Kuzey İrlanda'da IRA mahkûmunun kızı Sinn Fein'in yeni lideri oldu

Kuzey İrlanda'da IRA mahkûmunun kızı Sinn Fein'in yeni lideri oldu

Kuzey İrlanda siyasetinin en önemli isimlerinden biri olan Martin McGuiness'in siyasi kriz ve sağlık sorunları nedeniyle istifa etmesinin ardından Sinn Fein'in liderliğine 40 yaşındaki Sağlık Bakanı Michelle O'Neill getirildi.

Kritik bir dönemde parti liderliğine seçilen O'Neill, genç yaşına rağmen bugüne kadar belediye başkanlığından bakanlığa kadar birçok önemli pozisyonda görev yaptı.

Üstelik ailesinde de Kuzey İrlanda'nın cumhuriyetçi hareketinin birçok önemli ismi yer alıyor.

Babası Brendan 'Basit' Doris, bir dönem ayrılıkçı İrlanda Cumhuriyet Ordusu'na (IRA) üye olmaktan dolayı hapis yattı. Daha sonra Sinn Fein'den siyasete girdi.

O'Neill'ın amcası Paul Doris ise cumhuriyetçilerin en önemli bağış toplama kuruluşlarından Noraid'in liderliğini yapıyor.

O'Neill'in kendisinin siyasete girmesi, 1998 yılında Kuzey İrlanda'da uzun yıllardır süregelen çatışmaları sonlandıran Mübarek Cuma Anlaşması'nın imzalanmasıyla oldu.

Bu dönemde Sinn Fein'de aktif olarak çalışmaya başladı ve selefi McGuiness'in seçim kampanyasında yer aldı.

İlerleyen yıllarda, belediye meclis üyeliği, belediye başkanlığı, milletvekilliği, eğitim komisyonu üyeliği, parti sözcülüğü ve son olarak da sağlık bakanlığı gibi birçok önemli görev üstlendi.

O'Neill sağlık bakanlığı döneminin önemli bir bölümünü, hastanelerdeki uzun bekleme süreleri nedeniyle kamuoyunda rahatsızlık yaratan sağlık sisteminde krizini çözmeye uğraşarak geçirdi.

"Kopma noktasına" geldiğini söylediği sağlık sistemini iyileştirmeyi amaçlayan 10 yıllık bir yeniden yapılanma programını uygulamaya soktu.

Kuzey İrlanda'da yaşanan siyasi kriz sırasında sözünü sakınmadan yaptığı açıklamalarla dikkatleri üzerine çekti.

Biri 23 yaşında iki çocuğu olan O'Neill'ın önünde partisini 2 Mart'ta yapılacak seçimlere hazırlamak için beş haftadan daha kısa bir zaman var.

Kuzey İrlanda'da çatışmaları sona erdirmek için varılan siyasi uzlaşma kapsamında güç paylaşımına dayanan bir hükümet sistemi kuruldu.

Bu kapsamda, hükümeti Katolik cumhuriyetçiler ve Protestan birlik yanlılarının birlikte oluşturması öngörülüyor.

Bakanlar Kurulu'na liderlik etmek amacıyla bir başbakanı ve bir de başbakan yardımcısı atanıyor. Bu iki isim yürütmeye birlikte önderlik ediyor. Her ne kadar unvanları farklı olsa da aynı makamı paylaşıyor ve aynı yetkilere sahipler.

Mevcut hükümette Demokratik Birlik Partisi'nin (DUP) altı, Sinn Fein'in ise beş bakanlığı bulunuyor. Adalet Bakanlığı görevini ise bağımsız bir birlik yanlısı isim üstleniyor.

Son yaşanan siyasi kriz ise hükümetin yeşil enerji eylem planı nedeniyle patlak verdi.

DUP lideri ve Başbakan Arlene Foster, 2012 yılında kurulan Yenilenebilir Enerji Girişimi'nin de sorumluluğunu üstleniyor.

McGuiness, bu plan çerçevesinde yapılan aşırı harcamalarla ilgili açılan soruşturma sırasında Foster'ın görevinden ayrılmasını talep etti ancak bu talebi kabul görmeyince görevinden istifa etti.

Yeşil enerji uzlaşmazlığının yanı sıra iki parti arasında ayrıca İrlanda dilinin kullanımı ve LGBT hakları gibi diğer başka konularda da görüş ayrılıklarının olduğu belirtiliyor.

Varılan barış anlaşması uyarınca, başbakan ya da başbakan yardımcısından birinin istifa etmesi halinde aynı makamı paylaşmalarından dolayı diğerinin de görevi otomatik olarak sona eriyor.

Bu koltukların yedi gün boş kalması halinde de hükümet düşüyor.

Sinn Fein, McGuiness'in yerine yeni bir başbakan yardımcısı önermeyeceğini açıkladı ve böylece hükümetin düşmesine neden olarak, erken seçime gidilmesine yol açtı.

Kuzey İrlanda, 2 Mart'ta erken genel seçim için sandık başına gidecek.

Kuzey İrlanda barış sürecinin dönüm noktaları

16. yüzyıl başlarında adaya İngiliz ve İskoç yerleşimi başladı.

1916'da kurulan IRA, İrlanda'nın bağımsızlık mücadelesini başlattı.

1922'de adanın güneyinde İrlanda Cumhuriyeti kuruldu. 20. Yüzyılın ikinci yarısındaki IRA ise birleşik bir İrlanda'ya ulaşmak amacıyla 1969'da kuruldu.

1972'de Londonderry kentinde gösteri yapanlara ateş açılması sonucu 14 kişi öldü. Tarihe "Kanlı Pazar" olarak geçen bu olay çatışma sürecini şiddetlendirdi.

1981'de Kuzey İrlandalı milletvekili Bobby Sand açlık grevinde öldü, cenazesine on binlerce kişi katıldı.

1983'te Gerry Adams milletvekili seçildi.

Dönemin Başbakanı John Major'un çatışan taraflarla görüşme çağrısı üzerine IRA 1994'te ateşkes ilan etti. 1994, bu yüzden barış sürecinin başlangıcı olarak kabul edildi.

1997'de Blair ve Adams Başbakanlık konutunda görüştü.

1998'de Mübarek Cuma Anlaşması imzalandı.

IRA 2005'te silah bıraktı ve yaklaşık 3600 kişinin canını yitirdiği çatışma süreci resmen sona ermiş oldu.

2007'de Kuzey İrlanda'da Katolikler ve Protestanlar arasında bir ortak hükümet kuruldu.