Kuş Araştırmaları Derneği (KAD) Eğitim Sorumlusu Gülden Atkın Gençoğlu, Anadolu’da efsanelere konu olan, adına Osmanlı döneminde "Vakf-ı Gureba-ı Laklakan" adlı vakıf kurulan, baharın ve bolluğun müjdecisi leyleklerin sayısının Türkiye’de her geçen gün azaldığını söyledi. Gencoğlu, leyleklerin yüzde 74’ünün her yıl Türkiye üzerinden Avrupa ve Afrika kıtaları arasında göç ettiğini, Türkiye’de üreyen leylek nüfusunun 15-35 bin arasında olduğunun tahmin edildiğini bildirdi. Henüz leyleklerle ilgili Türkiye genelini kapsayacak bir çalışmanın yapılmadığını belirten Gençoğlu, "Ne yazık ki son yıllarda Avrupa’da leyleklerin sayıları artarken, Anadolu’da hızla azalıyor. Eğer gerekli önem verilirse Türkiye, Avrupa’daki en büyük üreyen leylek nüfusuna sahip ülkelerden biri olabilir" dedi. Leyleklerin yaşadıkları ortamın niteliğini ortaya koyduğu için "gösterge tür" olarak kabul edildiğini vurgulayan Gençoğlu, "yani, leyleklerin daha önce geldiği alana gelmemesi, o alanın doğal yapısının bozulduğunu gösteriyor. Dolayısıyla leylek üzerine yapılacak her türlü çalışma ekosistemin korunmasına katkı sağlar. Ayrıca, leylekler kolayca gözlemlenebilen ve insanlar tarafından sevilen bir kuş olduğu için doğa koruma çalışmalarında etkin rol oynayabilir" diye konuştu. Gençoğlu, KAD olarak leylekleri korumak için çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiklerini, bu kapsamda 2003 yılında Türkiye’de üreyen leylek popülasyonunun büyüklüğü, üreme başarısı ve göç hareketi konularındaki bilgi eksikliğini gidermek amacıyla "Leylek Araştırma ve Halkalama Projesi"ni pilot düzeyde başlattıklarını belirtti. Gençoğlu, Ankara’nın Kızılcahamam ilçe merkezindeki leylek yuvalarını her yıl düzenli olarak gözlemleyerek, üreme başarısı ve bölgedeki leyleklere yönelik tehditler üzerine çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Leylekler risk altında Leyleklerin son yıllarda doğal yaşam ortamlarının tahribatı, yuvalama yerlerinin azalması veya yok olması, kimyasal maddeler ile zehirlenme ve enerji nakil hatları gibi insan kaynaklı tehditlerle başa çıkmak zorunda olduklarını belirten Gençoğlu, şöyle devam etti: "Son 50 yılda sulak alanlarda ciddi kayıpların yaşanması ile leyleklerin beslenme alanları yok oldu. Ayrıca, tarım alanlarında kullanılan kimyasal gübreler leyleklerin besin çeşitliliği ve miktarında azalmaya yol açtı. Anadolu’da leylekler çok sevilmesine rağmen, kimi zaman leylek yuvaları köylüler ve elektrik dağıtım şirketleri tarafından kaldırılabiliyor. Leylekler, göç esnasında elektrik direklerine konduklarında meydana gelen kaçaklar ve uçarken gerilim hatlarındaki kablolara çarpma sonucu zarar görebiliyor. Yuvaların elektrik tellerine yakınlığı, izolatörlerin kırık veya yetersiz olması, yetişkin ve henüz uçamayan yavru leylekler için büyük bir potansiyel risk oluşturuyor." Gençoğlu, leylekleri koruyabilmek için tellerin olabildiğince yer altına alınması gerektiğini, bu çalışmanın köylerde imar planı bulunmaması ve maliyetinin yüksek olması nedeniyle sadece hassas bölgelerde yapılabildiğini söyledi. Leylekler ile ilgili bilgi eksikliğinin tamamlanmasında öğretmen ve öğrencilerin önemine de değinen Gençoğlu, bu amaçla öğretmen ve öğrencilerin yer alacağı sürdürülebilir bir eğitim programı geliştirmeyi hedeflediğini sözlerine ekledi.