UNESCO Genel Direktörlüğü adaylığı Türk hükümeti tarafından desteklenmeyen Sanatçı Zülfü Livaneli, Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri'nin kendisinden özür dilediğini ancak Türkiye'nin büyük fırsat kaçırdığnı söyledi.Batılı ülkeler ve UNESCO tarafından UNESCO Genel Direktörlüğü'ne önerilen, ancak Türk Hükümeti desteklemediği için aday gösterilmeyen Sanatçı-yazar Zülfü Livaneli NTV'nin sorularını yanıtladı. Türkiye önünüzü kesmiş oldu mu gerçekten? Zülfü Livaneli: Ben de yazar kimliğimden, sanatçı kimliğimden ödün verecek değilim ama kültür dünyada bugün önemli bir krizde. Bence ekonomik krizin altında da kültür krizi yatıyor. Bu kadar önemli bir örgütün başında bir Türk’ün olması daha doğrusu bir kültür adamının olması diyelim Türklüğü de bırakalım çok önemliydi. Çünkü diplomatlar ve bürokratlar geliyor genellikle. Ama benim dünya kültürü ile ilgili yapmak istediğim hayallerim vardı. Bir makama gelmekten çok yapabileceğim şeyler vardı, çünkü UNESCO’yu çok iyi tanıyorum. 1996’dan bu yan büyükelçiyim orada ve genel direktör danışmanlığı yaptım. Dolayısıyla bir dönem çok iyi şeyler olabilirdi ama ne yapalım ki bizim Ankara böyle uygun görmedi.Siyasette de tecrübeniz var acaba diplomatik bazı çıkarlar, karşılıklı al verler arasına mı kaynadı Zülfü Livaneli gibi bir değerimiz? Zülfü Livaneli: Benim kişiselliğimden çıkarıp Türkiye açısından düşündüğümüzde sahiden çok üzücü bir durum var. Ocak ayından beri hep İsrail kampanya başlattı deniliyor. Benim İsrail’le hiç bir ilişkim olmadı, Yahudi lobisiyle de hiç bir ilişkim olmadı. Bana ilk teklif Ocak ayında Amerikan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı tarafından yapıldı. Sonra Fransa tarafından yapıldı, ardından UNESCO içindeki çeşitli büyükelçiler tarafından yapıldı. Daha sonra da uluslararası aydınlar verdikleri ilanlarla beni desteklediler. Mesele şuydu; Arap adaya hiç kimsenin bir itirazı yok. UNESCO’da çok büyük bir Arap kültürü ağırlığı vardır. Benim de arkadaşlarım dostlarım vardır. Fakat bu 'kitap yakarım' diyen bir adamın UNESCO’nun başına gelmesi herkesin tüylerini diken diken etti. Daha sonra çok geri dönmeye çalıştı Faruk Hüsnü ama bu lafı etmiş bir adamın gelmeyeceği yüzde yüz belliydi. Bunun üzerine madem ki teamül olarak bu dönemde sıra Müslüman ülkelerde. Hem Müslüman ülkeden bir aday, hem Türkiye gibi yıldızı yükselen bir ülkeden bir aday, hem UNESCO’da 13 yıldan beri hem yazan çizen, Fransa’da kitapları çıkan, dünyada çıkan bir adamın Amerika’da bilinen birisini getirmek. Bunların bulduğu formül buydu. Ve o kadar inanıyorlardı ki sabahlara kadar beni telefonlarda tutuyorlardı, Amerika’dan ya da Fransa’dan... 'Livane'li aydınızı ancak Araplarla karşı karşıya gelemeyiz'Obama’nın ajandasına bile koymuşlardı bu konuyu. Ve sonunda Türk hükümeti desteklemeyince şaşırdılar. 'Biz Livaneli’ye karşı değiliz ama Araplarla karşı karşıya gelemeyiz. Çünkü bu Faruk Hüsnü için Mübarek iki yıldır çalışıyordu, İslam Konferansı Örgütü onun arkasındaydı bizim hükümetimizden bazı önemli şahsiyetlerin verdikleri cevapları bana söylediler. 'Livaneli bizim aydınımızdır karşı değiliz ama biz Araplarla karşı karşıya gelemeyiz.' Daha sonra telefonlarla konuştuğumuzda benden özür diledi Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı. Bende dedim ki özürle falan ilgisi yok, Faruk Hüsnü seçilemeyecek aradan biri sıyrılıp alacak bu niçin Türkiye olmasın.'Şimdi seçilen kişi ne uluslararası alanda ağırlığı olan bir şahsiyet, ne de ülkesi Türkiye kadar önemli. Ama bu kadar önemliydi ki Türkiye'nin gelebileceği en büyük makamdı maalesef bizimkilerin, ne diyeyim belki o kadar kötü niyetli değil ama yani herhalde durumu kavrayamamalarından dolayı kaybedildi.' UNESCO Başkanlığı'na Bulgar diplomat seçilmiştiTürkiye, ABD ve AB'nin Zülfü Livaneli'yi aday gösterdiği UNESCO başkanlığı için önceden söz verdiği 'Kitap yakarım' diyen Mısırlı Bakanı destekledi. Yarışı, favori Mısır Kültür Bakanı Faruk Hüsnü’yü 5. tur oylamada geçebilen deneyimli Bulgar diplomat İrina Bokova kazanmıştı.