Büyük bankalar kıta Avrupa'sına mı taşınacak, yoksa Londra'da gelişmeleri mi bekleyecek? Kesin olan, aldıkları yüksek ikramiyelere herkesin parmak ısırdığı bankerler için hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı. Britanya'daki bankalarda çalışan 100 bin kişinin orta vadede işinden olabileceği söyleniyor.
Londra Avrupa bankacılık merkezi haline gelmesini ‘passporting'e borçluydu. Britanya hükümeti çetin pazarlıklar sonunda Avrupa Birliği'nden (AB) ‘passporting imtiyazını koparmıştı ve başka hiçbir üye ülkeye bu imtiyaz tanınmamıştı. Öncelikle İsviçre ve Amerikan bankaları bütün AB ülkelerindeki faaliyetlerini Londra üzerinden yürütebiliyordu. En önemli avantajları, finans piyasasını düzenleyen kuralların Britanya'da sıkı olmaması ve kıta Avrupa'sındaki kurallara uyma mecburiyetinin bulunmamasıydı. Amerikan yatırım bankaları açısından işten çıkarmaların Almanya ya da Fransa'daki kadar zor olmayışı da önemli bir avantaj sayılıyordu. Britanya'nın referandumla AB'den ayrılma kararı almasından sonra adadaki uluslararası bankalar bu avantajlarını kaybedecek.
‘Passporting' avantajı
Fransa Merkez Bankası Başkanı ve Avrupa Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyesi Francois Villeroy de Galhau ‘France Inter' radyosuna verdiği demeçte, “Britanya Avrupa iç pazarının ortağı olmaktan çıktığı anda Londra finans piyasası pasaportunu iade etmek zorunda kalır”, dedi.
Binlerce bankacının en kısa zamanda Londra'dan Frankfurt, Paris ya da Dublin'e taşınmak zorunda kalacağına kimse ihtimal vermiyor. Ancak AB'den ayrıldıktan sonra Londra'nın Amerikan finans branşıyla büyük İsviçre bankalarının AB pazarına sıçrama tahtası olma özelliği kaybolacak. Jonathan Hill, Britanya'nın ayrılmasından sonra AB mali politikalarının daha fazla ortak para birimi Euro'ya endeksleneceğni belirtti.
Referandumdan sonra görevinden ayrılan AB Komisyonu'nun mali işlerden sorumlu İngiliz üyesi Hill, ‘Financial Times' gazetesine verdiği mülakatta finans piyasasının düzenlenmesinde bundan böyle Fransa ve Almanya'nın fikirlerinin geçerli olacağını söyledi. Britanya'nın sıkı kurallara direnme gücünü kaybetmesinin Londra'nın finans merkezi olma özelliğine darbe indireceğini belirten Jonathan Hill, Avrupa ortak finans piyasasının da Euro Bölgesi ülkelerinin önceliklerine göre düzenleneceğini dile getirdi.
Vadeli Euro işlemleri tehlikede mi?
Avrupa Merkez Bankası'nın eski başkan yardımcısı Christian Noyer ise, ‘Britanya'nın AB'den ayrılmasından sonra Euro Bölgesi'nin finans işlemlerinin büyük bölümünün yurt dışında yapılmasına müsamaha etmeyeceğini' söyledi.
Avrupa Merkez Bankası uzun süredir vadeli faiz işlemlerinin denetimini üstlenmek için uğraşıyor. Uluslararası Ödemeler Dengesi Bankası'nın tahminlerine göre 383 trilyon Euro hacmindeki vadeli işlemlerin yarıya yakını Londra Borsası tarafından yerine getiriliyor.
Frankfurt ve Londra borsalarının birleşmesiyle ilgili girişimlerin de Frankfurt'un finans piyasasındaki önemini arttıracağı tahmin ediliyor. Bu branşta çalışan binlerce kişinin Frankfurt'a yerleşmesi de bekleniyor. Beş yıl zarfında Londra'daki finans uzmanlarının yüzde 1,5 ila 2'sinin (yaklaşık 10 bin kişi) Frankfurt'a taşınması bekleniyor.
Deutsche Bank'ın durumu
Deutsche Bank yönetim kurulu başkanı John Cryan Londra'daki şubelerinde çalışan 8 bin personelin Frankfurt'a alınmasının mümkün olduğunu söyledi. Bütün bankaların aynı yolu izleyeceğine ise ihtimal verilmiyor. Dublin aylardır Amerikan finans kuruluşlarını cezp etmeye çalışıyor. Credit Suisse adlı İsviçre bankası yatırım fonlarını altı ay önce İrlanda başkentine nakletmişti. Aynı banka maliyet faktörünü göz önünde bulundurarak binlerce memurunu ise uluslararası finans merkezleri haritasında adı geçmeyen Polonya'nın Vroçlav kentine tayin etmişti.