Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin soruşturma kapsamında Bulgaristan’dan getirilerek tutuklanan Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) eski MAK Alay Komutanı Levent Göktaş, "Benim Hablemitoğlu suikastı ile daha önce de hep söylediğim gibi; hiçbir ilişkim-ilintim yoktur, olamaz da. Bir tane somut delil yoktur, olması da mümkün değildir. Gökhan Nuri Bozkır’ın geçmişte özgür iradesiyle verdiği ifadelere bakın. (…) Ben hiçbir ifadede yokum. Ne zaman Gökhan Nuri Bozkır MİT tarafından gözaltına alınıyor, gözaltında 24 gün kalıyor, çıkışta benim aleyhime ifade veriyor" dedi. Göktaş, "Celselerde Allah’ın izniyle açıklayacağım. Ben anamın ak sütü gibi tertemizim. Hiçbir sıkıntım yok çok şükür. Benim tek üzüntüm böyle kötü bir dava ile adımın bir arada anılmasıdır. Beni esas üzen konu budur" ifadelerini kullandı.
Göktaş, "Kesinlikle bana karşı yapılan örtülü bir operasyondur. (….) Ama beni kimin neden hedef aldığını bilmiyorum. 63 yaşındayım. Bu saatten sonra benden köy/kasaba olmaz. Ben hayatım boyunca sadece bir kez MİT Müsteşar Yardımcısı olmak istedim. Onda da CV’mi Abdullah Gül Bey'e veremedim. (….) Neden bu işin içine itildik bilmiyorum. (….) Tam anlamı ile FETÖ işi, FETÖ polislerinin işidir suikast derim" diye konuştu.
Hablemitoğlu suikastı davasının bir numaralı sanığı Levent Göktaş, Kısadalga'dan Cengiz Erdinç'in sorularını yanıtladı. 14 Şubat'taki ilk duruşmada hâkim karşısına çıkacak olan Göktaş, sanıklardan Nuri Gökhan Bozkır'la ilişkisi, yurtdışına kaçışı, Sedat Peker'le yaşadığı twitter polemiği gibi birçok konuda açıklamalar yaptı. Yakalandığı Bulgaristan’dan 17 Aralık 2022'de getirilerek tutuklanan Göktaş’ın sorulara verdiği yanıtlar özetle şöyle:
“(Sedat Peker'le yaşadığı polemik ve 'tuğlayı çekerim...' açıklaması) Açıklama kesinlikle bana ait değil. Benim twitter hesabım yok. Açmam da. Bir kere hapisten çıktığımda açtım 15 gün dayandım ve hemen kapattım. Benim hesabım yok ve asla olmadı, olmayacak.
“Benden Türk Silahlı Kuvvetleri'yle, devletle, hükümetle, siyasetle ilgili hiçbir cümle kelime duymamışsınızdır. Zaten duymazsınız, ben girdiğim çatışmaları -Ergenekon davasında verdiğim örnekler hariç- bile anlatmam. Devletin en sadık kuluyum, ama kimse farkında değil. İnanın hiçbir devlet sırrını bilmiyorum, bilmek de istemem. Erdinç Bey, herkes Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı gerçekten yanlış tanıyor. 1992 öncesini bilemem ama 1992’de katıldım. Yemin ederim eğitim-tatbikat, paraşüt, yüksek irtifa atlayışı, atış ve çatışma dışında hiçbir görevim olmadı. Yemin ederim eğitim-tatbikat, paraşüt, yüksek irtifa atlayışı, atış ve çatışma dışında hiçbir görevim olmadı. İlgilendiğimiz tek konu da PKK’dır. İçimize bir girseler, bizi bir tanısalar bir cümle aleyhimize konuşmazlar, 'bunlar sır küpü' demezler.
(Peker sizinle ilgili olarak, 'cinayet işlememi teklif etti' ve 'işlediğin cinayetleri anlatırım' mealinde açıklamalar yaptı. Peker’in bu tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?) Sedat Peker’le ben Ergenekon davasında yargılananlar arasındaydık. Koğuşlarımız yan yana idi. Aramız da gayet iyiydi. Kendisi çok saygılı ve iyi bir insandır. Tahliye olduktan sonra da İstanbul’da Ankara’da birkaç kez görüşüp toplu yemek de yedik. Yani bizim aramızda hiçbir sorun yok. Neden bu şekilde konuştu, bilmiyorum. Ama böyle bir şey söylediğini sanmıyorum, ama söyledi ise de kendi sözleridir, gerçekten bilmiyorum, üzüldüm.
Askeri mahkemede avukatı idim. O zaman pek anlamamıştık ama sonradan anladığım FETÖ çoktan içimize girmiş ve bazı konuları yönlendirip yönetmeye başlamış ama biz maalesef hiçbir şeyin farkında değilmişiz. Hatırladığım Gökhan da Sauna davasından sonradan, 10 yıl sonra beraat etti. Bu arada herkes soruyor, ‘niye Nuri Gökhan Bozkır’ın avukatlığını üstlendiniz’ diye. Gökhan’ın babası çok kıymetli emekli Albay Niyazi Bozkır’dır. Kendisi Hilmi Özkök’ün de devre arkadaşıdır. Annesi de çok kıymetli Neriman Bozkır’dır. Niyazi Albay, yakın geçmişte vefat etmiştir. Ama ikisi de dünya iyisi iki insandır. Ben Sedat Simavi Sokak’da büromu ilk açtığımda (2006) ailecek yanıma gelir, hatta gelirken bir sürü yiyecek içecek getirmişlerdir. Gökhan'ın davasına girmemi rica etmişlerdir. Ben de böyle bir anne babanın oğlunun davasına, 'hayır' demek mümkün olmadığı ve kendisini de çok sevdiğim için avukatlığını üslenmişimdir.
Benim, Hablemitoğlu suikastı ile daha önce de hep söylediğim gibi; hiçbir ilişkim-ilintim yoktur, olamaz da. Bir tane somut delil yoktur, olması da mümkün değildir. Gökhan Nuri Bozkır’ın geçmişte özgür iradesiyle verdiği ifadelere bakın. (…) Ben hiçbir ifadede yokum. Ne zaman Gökhan Nuri Bozkır MİT tarafından gözaltına alınıyor, gözaltında 24 gün kalıyor, çıkışta benim aleyhime ifade veriyor. Bakın zaman geçtikçe de açıklamaları artıyor. Misal 19 Ekim’de el yazısı ile verdiği dilekçede MİT’de nasıl işkence yapıldığını, işkence ile Özel Kuvvetler'in ifadeye ekletildiği, en önemlisi, 'Ben, Tarkan Mumcuoğlu’nu araba ile aldım, gittik iki el ateş etti, sonra ayrıldık' cümlesini, ‘Ben yalan söyledim. Böyle bir şey olmadı’ demesi gibi, ‘ben götürmedim’ demesi gibi iddialarının yer alması. Bir sürü yanlışlık var. Celselerde Allah’ın izniyle açıklayacağım. Ben anamın ak sütü gibi tertemizim. Hiçbir sıkıntım yok çok şükür. Benim tek üzüntüm böyle kötü bir dava ile adımın bir arada anılmasıdır. Beni esas üzen konu budur.
Gökhan Nuri Bozkır, benimle arasında kendi kurduğu bir husumet nedeniyle beni hedef gösteriyor, halbuki benim ona iyilikten başka hiçbir davranışım yoktur. Bence diğer yaptığı açıklamalar altında hiçbir şey aramayın, bulamazsınız. Ben de bir şey anlamadım. Belki Fetullahçı yapıya bazı atıflar yapmaktadır. (….) Ben ruhen ve kalben tertemizim. Onlar inanmazlar ama ben kadere inanırım. Hep 'vardır cenabı hakkın bir bildiği', 'vardır bir hayır, o bizim için en iyi olanı bilir ve herkese taşıyabileceği kadar yük verir' derim. Bence iftira atanlar düşünsünler. Ve Allah onları iflah etsin.
Beni Galatasaray Kulübü eski yöneticilerinden A. Öztürk aradı, ‘Leventciğim, İnan Kıraç’ın bir sıkıntısı var. Tanıştırsam konuşsanız olur mu?’ dedi. Ben de, ‘tabii ki’ dedim. Kendisi ile tanıştık, görüştük, çok çok iyi bir insan, çok iyi bir baba, çok iyi bir işadamı gördüm. Çok üzüntülü idi. Çok iyi avukatları da vardı. Onlar zaten tüm konuları takip ediyorlardı. Ben sadece icraya konulan senet ile alakalı Sezgin Baran Korkmaz, genel müdür ve avukatları ile olan pazarlıkta (…) avukat olarak, ‘Face Time’ görüşmesinde yer aldım. (….) Benim yaptıklarım tamamen hukuk çerçevesinde olmuştur. Devletin dahlini gerçekten bilmiyorum.
Kesinlikle bana karşı yapılan örtülü bir operasyondur. (….) Ama beni kimin neden hedef aldığını bilmiyorum. 63 yaşındayım. Bu saatten sonra benden köy/kasaba olmaz. Ben hayatım boyunca sadece bir kez MİT Müsteşar Yardımcısı olmak istedim. Onda da CV’mi Abdullah Gül Bey'e veremedim. (….) Neden bu işin içine itildik bilmiyorum. (….) Tam anlamı ile FETÖ işi, FETÖ polislerinin işidir suikast derim.”
Tamamını okumak için tıklayın.
YAZI DİZİSİNİN İKİNCİ BÖLÜMÜ | Hablemitoğlu Dosyası | Hablemitoğlu’na ‘MİT’ suçlaması, var olmayan ‘altın’ belgesi ve varlığı kanıtlanamayan kurye profesör
YAZI DİZİSİNİN ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜ | Hablemitoğlu Dosyası: İfadelerde cinayetle suçlanan eski Özel Kuvvetler Komutanlığı mensupları hakkında yıllarca işlem yapılmadı!
YAZI DİZİSİNİN DÖRDÜNCÜ BÖLÜMÜ | Hablemitoğlu Dosyası | Eski ÖKK subayı Nuri Gökhan Bozkır: 2015’te dönemin İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan’a bildiklerimi anlatmama rağmen resmi ifadem alınmadı!
YAZI DİZİSİNİN BEŞİNCİ BÖLÜMÜ | Hablemitoğlu Dosyası: Sedat Peker neden ‘Başıma gelmeyen kalmadı’ diye ifade verdi, soruşturma 13 yıl boyunca nasıl savsaklandı, MİT Hablemitoğlu’nu hangi konuda uyardı?
YAZI DİZİSİNİN ALTINCI BÖLÜMÜ | Hablemitoğlu Dosyası | 2015 yılında verilen ifadede açıklanan isimler yedi yıl boyunca korundu: ÖKK’daki herkes ÖKK’daki katili biliyordu!