bölgeleri de içerirse, bir sonraki seçimde KYB'nin Kuzey Irak'ta birinci parti olması ihtimali çok yükselecek. Peki referandum olmazsa? Bu da KYB için büyük sorun değil, çünkü sürecin bayraktarlığını KDP ve Mesut Barzani yapıyor. Olası bir ertelenmede faturanın kesileceği adres belli.
Sürecin üçüncü aktörü
Sürecin üçüncü önemli aktörü ise Gorran. Gorran, Kuzey Irak'ta en ciddi muhalif örgütlenme olarak ortaya çıktı ve bu gücünü hala koruyor. Gorran baştan beri bağımsızlık referandumunu bölgedeki sorunların ve mevcut yönetimin antidemokratik uygulamalarının üstünü örtmeye yönelik bir çaba olarak tanımladı. Aynı zamanda KYB gibi meclisin yeniden açılmasını ve meclis başkanlığı makamını geri almaya odaklandı. Referandumla ilgili oluşturulan komitelerden uzak durdu. Son olarak 7 Ağustos'ta başlatılan "Şimdilik Hayır" kampanyasına destek verdi. Kampanyayı bir siyasi parti yüklenmiş değil. Fakat kampanyanın başını çeken medya kuruluşunun Gorranla yakın ilişkileri ve kampanyanın sözcüsünün Gorran'dan bir milletvekili olması "hayır"cıların arkasındaki desteğin nereden geldiğini gösteriyor.
Özetle, Kuzey Irak'ta bağımsızlık referandumu hem Irak'ın hem de IKBY'nin dengelerini kökten etkiledi. Referandumun gerçekleşmesi ihtimali hâlâ çok güçlü. Çünkü ister iç ister dış nedenlerle ertelensin, KDP'nin Kuzey Irak'taki başat rolü bundan sonra sona erer. Bu risk, KDP için bir siyasi kaybın ötesinde sonuçlar yaratacaktır. Gerçekleşmesi halinde ise Gorran iç politikada en büyük kaybeden KYB ise en kazançlı çıkan olur. Fakat referandum olursa bundan sonra herkesi dikkati Kuzey Irak'taki iç dengeye değil, bağımsızlık ilanının tarihine çekilir. Onun için de en büyük olasılık 2018'de Irak'ta yapılacak seçim olacaktır.
©Deutsche Welle Türkçe
Serhat Erkmen
Doç. Dr. Serhat Erkmen Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı olarak görev yapmakta.