Ece Göksedef
Moskova'da hafta başında bir araya gelen Libya'daki savaşın tarafları, Türkiye ile Rusya'nın arabuluculuğunda bir ateşkes metni üzerinde uzlaştı.
Ancak metni sadece, Birleşmiş Milletler'in meşru kabul ettiği ve Türkiye, Katar ve İtalya'nın desteğini alan başkent Trablus'taki hükümetin başkanı Fayez el Sarraj imzaladı.
2014'ten bu yana ülkede hakimiyet kurmak isteyen General Halife Hafter önce süre istedi ve Libya'ya döndü. Ardından anlaşmayı imzalamayacağını duyurdu.
Peki 12 Ocak'ta yürürlüğe giren geçici ateşkes yürürlükte olduğu halde Hafter neden Moskova'yı terk etti?
Ankara Doğu Akdeniz'deki doğalgaz kaynaklarının paylaşımında söz sahibi olabilmek için önce Kuzey Kıbrıs'taki Türk hükümetiyle, ardından Libya'daki Trablus hükümetiyle deniz yetki alanları anlaşması imzaladı.
Ancak ülkenin yüzde 75'ini kontrol eden Hafter, Nisan 2019'dan bu yana Trablus'a ve oradaki yönetime karşı harekât yürütüyor.
Türkiye, işte bu şartlar altında Trablus hükümetine yardım etmek için askeri ve güvenlik işbirliği anlaşması da imzaladı ve asker gönderme kararı aldı.
Ateşkesle Türkiye, Trablus hükümetinin kalıcılığını bir süre daha garanti altına almayı hedefliyor.
Ancak kalıcı ateşkes sağlansa bile, güvenlik anlaşması ve TBMM'den geçen tezkere kapsamında Sarraj hükümetine eğitim ve danışmanlık desteği vermek üzere, muharip olmayan güçlerini Libya'ya gönderme konusunda kararlı.
Hafter'in arkasında en büyük silah ve para gücü olan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır ise, Türkiye'nin Libya'daki varlığından rahatsız.
General Halife Hafter, Trablus'a operasyon başlattığı Nisan 2019'da Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi ile görüştüGörüşmelere yakın kaynakların BBC Türkçe'ye verdiği bilgiye göre, geçici ateşkes anlaşması kabul edilirken, Moskova'da yapılacak görüşmelere "Türkiye'nin Libya'ya asker göndermemesi" ve "tarafların bulunduğu konumu koruması" şartıyla giden Hafter'in, bu şartları yumuşatması da arkasındaki güçlere, yani Suudi Arabistan, Mısır ve BAE'ye bağlıydı.
Bu üç ülkenin istihbarat örgütlerinden üst düzey temsilciler de Moskova'daki görüşmelere katıldı.
Anlaşma metnine Hafter'in Trablus çevresindeki birliklerini çekme şartının eklenmesi ve Ankara'nın Trablus hükümetiyle imzaladığı askeri ve güvenlik işbirliği anlaşmasının yürürlükte kalacak olması, Hafter'in ilk aşamada imza atmamasına yol açtı.
Bu sürede Hafter, Moskova'daki BAE, Mısır ve Suudi Arabistan temsilcileriyle de görüşerek ilk aşamada imza için süre istedi.
Ankara'daki yetkililer, Libya'daki sürecin uzun vadeli olduğunu, güç konsolidasyonu için muharip güç olmayan askerlerin gönderilme kararından vazgeçmenin mümkün olmadığını belirtiyor.
BBC Türkçe'ye konuşan yetkililer, Trablus ve Ankara arasında imzalanan deniz yetki alanları anlaşmasının, Mısır için, Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Güney Kıbrıs'la imzaladığı diğer anlaşmalara kıyasla daha kazançlı olduğunu ve bunun görüşmeler sırasında Mısırlı yetkililere hatırlatıldığı bilgisini verdi.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın ilan ettiği alanların güneyinde Mısır'a kalan bölgenin alanı, Ankara-Trablus deniz yetki alanları anlaşması doğrultusunda Mısır'ın alanına giren bölgeden daha az.
8 Ocak'ta Rusya ve Türkiye'nin ortak projesi olan TürkAkımı'nın açılışında, Putin'le yan yana yaptığı konuşmada Erdoğan'ın, bu kapsamda Mısır'a da bir mesaj verdiği belirtiliyor:
"Buradan tüm kıyıdaş ülkelere yaptığımız işbirliği çağrımızı tekrarlamak istiyorum. Akdeniz'i çatışma değil işbirliği sahasına dönüştürelim. Bize bir adım gelene, çok daha fazlasıyla gitmeye hazırız. Muhataplarımızdan beklentimiz, Türkiye'nin uzattığı bu işbirliği elini geri çevirmemeleridir."
Ancak Mısır, Türkiye'nin Libya'dan çekilmesi talebinde ısrarcı.
Bu sebeple Hafter üzerinde Rusya'nın etkili olması bekleniyordu.
Ancak Hafter, Moskova'dan ayrıldıktan sonra anlaşmayı kabul etmediğini duyurdu. Bu da Ankara'da "Mısır ve BAE tarafından Hafter'e, Rusya'nın ödeteceği karşılığa bile razı olacağı büyük bir söz verilmiş olabileceği" yorumuna neden oldu.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki arabulucu rolünü pekiştirme ve Libya'da söz sahibi olma hedefi güden Rusya, Libya'daki iç savaşta Türkiye'yi de düşman ilan eden Hafter'i destekliyor.
Wagner isimli Rus güvenlik şirketinin elemanlarının da Libya'daki savaşa katıldığı belirtiliyor.
Ankara, Putin'in büyük bir prestij kazanacağını düşündüğü sırada Hafter'i ikna edememiş olmasının, Rus liderde büyük bir hayal kırıklığı yarattığı görüşünde.
Hafter'in Moskova'dan ayrılmasının ardından Rus yetkililerin, Hafter'e bağlı savaşçılara BAE ve Mısır'dan gelen silahların eğitimini veren ve yine bu ülkelerin de ödeme yaptığı Wagner Grubu üzerinden "bir maliyet ödetebileceği" görüşü hakim.
Türkiye, Berlin'de 19 Ocak Pazar günü düzenlenecek zirveden umutlu.
Libya'daki göç sorunu Avrupa'yı doğrudan etkilediği için Avrupa ülkelerinin de ateşkesten yana olması, Berlin'deki toplantıyı daha da kritik hale getiriyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Perşembe günü Libya'nın Bingazi kentinde Halife Hafter'le bir araya geldi.
Görüşmenin ardından Alman Dışişleri Bakanlığı'nın resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, Hafter'in 12 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesi devam ettirme taahhüdünü yinelediği ve "Berlin'deki Libya Konferansı'nın başarılı olması için katkıda bulunmaya hazır olduğu" belirtildi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da, "Görüşmelerin Berlin'de bir noktaya gelmesini bekliyoruz, temennimiz bir an önce ateşkesin hayata geçmesi" dedi.
Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, "Görüşmelerin bütün sorunları çözeceğini ve son olacağını hiçbir zaman ima etmedik. Moskova'daki Libya görüşmeleri, Berlin Konferansı için hazırlık" açıklaması yapmıştı.