İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerinin, mezuniyet töreninde konuşan Hikmet Konar'a sırtlarını dönmesiyle başlayan ve daha sonra Türkiye'nin farklı illerinde devam eden protestolara son olarak karma eğitimin sona erdiği Beyoğlu Anadolu Lisesi ve Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi öğrencileri de katıldı. Beyoğlu Anadolu Lisesi öğrencileri, "Kullanıldığımız söyleniyorsa dikkat dağıtılmak isteniyordur. Bizden itaat eden, sorgulamayan bir nesil yaratmaya çalışıyorlar" derken, Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi öğrencileri ise, "Biz neden yeni müdürlerimizin siyasi görüşünü bilmek ve ona göre eğitim almak zorundayız? Bize küçüksün büyüyünce siyaset yaparsın diyorlar, nedenmiş? Dertlerimizi anlatıyoruz işte, liselerdeki bu saldırıya kim karşı duracak peki?” diye sordu.
Cumhuriyet'ten Pınar Öğünç'ün, Beyoğlu Anadolu Lisesi ve Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi öğrencilerinin demeçlerine yer verdiği yazısı şöyle:
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz bu eylemi “geleneğimize ve değerlerimize” uygun bulmadı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “birilerinin liseleri kaşıdığını” söyledi. Görüştüğümüz bir lise öğrencisi özetliyor: “Bizi o kadar birey olarak görmüyorlar ki, bunun bile arkasında başkasını arıyorlar”. AKP’siz bir Türkiye’yi bilmiyorlar ama “Biz hem Türkiye’de, hem dünyada birçok değişime tanık olmuş bir kuşağız. Kişiliklerimizin şekillendiği yaşta biz siyahın, beyazın yanında grileri gördük, hakkımız olan özgürlükleri de biliyoruz ve bunu istiyoruz sadece” diyorlar.
Karma eğitimi bitiren karara isyan eden Beyoğlu Anadolu Lisesi öğrencileri sorularımıza verdikleri kolektif yanıtta da aynı noktaya itiraz ediyor: “Biz dikkat çekmeye, haksızlıkların önüne geçmeye çalışıyoruz. Kullanıldığımız söyleniyorsa dikkat dağıtılmak isteniyordur. Bizden itaat eden, sorgulamayan bir nesil yaratmaya çalışıyorlar. Bizler de birer bireyiz, hepimizin fikirleri var, bunun farkında olunmasını istiyoruz.”
Bu okullardan birinde görev yapan bir öğretmen biraz yakından bakan için bu isyanın malum olduğunu söylüyor: “Kutlu Doğum haftaları, birtakım sempozyumlar dayatılıyor, bu okulların geleneğinde öğrencilerin özgürce düzenlediği etkinlikler kısıtlanıyor. Gençlerin canına tak etti artık. Araya yaz girecek ama içlerine de bir ateş düştü, görüyorum.”
Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’nden bu yıl mezun olan A, okulda Liseli Genç Umut dergisi de satan politik bir genç. Müdürlerinin değişmesiyle onların oyuncak toplama kampanyasına bile izin verilmezken kimi dini vakıfların açtığı standlardan, okulda ne veli, ne idareci olan ama öğrencilere de söz söyleyebilen birtakım şahıslardan, konferansa gelecek “muhalif” isimlerin reddedildiğinden söz ediyor. Okulun tiyatro grubunun günleri kısıtlanmış, okul orkestrası özel bir çabayla devam ettirilmemiş. “Eski müdürümüzle aynı politik görüşte değildim, ilerici bir kişi değildi ama ben onun politik görüşünü de bilmezdim. Temel sorun bu, biz neden yeni müdürlerimizin siyasi görüşünü bilmek ve ona göre eğitim almak zorundayız? Bize küçüksün büyüyünce siyaset yaparsın diyorlar, nedenmiş? Dertlerimizi anlatıyoruz işte, liselerdeki bu saldırıya kim karşı duracak peki?”
A, müdürlerinin okulun yakınında bir büfeye dahi kamera takmakla tehdit ettiğini, tebdili kıyafetle çevreyi gezdiğini söylüyor. Sadece öğrencilerden müteşekkil Okul Meclisi’ne bile katılıyormuş. İstanbul Kadıköy Lisesi’nden B de, müdürlerinin disiplin soruşturmasında muhbirlik karşılığı yaptığının göz ardı edebileceğinin söylediği öğrenciler olduğunu anlatıyor. Yapıp ettiklerinden kılık kıyafetlerine açıkça müsamaha gösterilen, “Irkçıyız ne var” düzeyinde milliyetçi gruplardan da yakınıyor. “Tek derdimiz gericilik değil, piyasalaşma da var. 4+4+4 öncesi de sorunlar çoktu. Temel liselerle, merdivenaltı dersanelerle artık iyice sınav odaklı bir anlayış dayatılıyor.”
Liselilere destek bildirileri de geldi. Mesela Cağaloğlu Anadolu Lisesi öğrencilerinin velileri “Çocuklarımızın yolundayız” diyordu. Keza birçok okulun mezunları da destek mesajları yayımladı. Fakat Samsun Maarif Koleji ve Anadolu Lisesi mezunlarınınki biraz ayrı. Dini vakıflar için “mahalle baskısıyla” bağış toplandığı, kamera ve güvenlik sistemi adı altında okulun hapishaneye çevrildiği ifade edilen bildirinin ardından hafta başı eski mezunların okul bahçesine girmeleriyle idare Terörle Mücadele ekiplerini çağırmıştı. Görüştüğümüz eski bir mezun şu anda da okulla bağı bulunan dört öğrencinin okuldan uzaklaştırılma yollarının arandığını söylüyor. İsmini vermeyen eski mezun, “Okulumuzun mezunları yerel eşraftır, şehrimizin avukatı, doktoru, profesörüdür. Samsun’da bu iş büyür. Mezunlar ellerinden geleni yapacak, o öğrencileri sahipsiz bırakmayacak” diye konuşuyor.
İstanbul Erkek Lisesi’nden bir yeni mezun “Belki de bizim yaş grubumuz ilk kez bu kadar dikkate alınıyor” diyor. “Yaptıklarımızın sağa, sola çekilmesini istemiyoruz, okulumuzun ruhuna, özgürlüğümüze sahip çıkmaktır bizim için esas olan.”
Hükümetin korkusu buradan yeni bir Gezi çıkması. Öğrenciler gerçekçi bir biçimde tatilin ortak hareketi zayıflatacağını düşünüyor. Mezunların önünde liselerin az irisi olan üniversitelerine dair benzer dertler belirecek, ama derste kayıt alıp hocasını ihbar edenlerden olmayacaklar belli ki. Hâlâ lisede okuyanların bu itirazı ne kadar sürdüreceği önemli.
Bildirilerden önce bu proje okullardan İstanbul’da bir grup öğrenci bir araya gelip İzah isimli bir dergi çıkardı. Sadece “editörden” bölümünde okullarındaki sıkıntılara değinip Aydınlanmacı Liseliler Birliği olarak “güzelliklerini paylaşmaya” karar verdiklerinden söz ediyorlar. Bir kültürsanat dergisi bu; şiirler, film eleştirileri, öyküler... Dergi alelacele incelenmiş lakin soruşturma açabilmekte de zorlanıyorlardır. Liselilerden korkanların polisiye yöntemlerle bastırabilecekleri eylemlerinden çok bundan korkmaları gerekiyor belki de. Hayatla kurdukları bu ilişkiden, özgüvenlerinden, güzelliklerinden...
Tekil lise bildirileri dışında, Türkiye Gençlik Birliği’ne bağlı Türkiye Liseliler Birliği’nin yayınladığı metin de 377 liseden imzaya ulaştı. Birliğin başkanı Bora Çelik, 365’inin zaten örgütlendikleri liseler olduğunu söylüyor. Listede iki de imam hatip lisesi var; biri daha imza vermek için görüşüyormuş. Çelik buna şaşıranlara “İmam hatip liselerinde de iktidarın kendi neslini yetiştirmesine itiraz edenler var. Çok sayıda imam hatip açılması ayrıca bu öğrencilerde iş bulamama kaygısı ve geleceksizlik hissi doğuruyor” diyor. Görüştüğümüz kimi lise öğrencileri, yayınladıkları kendi bildirileriyle TLB’ninkini ayrı tutmak istiyor; politik olarak fazla “keskin” bulan var. Çelik bunu normal karşılıyor, tüm bildirileri selamladıklarını söylüyor. O gelecekten umutlu.
Bildirilerde en sık vurgulanan başlıklar bilimsel eğitimin ikinci plana itilişi, kültürel etkinliklerin kısıtlanması, dinin bir baskı unsuru olarak kullanılması, laik eğitimden uzaklaşılması. Okullara mahsus kimi detaylarsa vaziyeti sarsıcı anlatıyor.
Örneğin Bornova Cem Bakioğlu Anadolu Lisesi öğrencileri geçen yıl sınav stresi yüzünden kullandığı antidepresan ilaç nedeniyle hayatını kaybeden arkadaşlarını anıyor. Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nin bildirisinde kendisine “kara kaplı bir fişleme defteri” edinen müdürlerinden bahsedilmiş. Kâğıthane Anadolu Lisesi öğrencileri, idarenin Ankara Katliamı ve Soma’yla ilgili pano hazırlayanları polise vermekle tehdit ettiğini, Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi öğrencileriyse yakasında Berkin Elvan fotoğrafı taşıyan öğrencinin dersten atıldığını yazmış. Ordu Fen Lisesi’nin bildirisinde Osmanlıca dersini seçmeleri için baskı uygulandığını, İngilizce, Almanca gibi dilleri tercih edenlere “Onlar sizin için ne yaptı?” dendiğini eklemiş.
Bursa Yıldırım İMKB Mesleki ve Teknik Kız Anadolu Lisesi öğrencileri kendilerini “ikinci sınıf” hissettiren cinsiyetçiliğe isyan etmiş. Eskişehir Seyitgazi Sağlık Meslek Lisesi’nin ’sedyeyi bile kaldıramazsın neden bu bölümü seçtin” denen kız öğrencileri de, ebelik sınıfını seçtikleri için alay konusu olan erkek öğrencileri de bu dilden usanmış. Özel Getronagan Ermeni Lisesi öğrencileri de kendi topraklarında ötekileştirilmekten...