Los Angeles Times Editör Kurulu* (7 Nisan 2017)
Donald Trump, ülkede yaşayan tüm kaçak göçmenleri sınır dışı etmeye, petrol arama faaliyetlerine geri dönmeye ve hava kirliliğini azaltan çevre politikalarından geri adım atmaya çalışırken, California halkı eyaletin bu umursamaz politikalardan büyük ölçüde etkileneceğini ve zarar göreceğini hemen anladı. Yemin ettikten sonra daha da ileri giderek özellikle California’ya değindi, şubat ayında eyaletin birçok açıdan kontrolden çıktığını açıkladı. Heyecanla yazdığı tweet’lerden birinde, muhafazakar bir konuk konuşmacıya yönelik protestonun şiddet olayına dönüşmesi nedeniyle federal hükümetin Berkeley Üniversitesi’ne verdiği fonu kesmesi gerektiğini öne sürdü. Birkaç gün sonra daha da sorumsuz bir açıklama yaparak, kaçak göçmenlerle mücadelede yeterince işbirliği yapmaması halinde tüm eyaleti finansmansız bırakacağını söyledi.
Trump, masraflı ve gereksiz bir sınır duvarı inşa etme, az gelirli milyonlarca kişinin sağlık sigortasını iptal etme ve iklim değişikliği politikalarını budama planıyla, eyaletteki birçok seçmeni kendisinden uzaklaştırmış durumda. Şimdi de her 10 Amerikalıdan birinin yaşadığı ve Washington’a federal vergi olarak her yıl 350 milyar dolardan fazla para gönderen (ve çok daha azını geri alan) California ile uğraşıyor. California, yok olmasını istemeyeceği güçlü ilerici değerlere sahip bir eyalet. Bu konudaki memnuniyetsizliklerini göstermek isteyen yüz binlerce kişi, eyaletteki büyük kentlerde gösteriler düzenledi. Don Kişot’ça başlatılan California’nın bağımsızlığı kampanyası büyük ses getirdi.
Vali Jerry Brown, Trump’ın iklim değişikliği verilerini toplama çabalarını engellemesi halinde California’nın kendi uydusunu göndereceğini söyledi. Eyaletteki yasama yetkilileri de, Trump daha açıklama yapmadan eski Adalet Bakanı Eric Holder’ı avukat olarak tuttu. Yeni başkanın kınanmayı hak eden planlarına karşı çok sayıda itirazda bulundular. Eyaletin Adalet Bakanı Xavier Beccera, “California halkını korumak için yapmamız gerekeni yapacağız” dedi.
Eyaletteki liderlerin panik dışında bazı iyi fikirleri de içeren ilk tepkileri, tehditlerin kötülüğü düşünüldüğünde anlaşılabilirdi. Gelecek dört yılda California’nın karşı karşıya olduğu zorluklar konusunda zekice, verdiği yanıt konusunda stratejik davranması gerekiyor. Federal hükümetle kapsamlı bir savaş ne sürdürülebilir ne de akıllıca olur. Eyalet savaşını seçmek zorunda.
Yeni başlayanlar için California, insan hakları ve sivil haklar, temiz hava ve su, iklim değişikliği ve eşitlik konusundaki ajandasına devam etmeli. Trump federal Temiz Enerji Planı’nı engelleyebilir ancak iki yıl önce açıklanan ve 2030’a kadar yenilebilir enerjide yüzde 50 hedefine ulaşmaya çalışan eyaleti durduramaz. ABD Çevre Koruma Ajansı ülkedeki yakıt verimliliği standartlarını düşürebilir, ancak California’nın kendi kendini düzenlemesine izin veren hakkı iptal etmeye çalışması halinde, eyaletteki milletvekilleri bununla mücadele etmeli ve gerekirse ajansa dava açmalı.
Trump ülkede yasa dışı olarak yaşayan ancak suçlu olmayan göçmenleri sınır dışı etme konusundaki zarar verici ve kötü niyetli çabalarını sürdürebilir, ancak eyaletteki yerel hukuk kurumları hukuki olarak onlar adına çalışmak zorunda değil ve bunu yapmamalı. California’nın siyasi liderleri, kırmızı olanlar dahil diğer eyaletlere ulaşmalı ve ortak endişe yaratan konularda ittifaklar geliştirmeli. Örneğin Trump’ın yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili umursamazlığı, marihuana yasalarıyla ilgili reform ve Medicaid’in kapsamının genişletilmesi, elbette diğer eyaletlerdeki yetkilileri de uzaklaştırıcı bir etkiye sahip. Kirli gökyüzü sadece Los Angeles’a özel bir durum değil ve batıdaki eyaletler de yenilenebilir enerjiye yatırıma ilgi gösteriyor.
Yine de California’daki milletvekilleri, yapmaları gerekenden daha fazlasını yapmalarına yol açacak “ne olursa olsun” düşüncesi konusunda dikkatli olmak zorunda. Bugüne kadarki en büyük California-Trump kavgası olan göçmen tartışmasını düşünün. Yerel polis ve şerif yardımcılarının göçmen polisine dönüşmemesi ve federal hükümete ait olan işi yaparak göçmenlerle etkili bir şekilde ilgilenme yeteneklerine zarar vermemesi gerektiği bir gerçek. Ancak eyalet de Trump’a karşı koymaya çalışırken işbirliği konusunda bazı ciddi suçluları sınır dışı edilmekten koruyacak engeller yaratmamalı. Yerel polis kurumlarının Göçmen ve Gümrük yetkilileriyle nasıl çalışması gerektiğini belirleyen eyalet kararlarının ilk versiyonları, eyaletin geleneksel olarak yerel düzeyde alınan kararları belirlemesine izin veriyor, gümrük yetkililerini göçmenlere karşı zararlı yöntemlere yönelmeye kışkırtıyor ve vahşi suçluların temizlenmesini zorlaştırıyor.
California’daki birçok kişi doğal olarak, Başkan Trump’ın iktidarda olduğu gelecek birkaç yıl konusunda kötümser. Ancak bir başka gerçek var: Yeni yönetimle mantıklı işbirliği fırsatları varsa, eyalet bunları değerlendirmeli. California yıllık 105 milyar dolarlık yardım konusunda federal hükümete bağlı ve bu paraya çok ihtiyacı var. İşbirliğini toptan reddetmek bir seçenek değil. Ayrıca Sacramento ve Washington D.C.’nin de karşılıklı çıkarları söz konusu. Başkan hazır altyapı projeleri konusunda harekete geçmek istiyorsa bizim birçok projemiz var.
Bu iletişim kanallarını açık tutmak anlamına geliyor ve Vali Brown ile Belediye Başkanı Eric Garcetti buna istekli görünüyor. Eğer şanslıysak Trump da ulusal ekonomi açısından çok önemli olan eyaletin büyük sanayi kapasitesini, teknoloji, tarım, eğlence ve turizm alanındaki gücünü kabul edecektir. California Trump’ın politikaları sonucu zarar görürse ülkenin geri kalanı da zarar görür.
Gerçek şu ki California tek başına kalamaz. “Calexit” ile ilgili fantezilerden vazgeçelim. California’nın istihdam gücü yaratan, iklimi koruyan, göçmen dostu devasa ekonomisiyle kendi ülkesini kurduğunu hayal etmek ne kadar eğlenceliyse de, tarih bunun mantıklı ve işe yarar olmadığını gösteriyor. California ABD’nin bir parçası ve aktif bir şekilde öyle kalmalı.
Önümüzdeki günlerde biz California halkı olarak ülkemizi korumak ve eyaletimizi savunmak için ayağa kalkmalıyız. Okumalı, yazmalı, protesto gösterileri düzenlemeli, toplantılara katılmalı ve iktidardakilerle açık sözlü bir şekilde konuşmalıyız. Amerika’nın yeni liderinin tehlikeli politikalarına karşı çıkarken, hukuk düzenini ve demokratik süreci savunmalıyız.
* Los Angeles Times, ‘Times Editör Kurulu’ Bu yazı ilk olarak Latimes.com'da yayımlanmıştır