Beşiktaş Belediye Başkanı Danışmanı Sedef Çakmak ve Şişli Belediye Başkanı Danışmanı Boysan Yakar, LGBTİ (lezbiyen, gay, biseksüel, trans, interseks) mücadelesinin içinde yer alan iki isim. Onlar kamu kurumlarında çalışan en yüksek mercideki açık kimlikli eşcinseller. Uzun yıllar süren mücadelenin ardından bu konuma geldiğini aktaran Yakar belediyede uğradığı şiddetle ilgili olarak “LGBTİ’ler olarak bizi bu saatten sonra o belediyeden kimse atamaz” dedi.
Çakmak ve Yakar, LGBTİ bireylerin karşılaştıkları sorunlardan kendilerine gösterilen tepkilere Milliyet’ten Aydil Durgun’un sorularını yanıtladı:
Sizin siyasi hareket içinde neden yer almak istediğiniz belli. Peki belediyeler, partiler neden LGBTİ hareketini içine almayı istedi? Neden daha önce değil de şimdi?
Sedef Çakmak: Açıkçası, bunun nedeninin bizim kararlılığımız olduğuna inanıyorum. Biz samimi bir şekilde LGBTİ politikalarının partimiz tarafından da benimsenmesi gerektiğini düşünüyorduk. Zaten CHP özelinde konuşacak olursak yeni dönemde LGBTİ haklarını savunan birçok milletvekili vardı. Onlar yolumuzu açtılar. Onların parti içinde gündeme getirdikleri LGBTİ tartışmaları sayesinde parti LGBTİ adaylara daha sıcak bakabildi.
Boysan Yakar: İkimizin de karşılaştığı önemli bir durum var. Partiye üyeliklerimiz gerçekleştikten sonra bu konuya daha önce eğilmemiş olmalarının verdiği mutsuzluğu anlattılar bize.
Sedef Çakmak:“Esas bizim size gelmemiz gerekiyordu” dediler.
Boysan Yakar: Türkiye’de siyaset böyle ilerleyen bir şey; sen yoksan hakların da yok.
Siz LGBTİ bireyler olarak danışmanlık görevini üstlendiniz. Bu durumda iki tutum sergilenebilir: “Ben sadece LGBTİ hakları için burada değilim, başka haklar için de mücadele edeceğim” ya da “Zaten zar zor belediyeye girmeyi başarmışız. Zaten iki kişiyiz. Tabii ki LGBTİ haklarını savunacağız, bizim için uğraşan başka kimse yok” Sizin için hangisi geçerli?
Boysan Yakar: Özel olarak LGBTİ hakları için mücadele etmek hedeflerimizden bir tanesi ama sadece LGBTİ’ler için mücadele vermek çok yetersiz. Bu toplumda çoğunluğun dışında kalan her türlü grup için yaptığımız mücadele ortak ve eşdeğerde birçok faydaya sahip. LGBTİ hakkını savunmak bir noktada kadın haklarını da savunmak demek, engelli haklarını da, çevre haklarını da...
Sedef Çakmak: Bizim tek kimliğimiz LGBTİ olmak değil ki. LGBTİ olup Kürt de olabilirsin, Alevi de, engelli de, fakir de... 22 yıllık mücadelemize bakacak olursak gelir dağılımı eşitsizliğinden, kentsel dönüşümün insanların üzerindeki etkisinden, şiddetin etkilerinden de konuşuyoruz. Bahsetttiğim bu üç konuda ilk vurulan gruplardan biri LGBTİ’ler. LGBTİ haklarından konuştuğunuzda ister istemez başka konuları işin içine katmak zorunda kalıyorsunuz; sigortasız çalışma, sağlıktaki ayrımcılık, eğitim hakkından mahrum kalma...
“Hiç trans bir kadın geldi mi belediyeye?”
Belediyelerde LGBTİ’ler için neler yaptınız şimdiye kadar peki?
Sedef Çakmak: Belediye çalışanlarının bu konuda çok açık fikirli olduklarını gördüm. Sadece şöyle bir sorun vardı; LGBTİ’lerin ne gibi sıkıntılar yaşadığını bilmedikleri için belediye olarak da ne yapabileceklerini kestiremiyorlardı. En temelde söylenen şuydu: “Biz zaten modern bir belediyeyiz, kapımız herkese açık.” “Hiç trans bir kadın geldi mi belediyeye?” diye sorduğumda “Hayır gelmedi” deniyordu. Esas bunun kendisi bir sorun; bir trans kadın neden kamu binasına gitmekten çekiniyor? Çünkü biliyoruz ki Beşiktaş’ta yaşayan trans kadınlar var. Bu anlamda farkındalık çalışmalarına hız verdik, SPoD derneğiyle birlikte eğitimler yaptık.
Ne anlatıyorsunuz eğitimlerde?
Sedef Çakmak: İnsanların çoğunluğu ömürlerinde gördükleri ilk eşcinselin biz olduğumuzu söylüyorlar bir kere. Biz de onları düzeltiyoruz tabii: “Sizin bildiğiniz kadarıyla ilk...” Bu konu hakkında o kadar düşünmemişler ki aslında yaptığımız şey düşünmelerini sağlamak. Onlara başımızdan geçen hikayeleri anlatıyoruz: Eşcinsel olduğu için işinden atılanlar, trans kadın olduğu için belediye otobüsüne binemeyenler, trans erkek olduğu için bir kamu kuruluşuna gidip kimliğini uzattığında yaşanan saçmalıklar, lezbiyen olduğu için sığınma evinden kovulan kadınlar... Beşiktaş’ta bir sığınma evi açılması gerekiyor ve buranın eşcinsel ve trans dostu olması önemli. Bir de travma merkezi kuracağız. Ayrıca eşitlik birimini kurduk. Bu birim sadece LGBTİ’lerin değil, belediyenin hizmetlerinden yararlanamayan tüm dezavantajlı grupların ihtiyaçlarını ve toplumsal cinsiyet perspektifini gözeterek belediyenin politikalarının oluşturulmasına destek olacak.
Boysan Yakar: Belediyenin stratejik planına birkaç madde ekledik, bunlardan biri de LGBTİ’lere yönelik bir sığınma evi açmak. Ayrımcılıkla mücadele birimini hayata geçirmek istiyoruz. Sağlık konusuna da eğildik. Söz konusu translar olunca doktorların onlara dokunmaması gibi meselelere kadar Hipokrat yeminini alaşağı edecek durumlar oluyor. Bunların önüne geçebilmek için eşit sağlık hizmeti kampanyası başlattık süresiz bir şekilde. Sağlık birimlerinde çalışan yaklaşık 50 kişi LGBTİ’lerle ilgili bilgilendirildi. Ne tür homofobik tutumlarla karşı karşıya kalındığına dair bilinçlendirildiler. Onun pozitif geri dönüşlerini gelen talepten anlıyoruz.
Sizin belediyede çalışmanızdan cesaret alıp LGBTİ kimliğiyle ilgili açılan oldu mu?
Sedef Çakmak: Belediyeden ve parti içinden insanların “Ben de eşcinselim ama bu ortamda tabii ki söylemem” dediği oldu. Ama Beşiktaş Belediyesi’nde açılan bir arkadaş var. Yakın arkadaşlarına açılmış daha önce ama belediyenin geneline açılmamış. Benim meclis üyeliği adaylığımla birlikte benden cesaret alarak daha kolay açıldığını söylüyor.
Darp olayına gelecek olursak...
Boysan Yakar: Toplantının gidişatı gereği kendi yönetiminin devrilmesinden endişe duyan insanlar toplantıda itiraz etme hakkımızı elimizden almaya çalıştılar. Sonra çok ciddi bir şiddet vakası yaşandı. Peşi sıra Twitter’da trending topic olacak kadar bir linç kampanyası oldu. Havuz medyasının gazetelerinde eşcinsel oluşum belediyede çalışmaya başladıktan sonra ortaya çıkmış gibi yansıtıldı. Bana eşcinsel demenin hakaret olduğunu düşünerek birkaç kelime oyunuyla yapılmış kötü haberler oldu. Ben açık kimliğimle siyaset yapıyorum zaten, hiçbir zaman da saklamadım. Ona rağmen korkunç ithamlarla karşılaştım.
Neden darp edildin sence?
Boysan Yakar: Başkan danışmanı olarak dayak yediğim gerçeği var bir kere. Hem de muhalif bir varoluşun getirdiği, olması gereken politikalarımızı ifade ederken başımıza gelen bir olay. Maçka Parkı forumundan ve bir sivil toplum kuruluşundan arkadaşımızda dayak yedi. Asıl sebeplerinden biri yıllardır o koltuklara oturanların, kendini Şişli’nin temsilcisi olarak gören insanların muhalefet edilebilen, demokratik bir alanda olduklarının farkında olmamaları. Ayrıca Gezi’nin bakiyesi de önemli. Yerel politikaları özümsemiş insanlarız. Duyduğum kadarıyla birçok kent konseyi yapılanması yıllardır benzer şekilde atıl kalmış yapılarla süregeliyor. Kent konseyleri tahammülün en geniş olması gereken yerler. Şişli’de demokrasi kent konseyi bazında işlemiyordu. Olay buradan patlak verdi. Kimliği belirsiz ve kent konseyiyle alakası olmayan bir grup adam tarafından dövüldük. Olay savcılığa intikal etti, süreç bizi nereye götürecek göreceğiz.
Tehditler aldığından söz ettin bana...
Boysan Y.: Özellikle bu dayak hadisesi ve birkaç gün sonra bir anda başlayan medyadaki linçten sonra birçok tehdit telefonu aldım. Belden aşağı şeyler genellikle.
Sabah’ta çıkan “Şişli Belediye Başkanı’nın renkli özel kalemi” haberinin yansıması nasıl oldu sana?
Başkanın sahip çıkması bu anlamda bir ilk oldu Türkiye’de. Eşcinsel kimliği yüzünden işten atılmış binlerce insan için umut ışığı oldu. Bu hareketi özellikle CHP’li belediyelerde eşcinselliğin bahane edilerek işe son verilmesinin önüne geçecektir. Kamu işini öyle fotoğraflara sahip biri yapamazmış gibi lanse edildi. Hayır yapabilir, belki daha iyi bile yapabiliriz.
Çalışma arkadaşların seni öyle görmemişti mesela. Bu fotoğrafların bir etkisi oldu mu?
Ben belediyede çalışmaya başladıktan sonra personelden birçok insanın LGBTİ Onur Yürüyüşü’ne katılmaya başladığını biliyorum. Oraya girmemiz, orada nefes almamız bazı şeyleri tetikledi.
Hayri İnönü Onur yürüyüşlerine katıldığını biliyordur elbette ama o fotoğraflarla ilgili hiç yorum yapmadı mı sana?
Yapmadı. Onlar senin özel hayatın gibi bir vurgu yapıldı ama hayır gayet kamusal alanda. Herkesin bir bayramı var; LGBTİ’ler için de haziran ayının son pazar günü dünyanın her yerinde bayram. Kutlamak en doğal hakkımız, olduğumuz gibi kutlamak için de polisi, devleti, çalıştığımız işyerlerini, gerekirse ailemizi göze alıp o gün yürüyoruz.
Anladığım kadarıyla darp, tehditler korkutmadı ve yıldırmadı seni...
Boysan Yakar: Hayır. Belediye başkanı ve yöneticilerimiz benim oradaki varlığımdan memnunlar. Gazetelerde bu şekilde yer almam, bunun bir gecede Twitter operasyonuna dönmüş olması bazı şeylerin güdümlü, eşzamanlı yapılması organize olduğu konusunda soru işaretleri yaratıyor ama bilemiyorum. Benim atılmam ya da istifa etmem yönünde yapıldığını düşünüyorum. Ama ben hâlâ belediyede görevimi yapıyorum. Bu yüzden hiçbir yıldırma operasyonunun işe yaramadığını söyleyebilirim.
Sedef Çakmak: Boysan tek başına görünüyor olsa da LGBTİ hareketinin bir parçası, o yüzden çok fazla tehdit aldı belki ama çok fazla destek mesajı da aldı.
Boysan Yakar: Bence bu noktaya gelmiş olmanın geri döndürülemeyen, yıldırılamayan bir şey olduğunu herkes fark etti. Yıllardır süren, bedeli hayatlarla, yaşanamamış mutluluklarla ödenmiş bir süreç. Bu anlamda güzel bir mesaj: Biz bu arkadaşı oraya soktuk, bu noktaya geldik; bizi bu saaten sonra o belediyeden kimse atamaz. Hatta Şişli’de yaşayan arkadaşlarım “Gerekirse orayı basarız, ortalığı yıkarız” dedi. Çok ciddi bir LGBTİ nüfus yaşıyor Şişli’de. Aynısı Beşiktaş için de geçerli. Orada çalışan, hak arayan arkadaşlarını yani bizleri engellemeye çalışmak ciddi bir risk. Hele Gezi’den sonra bunu göze almak yürek ister.
Sedef Çakmak: Sadece belediyelerde değil, Türkiye genelinde de artık LGBTİ’leri düşünmeden bir siyaset anlayışının olamayacağını görüyoruz.