Ece Göksedef
Libya'da General Halife Hafter'a bağlı güçlerce alıkonulan 6 Türk vatandaşı, Ankara'nın sert tepkisi sonrası serbest bırakıldı. Ancak ülkede hala gözaltında tutulan Türkler var. Hafter'in Türk şirketlerine yönelik tehditleri de sürüyor. Türkiye İtalya'yla dirsek teması halinde, hem askeri hem de diplomatik seçenekleri değerlendiriyor.
General Halife Hafter, Libya topraklarının büyük kısmını kontrolü altında tutuyor, uluslararası toplumun tanıdığı Trablus hükümetine karşı mücadele ediyor.
Halife Hafter, kontrolünü kaybettiği bazı bölgeler için, Libya ordusuna destek veren ülkeleri suçluyor. Bu ülkelerin arasında Türkiye de var.
Hafter geçen hafta, başkent Trablus'un yaklaşık 80 kilometre güneyindeki Garyan şehrinin kontrolünü kaybetti, ülkenin doğusundaki ve batısındaki güçleri arasında bağlantı kalmadı.
General Hafter'in sözcüsü Ahmed Buzeyd el-Mismari Cuma günü yaptığı açıklamada, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne "desteğinden ötürü" Türk hedeflerinin "düşman hedefler" olarak tanımlandığını, Libya hava sahasının Türk uçaklarına kapatıldığını ve Libya karasularındaki Türk gemilerinin vurulacağını duyurdu.
BBC Türkçe'ye konuşan cumhurbaşkanlığı kaynakları, bu gelişmeyi Sudan ve Cezayir'deki darbe ve yönetim değişiklikleriyle birlikte "bölgede Hafter'i destekleyen cephenin güçlenmesine" ve Hafter'in yıllar sonra Libya'nın doğusundan çıkıp Trablus çevresi de dâhil olmak üzere geniş bir alanı ele geçirmesine bağlıyor.
Mismari'nin açıklamasından bir gün sonra Cumartesi günü, Brega Limanı'ndaki bir gemide çalışan 6 Türk vatandaşı, asker üniforması giymiş kişilerce gözaltına alındı.
Türk vatandaşları, Ankara'dan gelen sert açıklamalar sonrası, Pazartesi günü serbest bırakıldı.
Libya'da Hafter'e bağlı güçlerin gözaltına aldığı başka Türkler de var.
Garyan şehrindeki bir lokantada çalışan iki Türk vatandaşının Nisan ayında gözaltına alındığı duyurulmuştu.
BBC Türkçe'ye konuşan bir Türk güvenlik yetkilisi, bu kişilerle ilgili yeni bir gelişme olmadığını söyledi.
Brega Limanı'ndaki gemide çalışan 6 kişi, serbest bırakıldıklarında kendi istekleriyle çalıştıkları gemiye döndü. Çalıştıkları gemi yaklaşık 25 gün önce Libyalılara satılan bu kişileri, Libyalı patronları alarak gemiye ulaştırdı.
Brega Limanı'nın bağlı olduğu Ajdabiya şehrinin emniyeti ise Pazar günü 2 Türk vatandaşının gözaltına alındığını duyurmuştu.
Türk yetkililer, bu kişilerin farklı 2 kişi mi yoksa serbest bırakılan 6 kişinin arasında mı olduğunun henüz doğrulanmadığını, incelemenin devam ettiğini söylüyor.
2011'de, iç savaş başlamadan önce Libya'da yaklaşık 25 bin Türk çalışan vardı. Bu kişilerin üçte biri çatışmalardan kaçarak Türkiye'ye geri döndü.
O dönem var olan Ekonomi Bakanlığı verilerine göre 2011 ve 2016 arasında, 359 proje üzerine çalışan 142 Türk şirketi ciddi zarar etti, bazı projeler yarıda kaldı.
Libya'da sadece petrol-gaz ve müteahhitlik sektörleri uluslararası firmalara açık. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu verilerine göre, müteahhitlik sektöründe söz sahibi ülkelerin başında Türkiye ve ardından İtalya geliyor. Bu sektörde "Türk işgücünün de yaygın olarak kullanıldığı" ifade ediliyor. Ancak Hafter'in kontrol ettiği bölgede kaç Türk vatandaşının yaşadığıyla ilgili net bir rakama ulaşmak mümkün değil.
Aynı zamanda, müteahhitlik sektörünü standartlar ve işin yapımı açısından kontrol eden uluslararası müşavirlik firmalarında çalışan Türk mühendis de var.
Türk müşavirlik firmalarının sayısı ise 11.
Hafter'in sözcüsünün Türk vatandaşlarını ve Türk gemilerini hedef alan açıklamalarının ardından, ülkedeki yatırımlarını korumak için Türkiye'nin atacağı adımlar gündeme geldi.
Cumhurbaşkanlığı kaynakları, hem diplomatik hem askeri seçeneklerin masada olduğunu söylüyor.
Diplomatik alanda bir adım atılması için Ankara'nın İtalya'yla "dirsek temasında" olduğu bilgisini veren kaynaklar, "Yakın dönemde dışişleri bakanlarının karşılıklı ziyaretleriyle bu konu ciddi şekilde ele alınabilir" değerlendirmesinde bulunuyor.
Libya ile Türkiye'nin dış ticaret hacmi 1,86 milyar dolar.
Yaklaşık 7 milyon nüfuslu Libya'ya olan ihracat 1,4 milyar dolar, ülkeden yapılan ithalat ise 367 milyon dolar düzeyinde.
Libya'da Muammer Kaddafi'nin 2011'de devrilmesinden sonra bir süre ordu standartlarında askeri bir yapı kurulamadı. Sahada birbirinden bağımsız silahlı milisler hâkimdi.
General Hafter, 2014'te Libya'daki İslamcı milislere karşı bir operasyon başlattı. Ardından Birleşmiş Milletler'in de kabul ettiği Trablus hükümetine karşı savaşmaya başladı. Bu savaşta en büyük desteği Mısır'ın darbeyle iktidara gelen başkanı Abdülfettah Sisi'den, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden aldı.
Hafter'in liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu, ülkenin doğusunda geniş bir alanı kontrol altına aldı. Petrol zengini ülkenin petrol rezervlerinin yüzde 60'ı doğuda bulunuyor.
Bu bölgede 2015'ten bu yana Türk şirketleri tehdit ediliyor, bazı Türk çalışanlar zaman zaman gözaltına alınıyor.
Hafter güçleri ise son birkaç ayda Libya'nın güneyinde ve başkent Trablus'un batısında da bazı bölgeleri ele geçirdi.
Hafter ve destekçileri, Katar ve Türkiye'nin ülkedeki "İslamcı silahlı gruplara destek verdiğini" iddia ediyor.
Ankara ise uluslararası toplum tarafından kabul edilen meşru hükümete destek verdiğini söylüyor.
Fransız haber ajansı AFP'ye göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası toplumun tanıdığı Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne desteğini 20 Haziran'da da dile getirmiş ve "yapılan askeri iş birliği anlaşması" kapsamında hükümete "silah temin edildiğini" söylemişti.
Erdoğan, gazetecilere açıklamasında Türkiye'nin desteğinin Trablus hükümetinin, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır tarafından desteklenen Hafter'e karşı mücadelesinde sahada "denge oluşturduğunu" ifade etmişti.
Trablus hükümetine bağlı güçler Nisan ayından bu yana Hafter'in elinde bulunan Garyan şehrini geçen hafta ele geçirdiğinde, Amerikan yapımı bazı füzeler ve silahlar buldu.
Amerikan New York Times'ın haberine göre, ABD Dışişleri ve Savunma Bakanlığı yetkilileri, silahların Libya'ya nasıl gittiğiyle ilgili bir inceleme başlattı.
Üzerlerindeki işaretler, füzelerin ilk aşamada 2008'de Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) satıldığını gösteriyor.
Eğer BAE, ABD'den aldığı silahları Hafter'e verdiyse; bu hem ABD ile arasındaki satış anlaşmasını, hem de BM ambargosunu ihlâl ettiği anlamına geliyor.