Daha önce “Bir günde bu LGBT aktivistlerinin terör örgütü olarak adlandırılmasının önünde hiçbir engel yok” sözleriyle gündeme gelen nde görevli akademisyen Doç. Dr. Emir Kaya, bu kez de kadın hakları alanında çalışmalar üreten kadınları hedef aldı.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın "Kadına Şiddetin Önlenmesi - Mevzuatın Geliştirilmesi" başlıklı toplantısına katılan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde görevli akademisyen Doç. Dr. Emir Kaya, kadın hakları alanında çalışmalar üreten kadınları hedef alarak “Çoğunluğu radikal, vamp tipler” dedi.
Kaya, bu toplantıya katılan Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Sema Kendirci ve Trabzon Barosu Başkanı Sibel Suiçmez’in de aralarında bulunduğu kadınları hedef aldı. Nefret söylemleri içeren paylaşımında Kaya, "30 katılımcı içinde tek erkek bendim. 29 kadın... Çoğunluğu radikal, vamp tipler. Kezban Hatemi, Gülriz Uygur, Dilşat Özer, Aslı Koçak, Sema Kendirci, Sibel Suiçmez... Bir tane makul Türk-İslam kadını yok. Bir tane erkek sözcüsü yok. Dibine kadar feminizm vahşiliği... Sırf bu manzaradan gelecek yılların da nasıl rezil olacağını tahmin edebilirsiniz. Mevzuatı etkileyen grupta makul insanlar var idiyse bile sessizdiler. Bir-iki Müslüman dernek temsilcisi de bunlara uyumlu konuştular. Kalplerini bilmem ama şirretliklerinden çekindiler” ifadelerini kullandı.
Kaya’nın söz konusu paylaşımında şu ifadeler yer aldı:
“En başta temsilde adalet yok. İkincisi; şiddet bütüncül değerlendirilmelidir. Adalet terazisi tek kefeli olmaz. Bir gruba odaklanarak şiddet çözülmez. Artar. Burada ideolojik bir işgal hareketi söz konusu. Amaç korumaksa çocuklar, yaşlılar daha fazla korunmaya muhtaç. Aile Bakanlığında onlar neden konuşulmuyor? Hiçbir hükümet bir avuç marjinali memnun etmek için milyonlarca seçmeni gözden çıkaramaz. Gerçekçi ve bütüncül bakalım şeklinde konuştum. Ve dünya cahili, hukuk cahili, sinir küpü o güruhtan hayatımda görmediğim sözel şiddeti, hakareti, saldırıları gördüm. Bakanlık bürokratlarının bile gözleri korktu. Pısıp sustular. Bir saate yakın söz istedim. Tekrar tekrar o saldırganlara söz verdiler, beni göz ardı ettiler. Ben de mecburen toplantıdan ayrıldım.”
“Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Bakanımızın durduğu yer bellidir. Milletin yanıdır. Fakat Bakanlık bürokrasisi işgal edilmiş. Devşirmelerle dolu. Ezikler. Yenikler. Bu gaflet ve dalalettir. Feminizm bir beşinci kol faaliyetidir. LGBT küresel kültür emperyalizminin aracıdır. Beni böyle ihanet toplantılarına bir daha çağırmayın. Bu ifşaatı yapmak zorunda kaldım. Çünkü bu milletin önümüzdeki on yılının gündemini de bir avuç marjinalin belirlemesini vicdanım kabul etmiyor. Bu gidişi durduralım. Her tür şiddetle mücadelenin makul yollarını bulalım.”