LGBTİ+ bireylerden, Saraçhane'de düzenlenen 'Büyük Aile Buluşması'na tepki: "Biz bu toplumda hep vardık, var olmaya da devam edeceğiz!"

LGBTİ+ bireylerden, Saraçhane'de düzenlenen 'Büyük Aile Buluşması'na tepki: "Biz bu toplumda hep vardık, var olmaya da devam edeceğiz!"

LGBTİ+ bireyler; İstanbul Valiliği'nin izin verdiği, RTÜK’ün sitesinde 'kamu spotu' adı altında tavsiye edilen, Yesevi Alperenler Ocağı Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği’ne bağlı Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu’nun LGBTİ+ bireyleri hedef alan, 18 Eylül'de Saraçhane’de gerçekleştirilen 'Büyük Aile Buluşması' mitingine tepki gösterdi. LGBTİ+ bireyler; kendi cinsel kimliklerine yönelik şiddet eylemlerinin ve nefret söylemlerinin çözümünün, bireylere verilen eğitimden geçtiğini ifade ederek, toplumda 'var olma' mücadelelerine devam edeceklerini dile getirdi. 

"Korku ve baskı kültürünün toplumun her kesiminin DNA’sına işlediği apaçık"

Özel sektörde çalışan ve güvenlik sebebiyle ismini 'Onur' olarak açıklayan 35 yaşındaki eşcinsel birey, LGBTİ+ karşıtı yürüyüşe yönelik olarak şöyle konuştu: 

"LGBTİ+ karşıtı yürüyüşün tamamen siyasi bir amacı olduğunu düşünüyorum. LGBTİ+ karşıtlığı dönem dönem gündeme gelen, toplumun bilgisizliğinden kaynaklanan ve hassasiyeti olan bir konu. Ülkede ekonomi, iç güvenlik gibi birçok olumsuz konunun gündem olması gerekirken, neden şimdi LGBTİ+ karşıtlığı gündemde, onu sorgulamak gerekiyor. Korku ve baskı kültürünün toplumun her kesiminin DNA’sına işlediği apaçık. Özellikle 2023 seçimlerinin yaklaşması ve insanların geçim derdinin olması nedeniyle, seçmen kitlelerinin duygusal yönlerine hitap edecek benzer olaylarda artış olacağını öngörmek çok zor olmasa gerek.

Demokratik, modern ülkelerde yasalara aykırı olmamak kaydıyla her türlü gösteri ve yürüyüşün yapılması gayet normal. İnsanlar düşünce ve isteklerini kitlesel olarak dile getirebilmeli. Ancak bizim gibi halihazırda demokrasi bilinci ve kültürü oluşmamış toplumlarda halkı galeyana getirip, şiddet ve hatta ölüm gibi sonuçlar doğurabilecek bu tür gösterilerin amacı hakkında olumlu düşünemiyorum. Bu yürüyüş, LGBTİ+ bireylere yönelik nefret söylemlerini ve işlenen suçları kesinlikle artırır. Toplumun belli bir kısmını daha da cesaretlendirip, dışlanan ve zaten baskı gören diğer bir kısmına karşı şiddet ve nefret suçları işlenmesi için cesaretlendirir. 

LGBTİ+ bireylerden, Saraçhane'de düzenlenen 'Büyük Aile Buluşması'na tepki: "Korku ve baskı kültürünün toplumun her kesiminin DNA’sına işlediği apaçık!"

"Devletin resmi bir kurumu olan RTÜK'ün, ayrımcı, dışlayıcı ve ötekileştirici bir yayını 'kamu spotu' adı altında kendi ideolojilerine alet etmesi kabul edilebilir bir durum değil"

Onur, LGBTİ+ karşıtı yürüyüşü destekleyen videonun RTÜK tarafından 'kamu spotu' olarak onaylanmasına ilişkin olarak ise, "Devletin resmi bir kurumu olan RTÜK'ün, yalnız toplumun bir kesiminin düşüncelerini destekleyen, ayrımcı, dışlayıcı ve ötekileştirici bir yayını 'kamu spotu' adı altında kendi ideolojilerine alet etmesi kabul edilebilir bir durum değil. Üzerinde tartışılmasının bile utanç verici olduğu, ülkemizin İran, Afganistan gibi ülkelerle aynı düzeyde olduğu hissiyatı dehşet verici. Her geçen gün daha çok baskı, zorbalık, korku ile yaşayacak olmanın karamsarlığını hissetmek ise çok acı. Bir LGBTİ+ birey olarak hayatın küçük bir kısmı hariç, hiçbir yerde hiçbir şekilde huzurlu hissetmiyorum. LGBTİ+ bireylerin Onur Yürüyüşleri'ne izin verilmezken, LGBTİ+ karşıtı bir yürüyüşe nasıl izin verildiğini anlamak güç. Sorun ahlak ise; çocuklara, kadınlara uygulanan taciz ve şiddet, insanların ayrıştırılması, her gün karşılaştığımız kadın cinayetleri, yolsuzluk iddiaları ve çevreye verilen tahribat neden ahlak anlayışımızın bir parçası değil?" ifadelerini kullandı. 

"Birçok insan hala cinsel kimliğini saklamak zorunda"

LGBTİ+ bireylerin; eğitim hayatında, sosyal yaşamda ve iş hayatında çok ciddi ayrımcılık, baskı ve şiddete maruz kaldığını vurgulayan Onur, sözlerine şöyle devam etti:

"Günümüzde insanlar geçmişe göre biraz daha bilinçli ancak benim gibi birçok insan hala cinsel kimliğini saklamak zorunda. Toplumdaki baskı aileden başlıyor, en önemli sorun bu. Birçok çocuk ailesinden aldığı bu kültürle büyüdüğü için bunu hayatın diğer alanlarına da taşıyor. Bu nedenle LGBTİ+ bireylere yönelik şiddetin çözümü de eğitimden geçiyor. Aile içinde başlayan eğitim, okulda eğitim, iş yerinde eğitim. Başka hiçbir çözümü yok. Yasa çıkartmak çok kolay, ancak o yasalara uymak için önce eğitim gerekli. Türkiye’de LGBTİ+ örgütleri çok ciddi emek sarfediyorlar, ancak bu coğrafyadaki her politik oluşum gibi bir araya gelip kendi içlerindeki anlaşmazlıklarda uzlaşamadıkları için yeterli örgütlü güce sahip olamıyorlar. 

"Oy kaygısı ve siyasi çıkarlar nedeniyle hiçbir muhalefet parti ses çıkaramıyor" 

Hiçbir partinin LGBTİ+ bireyleri gerçekten 'ahlak sorunu' olarak gördüğünü sanmıyorum. İktidarın ve muhalefetin bu tutumlarının, bazı kitleleri kendilerine çekmek icin kullandıkları ideolojik bir silah olduğunu düşünüyorum. Ancak bu tutum zorbalık, ayrımcılık ve şiddet dışında hiçbir amaca hizmet etmiyor. Bir sistemde siyasi partilerin rolü, temsil ettikleri kitlelerin fikirlerini dile getirmek değil midir? Muhalefet, adı üstünde demokrasilerde iktidarın kontrol mekanizması değil midir? LGBTİ+ karşıtlığını gündeme getirdikleri zamanlama da o kadar mükemmel ki... Oy kaygısı, koalisyon arayışları, siyasi çıkarlar nedeniyle hiçbir muhalefet parti kimseyi kızdırmamak için ses çıkaramıyor."  

LGBTİ+ bireylerden, Saraçhane'de düzenlenen 'Büyük Aile Buluşması'na tepki: "Biz bu toplumda hep vardık, olmaya da devam edeceğiz"

"Biz bu toplumda hep vardık, var olmaya da devam edeceğiz"

24 yaşındaki eşcinsel birey Kadir ise, "Herhangi bir insandan, o insanın varoluşundan bu kadar nefret edilmemeli. Bu yürüyüşün, halkı tamamen nefrete ve ayrımcılığa teşvik ettiği çok açık. LGBTİ+ bireylerin sadece yürüyüp eğlenecekleri Onur Yürüyüşü’ne bu kadar karşı çıkıp tepki gösterirken, böyle nefret dolu bir yürüyüşün yapılmasına nasıl izin verildiğini herkes gibi ben de merak ediyorum. Ülkenin gündeminde bu kadar tepki gösterilecek olay varken, LGBTİ+ bireyleri hedef göstermek çok acınası bir durum. Konser ve festivaller güvenlik gerekçesi ile yasaklanıyorken, insanları kin ve nefrete yönelten ve LGBTİ+ bireyleri aşağılayan bir yürüyüşünü gerçekleşmesi tamamen saçmalık. Artık LGBTİ+ bireylere nefret duyan insanlar, RTÜK onayıyla yayınlanan kamu spotu başlığı altındaki video sayesinde devletin de yanlarında olduğunu düşünerek daha rahat davranabilecekler. Ancak yine de böyle yürüyüşler yaparak bizi ötekileştiremeyecekler. Biz bu toplumda hep vardık, var olmaya da devam edeceğiz" dedi. 

"Öğretmenimin bana, 'sen moda ile alakalı bir meslek seçmelisin çünkü o sektörde böyle hafif kırık insanlar ilerleyebilir' demesini unutamıyorum" 

Cinsel yöneliminin farkına vardıktan sonra yaşadığı zorluklara değinen Kadir, şöyle konuştu:

"Sosyal hayatımda, her LGBTİ+ birey gibi belli zorluklarla karşılaşıyorum, en önemlisi herkes gibi özgürce yaşayamıyorum. Henüz daha 16 yaşımdayken, lisedeki bir öğretmenimin bana, “Sen moda ile alakalı bir meslek seçmelisin çünkü o sektörde böyle hafif kırık insanlar ilerleyebilir” gibi bir cümle kurmasını hala unutamıyorum. Şimdi düşünüyorum da o zaman böyle bir tepkiden ziyade öğretmenimden destek görmek isterdim. Çok şükür ki bugüne kadar bir fiziksel bir şiddete uğramadım; böyle bir şey için şükretmek de çok üzücü bir durum. İnsanların karşı çıkmalarının sebebi, çocukluktan beri belli kalıplarla büyütülmemiz ve insanların farklı olabileceğinin aşılanmamasından kaynaklanıyor" ifadelerini kullandı. 

"Her insanın yaşam hakkı vardır, bu yaşam hakkı bize de tanınmalı"

Bizlerin, toplumda yok sayılmasına ve ötekileştirilmesine neden olan söylemlere ve etkinliklere kesinlikle karşı gelinmeli. Her insanın yaşam hakkı vardır, bu yaşam hakkı bize de tanınmalı. Cinsel yönelimimiz yüzünden, temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için bile giremediğimiz yerler var. LGBTİ+’lara karşı nefret söylemlerinin ve şiddetin önüne geçmek için ilk adım olarak okullarda cinsiyet, cinsel şiddet, iletişim gibi konularda eğitimler verilebilir." 

LGBTİ+ bireylerden, Saraçhane'de düzenlenen 'Büyük Aile Buluşması'na tepki: "Her insanın yaşam hakkı vardır, bu yaşam hakkı bize de tanınmalı"

"Yaşadığım şehirde, birkaç muhit ötemde, beni yok etmek isteyen koca bir güruh vardı!"

LGBTİ+ aktivisti Esin ise, Saraçhane'de düzenlenen 'Büyük Aile Buluşması'na ilişkin olarak şöyle konuştu:

"İnsanları cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, dini, dili, ırkı ile ayrıştıran bir karşıtlık yürüyüşü nasıl mantıklı olabilir ki? Saçmalıktan başka bir şey değil, çünkü insan haklarına aykırı. Nefreti örgütlemek ve bunu sürdürmek olabilir mi? RTÜK zaten yıllardır ciddiye almadığımız bir kuruluş olup çıkmıştı ama bunu kamu spotu olarak paylaşıp LGBTİ+’ların yaşamlarını daha da zorlaştırmak ve buna örgütlemek… ‘Daha fazla ne yapabilirler acaba’ dedirtiyor insana. Ana muhalefet partileri de belki bir şekilde oy çokluğunun peşinden koşarken, tepki çekmemek için sustular. Belki de kendilerince mübahtı susmaları, ancak tarih susan herkesi not etmiştir. Böyle bir yürüyüşle; nefreti örgütlüyorsun, ateşliyorsun. Yaşadığım şehirde, birkaç muhit ötemde, beni yok etmek isteyen koca bir güruh vardı! Devletin yıllardır yaptığı yıldırma politikalarının hiçbiri üzerimizde işe yaramayacak. Kendi kitlelerini kendilerince örgütlemeye çalışıyorlar, ancak yine de bu coğrafyanın LGBTİ+ bireyleri yılmadan devam ederler mücadelelerine.

"Çocukluktan itibaren başlayan bir şiddet bu; 'erkek Fatma'larla başlayan"

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Onur Yürüyüşü’nün olduğu gün, sabahtan itibaren alanlardaydım. Son yılların en büyük gözaltı operasyonunu bize yaşatıp, 373 kişinin gözaltına alınmasına sebep olmaları ve tüm LGBTİ+’ların yılmadan usanmadan sabaha kadar alandan uzaklaşmaması muazzam bir güçtü benim için. Yeniden doğdum; daha da güçlendim, güçlendik. Çocukluktan itibaren başlayan bir şiddet bu; ‘erkek Fatma’larla başlayan… Aileme açılma sürecim benim için ayrı bir süreçti; zorluklarla başlayan ve ardından ilişkilerin bitmesine varan bir süreçti. Sokakta partnerimi öpüyorum diye kafamda şişe dahi patlattılar… Son 6 senedir devletle mücadele halindeyiz, nelere maruz kaldığımız ortada yıllardır.  Etik bir şekilde insanları ayrıştırmadan çalışan STK’ların, bu toplumu kurtarabileceğini düşünüyorum. LGBTİ+ örgütleri ve aktivistleri de sağolsunlar varolsunlar, ellerinden geleni yaptıklarına eminim. Daha çok imkanlarının olmasını ve daha da dayanışma diliyorum sadece.  Bu yürüyüşü destekleyenlere de, ‘komşu komşunun külüne muhtaçtır’ demekten başka bir şey demek istemiyorum gerçekten. Allah akıl fikir ve hoşgörü versin kendilerine inşallah."  

Onur Haftası kapsamında 27 Haziran’da İstanbul'da düzenlenmek istenen LGBTİ Onur Yürüyüşü'ne izin verilmemiş; polis müdahalesinde 300’den fazla kişi gözaltına alınmıştı. 

"RTÜK tamamen anayasal bir suç işlemiştir"

Türkiye'nin ilk açık kimlikli transseksüel kamu görevlisi ve LGBTİ+ aktivisti Niler Albayrak, "Böyle bir yürüyüşün düzenlenmesi, çok kısa bir cevapla koca bir saçmalık tabii ki. Ne kadar cahilce bir düşünce ile ne yaptıklarının farkında bile olmamalarını tamamen anormal karşılıyoruz, karşılıyorum. RTÜK zaten tamamen anayasal bir suç işlemiştir. Ayrımcılığa maruz kalan bir kesimi daha da dezavantajlı bir hale getirmiştir. Ve buna devlet eliyle destek olunmuş, çanak tutulmuştur. Böyle bir durum asla kabul edilemez, etmiyoruz. Kamuoyu da zaten gerekli derecede konu LGBTİ olunca sahnedekini alkışlayıp, sokaktakini ‘tü kaka’ yapar durumda. Sahneye çıkanlar, sözde birçok sanatçı ve siyasetçi de aslında aynı durumda. Ama herkes ve her kesim kendi çıkarları doğrultusunda LGBTİ’den faydalanmaktan da asla vazgeçmiyor. Belki bir gün değişebilir bu durum" dedi. 

"İster ana ister yavru, birçok muhalefet parti konu LGBTİ+ bireyler olunca ses çıkarmaktan korkuyor"

Albayrak, sözlerine şöyle devam etti:

İster ana ister yavru, aslında birçok muhalefet partinin konu LGBTİ olunca pek ses çıkarmak gibi bir durumları yok, korkuyorlar.  Bir kesimi kızdırmak istemezken, bir kesimi de üzüyorlar ve yıllardır böyle… Nedense ya bir orta yol bulamıyorlar ya da korkudan hiç ses çıkaramıyorlar. Tek fark, bu yıl önümüzdeki seçimler dolayısıyla, TİP (Türkiye İşçi Partisi), 'Türkiye’de ilk defa bizim partimizde bir LGBTİ milletvekili olacak' demiştir, bekleyip görelim… Türkiye sanki ılımlı bir İslam Cumhuriyeti’ne doğru giderken, artık ülkede sadece LGBTİ+ bireyler değil; Aleviler, Sünniler, Katolikler hakkında da nefret söylemleri tabii ki biz ve bizim gibi dezavantajlı tüm grupları daha zor durumda bırakacaktır.  

2014 yılından beri Türkiye’de LGBTİ+ yürüyüşleri yapılamıyor. Zira 2014 yılında gittikçe büyüyen bir kitle vardı. Tahmini 100 bin kişinin katılımı ile Onur Yürüyüşü yapılmıştı. Ve AKP hükümeti bu gücü gördü; her güçlenen kesime yaptığı gibi hitap ettiği İslami ve milliyetçi kesime yaranabilmek için LGBTİ+ bireylere saldırmaya, baskı altına almaya çalışmaya başladı. Fakat aynı AKP hükümeti, sahneye çıkan trans ve eşcinsel bireyleri alkışlarken, insanca yaşam mücadelesi veren bizleri sözde yok etmeye çalışmaktadır. LGBTİ+ bireylerin yürüyüşüne izin vermeyen, üstelik dünyada şenliklerle kutlanıyorken, bir kesime yaranabilmek için bizlere karşı olan her şiddet eylemine ve nefret söylemine izin vermeleri tam bir ikiyüzlülük ve korkaklık. 

Türkiye'nin ilk açık kimlikli transseksüel kamu görevlisi Niler Albayrak: "2014 yılında tahmini 100 bin kişinin katılımı ile Onur yürüyüşü yapılmıştı; AKP hükümeti bu gücü gördü ve baskı altına almaya çalışmaya başladı"

"Biz kimseye bir şey yapmıyoruz, sadece insanca kendi halimizde yaşamaya çalışıyoruz"

Okulda iken cinsel kimliğim belli olunca okuyamadım, okuldan ayrılmak zorunda kaldım. İş konusu tüm trans kadınlar için zor. Aile içinde akrabalar gelen tepkiler ise ilk etapta çoktu ama gittikçe alıştılar. İnsanlar aslında bize çok fazla karşı da değiller. Siyasilerin ve ‘eski kafalı’ dediğimiz insanların yanlış yönlendirmeleri nedeniyle bize zıt geliyorlar. Kuran’ı bile gerçek anlamıyla anlamıyorlar, yönlendirme yanlış olunca insanlar da onlara inanıp bizi hor görüyor. Toplumda LGBTİ+ bireyler ve diğer dezavantajlı gruplara dair daha yapıcı bilgiler verilmeli insanların cahillikten kurtulmaları için. Biz kimseye bir şey yapmıyoruz; çocuklara tecavüz ve istismarda bulunmuyoruz, kadınları katletmiyoruz, hayvanlara tecavüz etmiyoruz, kimsenin evini gözetlemiyor ve kimseye karışmıyoruz. Sadece insanca kendi halimizde yaşamaya çalışıyoruz, özgürce hep birlikte yaşamak istiyoruz. Keşke şunu düşünseler; bizim durumumuzda ya kendi çocukları olsa? Aslında en önemli şey de eğitim. Bunu başarabilirsek, başarabilirlerse her şey daha iyi olabilir. Türkiye’de birçok dernekte olduğu gibi LGBTİ+ dernekleri de yeterli çalışma ortamı bulamıyor. Zaten bulsalar da yeterli çalışamıyorlar. Daha cesurca hareket edebilmeleri güzel olurdu."  

Türkiye'nin ilk açık kimlikli transseksüel kamu görevlisi Niler Albayrak: "Biz kimseye bir şey yapmıyoruz, sadece insanca kendi halimizde yaşamaya çalışıyoruz"

"Daha önce farklı sorunları öne sürerek gündemi değiştirmeye çalışıyorlardı ancak artık halk uyandı"

Cinsel kimliği nedeniyle şu anda öğretmenlik mesleğini icra edemediğini dile getiren LGBTİ+ aktivisti Deniz ise şu açıklamaları yaptı: 

"Yapılan ve daha sonra yapılacak olan bu tarz yürüyüş ve söylemlerin amacı, LGBT+ bireylerin bütün sosyal ve hak ve özgürlüklerini kısıtlamak; vatandaşları şiddete teşvik etmekten başka bir şey değildir. Normal şartlarda herkes ifade özgürlüğüne sahiptir. Ama yapılan yürüyüşün amacı bir duygu, düşünce ve hak talebi için yapılan bir yürüyüş değil. Amaç LGBT+ bireyleri yok saymak, aşağılamak, insanları kin ve nefrete sürüklemektir. Ülkemizde yargının bağımsız olmadığı gibi RTÜK de bağımsız değil. Bunun, ülkede yaşanan bütün siyasi ve ekonomik sorunları gündemden düşürmek için oynanan oyunlardan biri olduğunu düşünüyorum. Daha önce farklı sorunları öne sürerek gündemi değiştirmeye çalışıyorlardı ancak artık halk uyandı, bunlara bağışıklık kazandı. Artık sadece LGBTİ+ bireyler üzerinden yürütüyorlar bu durumu. Bundan dolayı Onur Haftası’nda yapılacak olan kutlamaya izin vermeyerek, bizleri medya ve gündemde tehlikeli ve sapkın kimlikler olarak göstermek için toplumda kaos yaratmaya çalıştılar. 18 Eylül’de yapılan yürüyüşün temelleri 27 Haziran’da atılmıştı zaten. İnsanların İslami ahlak duygularını kullanarak sandığa yürüyeceklerini düşünüyorum. Bütün bu oyunlara sessiz kalındığında, bize karşı olan kesimlerin başarılı olması sağlanıyor; bu tarz protesto ve gösteri yürüyüşlerinin de önü açılıyor. 

LGBTİ+ bireylerden, Saraçhane'de düzenlenen 'Büyük Aile Buluşması'na tepki: "Daha önce farklı sorunları öne sürerek gündemi değiştirmeye çalışıyorlardı ancak artık halk uyandı"

"Öğretmenlik mesleğimi homofobik söylem ve davranışlardan dolayı devam ettiremiyorum"

Ülkemizde yaşam koşulları zaten her geçen gün zorlaşıyorken bize karşı yapılan bu protesto ve yürüyüşlerin de sosyal ve iş hayatımdaki kaygılarımı bir hayli artırdığını; son günlerde mental sağlığımın iyi olmadığını belirtmek istiyorum. Ben cinsel kimliğimden dolayı sosyal ve iş hayatımda birçok sorunla karşılaştım. Şu an öğretmenlik mesleğimi homofobik söylem ve davranışlardan dolayı devam ettiremiyorum. Ancak her şeye rağmen biz, “LGBTİ+ Hakları, İnsan Haklarıdır’ demeye devam edeceğiz. 

Fiziksel ve psikolojik şiddetin önlenmesi için, bu tarz LGBTİ+ karşıtı protesto ve gösteri yürüyüşlerinin bir an önce son bulması ve özellikle başta eğitim kurumları olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarda homofobinin, transfobinin ve şiddetin insanlık suçu olduğunu belirtmek gerekiyor. Güvenli alanın, herkesin kendi vicdanı olduğunu düşünüyorum. Herkes elini taşın altına koyup ön yargılarından arınarak, kendilerine en yakın olan LGBT+ bireyi (arkadaşı, çocuğu, komşusu vs.) dinlemeli. O zaman yaşam koşullarının bizler için ne kadar zor olduğunu; aslında onlardan hiçbir farkımızın olmadığını anlayacaklardır."