Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu kurulması hakkındaki tasarı bu hafta Genel Kurul’da görüşülecek. Şubat ayında Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) ile İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nda 30 maddelik tasarı LGBTİ bireylerinin taleplerine kapıları kapatmasıyla çok eleştirilmişti. "Vizesiz AB" yolunda bu konuda beklenilen "cinsel yönelim", "cinsel kimlik" gibi ibarelerin genel kurul görüşmelerinde eklenip eklenmeyeceği merak konusu.
Hükümetin hazırladığı tasarının gerekçesinde “Ayrımcılığın temelleri, türleri ve kapsamı ile istisnaların AB müktesebatına ve Avrupa Konseyi belgelerine uyumlu hale getiriliyor” denirken, uluslararası belgelerde yer alan cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık tasarının 3’üncü maddesi 2’nci fıkrasında yer alan ayrımcılık türleri arasında sayılmamaktadır.
Tasarının Şubat ayında komisyon görüşmelerinde CHP ve HDP, LGBTİ bireyleri için taleplerinden sonuç alamadı. KEFEK üyesi İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, “Burada cinsel kimlik derken seksten de bahsedilmiyor başka bir şeyden bahsediliyor. LGBT-İ’ler hasta ruhlu insanlar mıdır, olmaması gerekenler midir?” dedi. Komisyon Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer de, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 31 Mart 2010'da ‘cinsel yönelim’ ve ‘cinsiyet kimliğine’ dayalı ayrımcılıkla mücadelede alınacak önlemlere ilişkin üye devletlere yönelik 5 No.lu tavsiye kararının “Üye devletler ayrımcılığı yasaklayan ya da önleyen ulusal mevzuatlarının, aynı zamanda, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temeli dâhil, çoklu nedenlere dayalı ayrımcılığa karşı koruma sağlaması amacıyla önlemler almak üzere teşvik edilmektedirler" dediğine dikkat çekmiş ve buna uygun düzenleme yapılmasını istemişti. Yüceer, söz konusu tasarının eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağını düzenleyen 3'üncü maddesinin 2'nci fıkrasında yasaklanan ayrımcılık türlerine “cinsel yönelim” ve “cinsel kimlik” ibarelerinin eklenmesinin yerinde olduğunu söylemişti.
Herkes hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerinden yararlanmada eşit olacak. Cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hal, sağlık urumu, engellilik ve yaşa dayalı ayrımcılık yasak olacak. Ayrımcılık yasağı kapsamında LGBTİ bireylerin talebine rağmen "cinsel tercih" ifadesine yer verilmemesi dikkat çekti.
Tasarıda ayrımcılık türleri "Ayrı tutma, ayrımcılık talimatı verme ve bu talimatı uygulama, çoklu ayrımcılık, doğrudan ayrımcılık, dolaylı ayrımcılık, işyerinde yıldırma, makul düzenleme yapmama, taciz, varsayılan temele dayalı ayrımcılık" şeklinde sıralandı. Buna göre ayrımcılık temellerine dayanarak yapılan her türlü farklı muamele "doğrudan ayrımcılık", görünüşte ayrımcı olmayan işlemler sonucunda ayrımcılık temelleriyle bağlantılı olarak hak ve hürriyetlerden yararlanma bakımından dezavantajlı konuma sokan eylemler ise "dolaylı ayrımcılık" olarak değerlendirilecek.
Ayrımcılık türlerinin sıralanmasıyla mobbing kavramı da "iş yerinde yıldırma" adıyla hukuk sistemimize giriyor. Tasarıda "İş yerinde yıldırma", "Ayrımcılık temellerine dayanarak kişiyi işinden soğutmak, dışlamak, bıktırmak amacıyla kasıtlı olarak yapılan eylemler" olarak tanımlandı. Yine "engellilerin hak ve özgürlüklerini tam ve diğer bireylerle eşit şekilde kullanmasını, yararlanmasını sağlamak üzere ihtiyaç duyurulan durumda gerekli tedbirleri almak suretiyle, engelliler lehine "makul düzenleme" yapmamak da ayrımcılık kapsamında değerlendirilecek.
Tasarıda ayrımcılık türü olarak belirtilen "Taciz" ise, "Psikolojik ve cinsel türleri de dahil olmak üzere bu kanunda sayılan temellerden birine dayalı olarak, insan onurunun çiğnenmesi amacını taşıyan veya böyle bir sonucu doğuran, yıldırıcı, onur kırıcı, aşağılayıcı veya utandırıcı her türlü davranış" şeklinde tanımlandı. Düzenleme uyarınca ayrıca ayrımcılığın önlenmesi amacıyla idari ya da adli süreçleri başlatanların maruz kaldıkları olumsuz muameleler de ayrımcılık sayılacak.
"Eğitim ve öğretim, yargı, kolluk, sağlık, ulaşım, iletişim, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler, sosyal yardım, spor, konaklama, kültür, turizm" ve benzeri alanlarda, hizmetlere erişimde ayrımcılık yapılamayacak. Kamuya açık hizmet sunulan alanlar ve binalara erişim de bu kapsamda değerlendirilecek. Başta bakanlıklar ve belediyeler olmak üzere belirtilen hizmetlerin planlanması, sunulması ve denetlenmesinden sorumlu olan kişi ve kurumlar, farklı engelli gruplarının ihtiyaçlarını dikkate alarak makul düzenlemeler yapılmasını sağlamakla yükümlü olacak.
Taşınır ve taşınmazların kamuya açık satışa veya kiralamaya sunulması, kira sözleşmelerinin şartlarının belirlenmesi, kira sözleşmesinin yenilenmesi veya sona erdirilmesi, satışı ve devri süreçlerinin hiçbirinde ayrımcılık yapılamayacak. Buna göre, "Bekara, dul'a ev yok" demek de ayrımcılık suçu kapsamında değerlendirilecek.
Zorunlu mesleki gerekliliklerin varlığı halinde, sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumlarda, hizmetin zorunluluğu nedeniyle yaş sınırlarının belirlenmesi, bir dine ait kurumda din hizmeti için o dine mensup kişilerin istihdamı, eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik orantılı farklı muamele (pozitif ayrımcılık), vatandaş olmayanların ülkeye giriş ve ikametlerine ilişkin şartlarından ve hukuki statülerinden kaynaklanan farklı muameleler ise ayrımcılık iddiasına konu edilemeyecek.
Türkiye İnsan Hakları Kurumu, "Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu" adıyla yeniden yapılandırılacak. Kurul ve başkanlıktan oluşacak kurum, insan hakları ihlallerini resen, ayrımcılık yasağı ihlallerini resen veya başvuru üzerine araştırarak, karara bağlayacak. İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokol hükümleri çerçevesinde ulusal önleme mekanizması olarak görev yapacak. Kurumun karar organı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu olacak. Kurul; biri başkan, biri ikinci başkan olmak üzere 11 üyeden oluşacak. 8 Üyeyi Bakanlar Kurulu, 3 üyeyi Cumhurbaşkanı seçecek. Yemin ederek göreve başlayacak Başkan ve üyeler için soruşturma açılması Başbakan veya görevlendireceği bakanın iznine bağlı olacak.