-LİBYA'DAKİ OLAYLARDA BİR TÜRK ÖLDÜ ANKARA (A.A) - 23.02.2011 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Libya'daki olaylarda Trabzonlu Yunus Emre Çelik'in, Trablus yakınlarındaki şantiyede hayatını kaybettiğini bildirdi. Davutoğlu, yaptığı açıklamada, şimdiye kadar 5099 Türk vatandaşının Libya'dan tahliye edildiğini belirtti. -TAV 128 İŞÇİSİNİ İSTANBUL'A GETİRDİ- TAV, Libya'da Tripoli Uluslararası Havalimanı inşaatında görev yapan 128 çalışanı Tunus üzerinden özel bir uçakla Türkiye'ye getirdi. Tunus Havayolları'na ait özel uçakla sabah saat 07.00'de Tunus'tan İstanbul'a gelen işçilere, TAV İnşaat CEO'su Sani Şener de eşlik etti. Şener Libya dönüşü Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. TAV İnşaat'ın yaptığı 1,5 milyar avro bedelle inşa edilen 20 milyon yolcu kapasiteli yeni Tripoli Havalimanı inşaatında 255 Türk'ün yanı sıra çoğunluğu yabancı işçi olan 4 bin kişinin çalıştığını belirten Şener, şunları kaydetti: ''TAV İnşaat olarak Tripoli Havalimanı'nın inşaatını yapıyoruz. Tripoli Havalimanı inşaatında 4 bin çalışanımız var. Bunlardan 255 tanesi Türk, diğerleri ise Tayland, Vietnam ve Kolombiyalı. Türk arkadaşlarımızın tahliyesini hemen hemen tamamladık. Ben de bu tahliye işlemlerini takip etmek ve onlara eşlik etmek için bizzat Tunus'a gittim. Tunus'tan bu tahliye operasyonunda arkadaşlara yardımcı oldum. Çünkü biz aynı zamanda havacılık sektörü ile ilgilenen bir firmayız. Biz de bunun üzerine Tunus Air'den bir uçak kiraladık. Tunus'tan Türkiye'ye 128 arkadaşımızı getirdik ama 100 çalışımız daha orada. Onların da tahliyesini en kısa zamanda tamamlayacağız. Tripoli Havalimanı'nda sadece tarifeli uçakların inişine izin verirken özel uçakların inmesine izin vermiyorlar. Bu yüzden arkadaşlarımızı Tunus üzerinden Türkiye'ye getirdik. Tripoli Havalimanı'nın hava sahası, havalimanı terminali ve pisti müsait değil. Ben Türk firmaların yerinde olsam mimar, mühendis gibi üst düzey yöneticileri tarifeli Avrupa seferleriyle Avrupa kentleri üzerinden Türkiye'ye getiririm.'' Bir hafta içerisinde Tripoli'de bulunan Türk çalışanlarının tahliyesini tamamlayacaklarını ifade eden Sani Şener, ''Bu bizim görevimiz. Onların tahliyesinin ardından Tayland, Vietnam ve Kolombiyalı çalışanlarımızın da tahliyesini gerçekleştireceğiz'' dedi. -''LİBYA'YA GERİ DÖNMEK İSTİYORUZ''- Bir gazetecinin ''Libya'da yaşanan olayların ardında TAV İnşaat olarak Tripoli Havalimanı projesinin bundan sonraki durumu ne olacak?'' sorusu üzerine Şener şöyle dedi: ''Bundan sonrasını kestirmek mümkün değil. Ama ben isterim ki biz ve tüm firmalar en kısa zamanda Libya'ya geri dönsün. 25 bin kişilik bir istihdam var, ciddi miktarda projeler var, ekonomik açıdan da çok önemli. İnşallah devam edilir. Biz herhangi bir zarar görmeden elemanlarımızı getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Küresel bir firma olmanın sıkıntıları bunlar ama bu riskleri biz biliyorduk.'' TAV İnşaat Libya Projesi İdari İşler Müdürü Sinan Duman da basın mensuplarının sorusu üzerine Libya'da yaşananlar konusunda şunları kaydetti: ''TAV ailesi olarak Türkiye'ye ayak bastık. Arkadaşlarımız ailelerine kavuşma imkanını yakaladı. Sevincimiz biraz buruk, çünkü çok büyük bir projeyi yarım bıraktık. Libya'nın bu havalimanı projesine ihtiyacı var. İnşallah en kısa zamanda oradaki atmosfer eski düzeyine döner ve TAV olarak biz projeyi tamamlamak üzere Libya'ya gideriz. Özellikle buradan bir şey söylemek istiyorum; şu an 26 bin Türk vatandaşı Libya'da. Yapılan her yanlış yorum, kullanılan her yanlış kelime ve cümle oradaki arkadaşlarımızın buraya geliş sürecini geciktirecektir. Onun için çok duyarlı olmak ve gerçekleri yansıtan yorumlar yapmak lazım.'' TAV İnşaat Libya Projesi Direktörü Tayfur Özuğurlu da, ''Bileti olmayanlar 'belki bir uçak da bizi alıp buradan götürür' düşüncesiyle havalimanına gelmişler ve her yeri doldurmuşlar. 20 metre kalınlığında bir insan duvarı var. Onların arasından kavga eder gibi geçebiliyorsunuz. İtiş kakış arbede yaşadık. Oradaki şantiyemize hiçbir şekilde saldırı olmadı, hiçbir tehdit hissetmedik. Geceleri silah sesi duyan arkadaşlarımız oldu ama biz duymadık. Şantiyeye kimse gelmedi. Yerli makine sahipleri geldi makinelerini aldılar götürdüler. Ama bizim makine ve ekipmanımız orada, işçilerimiz hala orada yaşıyor'' şeklinde konuştu. -PETROL VE DOĞALGAZ FAALİYETLERİNİ DURDURDU- İtalyan petrol ve doğalgaz şirketi Eni, Libya'daki petrol ve doğalgaz faaliyetlerini geçici olarak durdurdu. Libya'daki en büyük enerji üreticisi Eni, bu ülkedeki faaliyetlerini geçici olarak durdurduğunu, tesislerinde güvenlik önlemlerini uygulamaya koyduklarını ve hiçbir tesisinin zarar görmediğini açıkladı. Şirket, 100 işçi ve ailelerinin İtalya'ya götürüleceğini, diğer 34 çalışanın ise başkent Trablus ve başka bölgelerde kalacağını belirtti. Eni, Libya'da günde 244 bin varil petrol ve doğalgaz üretiyor. Uzun zamandır Libya'dan petrol ve doğalgaz satın alan Eni, İtalya ve Libya arasındaki yakın siyasi ilişkilerin merkezinde görülüyor. Eni'nin gelirlerinin yüzde 13'ü Libya'dan, yüzde 30'u Kuzey Afrika'dan geliyor. İspanyol petrol şirketi Repsol YPF de dün Libya'daki faaliyetlerini durdurduğunu açıklamıştı. Repsol-YPF, geçen yıl günlük 34 bin 777 varil petrol Libya'nın üretiminin yüzde 3,8'ini karşıladı. -EŞİNDEN HABER ALAMIYOR- Antalya'dan dört gün önce çalışmak Libya'ya giden kişiden haber alınamadığı belirtildi. Konyaaltı ilçesi, Siteler Mahallesi'nde yaşayan Müzeyyen Dursun, gazetecilere yaptığı açıklamada, 19 yıllık eşi Nejmettin Tursun'un (60) taşeron olarak çalışmak için 19 Şubatta Antalya'dan İstanbul'a oradan Libya'ya gittiğini söyledi. Eşinin Libya'ya ulaştığında kendisini telefon ile aradığını belirten Müzeyyen Dursun, en son 20 Şubat sabahı kendisiyle konuştuğu, o günden bu yana bir daha haber alamadığını kaydetti. Ayağına protez taktırdığı için ayağa kalkmakta güçlük çektiğini ve hasta yatağında eşinden telefon beklediğini anlatan Dursun, şunları söyledi: ''Eşimin gittiği gece Libya'da olaylar başladı. Bana o günün sabahında telefon ile ulaştığında 'Bir Türk şoförün evinde misafiriz. Durumumuz iyi. Burası çok karıştı. Dışarıda olaylar var'' dedi. O günden itibaren bir daha konuşamadık. Sürekli arıyorum ama telefonu kapalı.'' Eşinin sağlığından endişe ettiğini ifade eden Dursun, ''Eşim by-pass ameliyatı oldu. Libya'ya giderken yanına iki gün kullanabileceği kadar kalp, şeker ve tansiyon hapı aldı. O hapları kullanmazsa eşim ölür. Eşimi oradan kurtarsınlar. Yetkililerden yardım bekliyorum'' diye konuştu. Hasta yatağında hiç uyumadan haberleri izlediğini belirten Dursun, ''Umarım oradaki bütün Türkler sağ salim ülkemize gelirler'' dedi. -SELLUM KAPISI TAHLİYE İÇİN UMUT- Mısır'ın Libya sınırında bulunan Sellum kasabasındaki sınır kapısı, Libya havaalanı ve limanlarındaki sıkıntılar nedeniyle tahliyeler için adeta umut kapısı haline geldi. Sellum sınır kapısından son bir hafta içerisinde, aralarında Türklerin de bulunduğu 5 bine yakın kişi Libya'daki olaylardan kaçarak Mısır'a giriş yaptı. Giriş yapanların çoğunluğunu Mısırlılar oluştururken, ülkelerinde yaşanan kaos ortamından kaçarak Mısır'a gelen Libyalıların sayısı da azımsanamayacak kadar fazla. Abbas Hany Abdulcelil isimli Libya vatandaşı, ülkesinde yaşanılan çatışma ortamını anlatarak, ''Kimin ne yaptığı belli değil. İçerde her gün çatışma var. Muhalifler ile iktidara bağlı askerler çatışıyorlar. Bingazi kentinin her yerinde çatışma var'' dedi. Libya'da çalışan binlerce Mısırlının sınıra akın etmesi ile birlikte söz konusu kapıda izdiham yaşanmaya başlandı. Olaylarda yaralanan çok sayıdaki Mısır ve Libya vatandaşı ise Sellum, Marsa Matruh ve İskenderiye'deki hastanelerde tedavi altına alındı. Sellum Hastanesi Başhekimi Dr. Abdullah Besim, hastanelerine günde 3-4 yaralı geldiğini belirterek, yaralıların çoğunluğunu Mısır ve Libyalıların oluşturduğunu söyledi. Besim, kendilerine ulaşan vakaların, daha çok darp, bıçak ve sert cisimler ile yaralanma şeklinde olduğunu ifade ederek ''Asıl önemli sorun şu; buraya tedaviye gelen yaralılarda yaptığımız incelemelerde çoğunun 3-4 gün hiç yemek yememiş olduğunu görüyoruz. Bazı yaralılara ilk müdahale hiç yapılmamış. Bunlar beni şaşırttı açıkçası'' diye konuştu. Libya'daki halk ayaklanması sırasında yaralanan ve Mısır'a getirilen Ahmet Fuad adlı Mısır vatandaşı ise 'Baltacı' diye tabir edilen suç gruplarının Mısır'ın ardından Libya'da da ortaya çıktığını savunarak ''Ayağım,omuzum ve kolumda kırık var. Baltacıların saldırısına uğradım. Baltacıların kim tarafından kullanıldığını bilebilmem imkansız'' dedi.