Emrah Güler çevresine verdiği “dizi danışmanlık” işini kitaba çevirdi. “Lost Başucu Kitabı”nda hem dizinin müdavimleri hem de yeni başlayanlar için bilgiler ve öneriler var Bir gün bir grup insan uçakları düşünce kendilerini ıssız bir adada buldu ve televizyon tarihi değişti. “Lost” birkaç sezondur sadece ABD’nin değil, tüm dünyanın en önemli ekran fenomeni. Issız adaya düşmek denince aklınıza Robinson Crusoe gibi bir şey gelmesin. “Lost”un karmaşık senaryosu ve bulmaca benzeri kurgusu ön planda. Dizinin her bölümünde yeni bir sürpriz gelişme oluyor. Emrah Güler de ülkemizde Digitürk’te ve TNT’de yayımlanan bu kafa karıştırıcı dizinin müdavimlerinden. Onu diğer “Lost” tutkunlarından ayıransa dizinin çetrefilli senaryosuna inat her şeyi çözümlemiş ve bunu bir rehberde toplamış olması.Milliyet’teki röportajında(18/04/2009) Emrah Güler bu kitabın serüvenini anlattı. Neden böyle bir kitap yazdınız? “Lost” üzerine çeşitli yerlerde yayımlanmış 20 kadar yazı yazmış olduğumu ve bu dizi ile ilgili çevremdekilere ciddi şekilde danışmanlık hizmeti yaptığımı fark ettim. Üstüne, yazıları yazarken uzun bir süre web sitelerinde kaybolup doğru bilgiyi yakalayabilmek için daha da büyük çıkmazlara girdiğimi hatırladım. Benim gibilere yardım etmek için de bir rehber hazırlamaya karar verdim. Bitmemiş bir diziden bahsediyoruz. Kitapta bitiş teorileri bulunuyor mu? Bitiş teorilerini eklemekten özellikle kaçındım. Çünkü birinci sezonun ortalarında olan, üçüncü sezonu izleyen ya da tüm bölümleri düzenli takip eden izleyicinin bildikleri ve dizide olanları algılayışı birbirlerinden o kadar farklı ki. Benim için “Lost’un sonunda ne olacak?” sorusundan ziyade “Lost’un anlatımı nasıl bir şeye dönüşecek?” sorusu önemli. “Lost” sizin için özel bir takıntı mı? Bir tür ruh hastasına dönüşmeden “Lost”tan keyif almaya çalışıyorum. Her bölümden sonra mutlaka birkaç saat internette dolaşıyorum, notlarımı tazeliyorum ve bir sonraki bölümden önce arkadaşlarımla tartışıyorum. Kitabın hazırlık süreci ne kadar sürdü? Kitap için diziyi kaç kez izlediniz? Zaten düzenli takip ettiğim web siteleri vardı. İçeriği belirledikten sonra bir ay araştırma yaptım ve diziyi yeniden en baştan izledim. Sonra da dizideki temalarla ilgili kitaplar okudum. Kısacası yazma süreci toplamda altı-yedi ay sürdü. Bir günde televizyon başında kaç saat geçiriyorsunuz? Tahmin edildiği kadar çok değil. Günde maksimum iki saat kesintisiz televizyon izliyorumdur. Dizileri biriktirip arka arkaya izlemeyi seviyorum. Haftalık ortalamam 23 bölümdür. Talk şovları ve E! kanalındaki belgeselleri kaçırmamaya çalışıyorum. Bir de, Oprah’nın programını. Çevrenizde fikir danıştığınız arkadaşlarınız var mı? Arkadaşlarım kitap için çok önemi bir kaynak oldu. Ankara’da ve İstanbul’da “Lost” izleme ve tartışma gruplarımız var. Bu gruplar yedi-sekiz kişilik ve yaş ortalaması 35’e yakın. İzleyeceğimiz bölüm öncesi küçük bir hatırlatma tartışması yapıp, sürekli durdurarak izleyip, sonrasında da bölümü tartışıyoruz. Anlayacağınız, “Lost”a mesai harcıyorum. Güler’e göre dizinin “en”leri Favori karakteriniz kim ve neden? Sürekli kafa karıştırdığı ve dizinin yönünü değiştirdiği için Benjamin’i etkileyici buluyorum. Bir de, karakterler ve senaryo kendini biraz fazla ciddiye almaya başladığı zaman dizinin tonunu rahatlıkla hafifletebilmeyi başardığı için Hurley’yi seviyorum. Favori bölümünüz hangisi ve neden? “Lost”la ilgili mitolojilere açıklık getiriyormuş numarası yapan ama izleyiciyi daha fazla soruyla baş başa bırakan, ağzımıza bir parmak bal çalan bölümleri seviyorum. Aklıma gelen iki bölüm var. İlk sezonda, Hurley’nin sayılarla ilişkisini anlatan “Numaralar” isimli bölüm ve dördüncü sezonda, Desmond’ın 1996 ve 2004 yılları arasında gidip geldiği “Sabit” isimli bölüm. Sizce “Lost”un en büyük gizemi nedir? Zaman yolculukları, adanın taşınması, canavar ve numaralardan daha da fazla merakımı kurcalayan, bana göre en büyük gizem, karakterler arasında giderek çetrefil hale geldiğine tanık olduğumuz garip bağlantılar.